47. BÖLÜM-ÖLÜM FISILTISI

6.2K 393 199
                                    

Bana desteklerini eksik etmeyen runlusoy ve sibis30 ithaf ediyorum... Teşekkürler...

"Adile teyze."

"Arya."Gülümseyerek bakan kadına donuk ifade ile bakıyordum." Güzel kızım."

Adile teyzeyi karşımda göreceğimi hiç düşünmemiştim. Şaşkınlığım bu yüzdendi. Donukluğum ise Adile teyzeye vermediğim daha doğrusu vermediğim hapın suçluluğundandı. Görmemle birlikte de daha net ortaya çıkmıştı. Eskiden öfkemi bastırıyordum şimdi suçluluğumu... Garip bir kişilik olmuştum. Aramızda geçen sessiz  bakışmalar uzadıkça Adile teyzenin yüzünde ki gülümseme şaşkınlığa bıraktı.

" Güzel kızım." Yine en içten konuşmasıyla ruhuma işlemişti. " Neden ağlıyorsun?"

" Ağlıyor muyum?" Şaşkınlıkla mırıldanırken elim yüzüme gitti.

" Kötü bir şey mi oldu?"

"Bir şey olmadı." Gözyaşlarımı silerken."Şaşırdım sadece." Gülümsemeye çabaladım.

" Girsene kızım. ne bekliyorsun?"

" Ne mi bekliyorum?" Ne beklediğimi bilsem bekler miydim hiç. Kesinlikle içeri girerdim ama bilmiyordum ki kendimi toparladım." Sen daha yeni iyileştin adile teyze. Bekleme kapıda... Hem niye geldin ki?... Niye dinlenmedin.... Daha iyileşmemişsindir bile... Bekleme soğukta...." Mantıklı mantıksız her cümle düşünülmeden dile geliyordu.

" Arya." Dedi. Elimden tuttu.Kızım. Sıcacıktı. O böyle yaptığında suçluluğum daha çok artıyordu."İyi misin?"

"iyiyim. " derken derin nefes aldım."Adile teyze . Sen iyi misin?"

" İyiyim kızım. Niye bu kadar şaşırdın ki."

" Ben..." O gün aklıma gelince boğazıma bir acı oturdu. Yutkundum. " Benim yüzümden sana bir şey oldu zannettim. "

" Senin yüzünden değildi ki. Hastalığım eskiden beri var benim."

" Ama ilaçlarını ben vermedim." Tuttuğu elimi çekiştirince birlikte yürüyüp mutfağa girdik. Sabah erkendi ama çay çoktan hazır olmuştu. Bugün mutfak daha bir başkaydı sanki. Evden annen uzun süre gider de ev boş kalır sonra döndüğün de annenin ev de görmenle için kalabalıklaşır ya... Şuan tıpkı öyleydim. Elimde ki kutuyu kenara bırakıp Adile teyzenin yönlendirmesiyle sandalyeye oturdum.

" Çay içer misin? Yeni yaptım." Konuşma arasında dolaptan bardak çıkardı." Sen seversin." Çay doldururken hiç sesimi çıkarmadan Adile teyzeyi izliyordum. Çayı önüme bırakarak karşıma oturdu. Bana sitem etmesini bekliyordum. Çay vermesini değil. Sessizliğim soracağı soruların cevaplarını içim de birikmesiydi.

" Arya içsene çayını kızım. Sabahın erken saatin de çıkmışsın dışarı üşümüşsündür. İçin ısınsın."

Dumanı tüten çayın kokusu içime işledi. Adile teyzenin hesap sormaması çayın kokusunu daha da net hissettiriyordu. Uzun süre bakıştığım çayımı elime aldım. Gözlerimi kapatıp içtim. Yaptığım galiba ağlamama çabasıydı. Ağlamıyordum ama hassastım. Çayın masada bıraktığı ize anlam yükleyecek kadar hassastım hem de.

" Özür dilerim."

En içten özrümdü. Ben samimiyetle özür dilesem de Adile teyze şaşırdığı bakışlarından belliydi. Yılların yüzün de bıraktığı çizgiler şaşkınlıktan daha da belirginleşti.

" Kızım senin bir suçun yoktu ki. Niye sen kendini suçluyorsun?"

" Söyledim ya... "

" Hatırlamıyorum." Diyerek sözümü kesti. Uzanıp elimi tuttu. Yumuşacıktı. Şefkat dokunuyordu sanki." Öyle bir şey olduğunu hiç hatırlamıyorum. Ama sonrasında öğrendiğim bir şey var. Sen benden daha kötü olmuşsun. Sen nasıl oldun?"

TEHLİKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin