Bölüm 34

14.9K 573 97
                                    

Yorum ve oylarını benden esirgemeyip beni mutlu eden fıstıklarım, çok teşekkür ederim. İyi ya da kötü yaptığınız yorumlar beni nasıl mutlu ediyor, bir bilseniz... Sizin oy ve yorumlarınızı gördükçe inanın daha çok yazasım geliyor. Beni yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim. 

Özellikle @SedaKaraman9 ve @ndls_deli size ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum. Yorumlarınızdan öperim. 


Meg Myers- Monster

Skylar Grey-Invisible 


Karanlık, korkutucu...

Karanlık, boğucu...

Karanlık, soğuk...

Siyah daha fazla siyaha bulanıyor ve ben bundan bir çocuk gibi korkuyorum. Griliğe bile razıyım ama her geçen an umutlarım tükeniyor. Tek istediğim birazcık ışık... Önümü görmek istiyorum. Gün yüzüne çıkmak, hayatın devam ettiğine dair ufacık bir umut...

Sindiğim yerden doğrulmadan üstümü düzeltmeye çalışıyorum. Yırtılan kazağıma bakıyorum. En sevdiğim siyah boğazlı kazağım... Siyahı çok sevdiğim için mi bu kadar çok karanlığa sürüklüyorlar beni? Sevmesem siyahı kurtulabilir miyim bu karanlıktan?

Gözyaşlarımı silerken elime bulaşan siyahlığa bakıyorum. Rimelim ağlamaktan yüzüme bulaşmışken yine siyaha lanet ediyorum. Başımın arkasına aldığım darbe sızlayarak kendini hatırlattığında elim istemsizce oraya gidiyor. Yeni gelen gözyaşı dalgasını elimle savuruyorum. Dizlerimi kendime daha çok çekerek daha da küçülüyorum. Küçülüp yok olmak, bu dünyadan kaybolmak istiyorum.

"Nefes, ben özür dilerim..." diye mırıldanan sesin sahibine çeviriyorum bakışlarımı. Elini uzattığında kalkmam için başımı iki yana sallayıp dizlerime yaslıyorum. Aklımda sadece, bu adamı ben mi delirttim böyle, sorusu dolanıyor. Nasıl bu hale geldik, diye mırıldanırken yanıma oturuyor. Korkuyorum bana yakın olmasından. Ondan uzaklaşmak için daha fazla siniyorum. Kaçacak yerim yok. Duvar ve onun arasında sıkışıyorum.

'Böyle olmasını istemezdim,' derken kahkaha atmaya başlıyorum. Yanaklarımdan süzülen yaşlara aldırmadan deli gibi gülüyorum. Ben güldükçe korkuyor. Yüzüme çatık kaşlarıyla bakarken bir anda yumuşuyor ifadesi ve bu sefer korkmaya başlayan yine ben oluyorum.

Oturduğum yerden kalkıp elimle kendimi gösteriyorum. "Böyle olmamı istemezdin, öyle mi?" diye soruyorum. Pantolonumun kopan düğmeler yüzünden önü açık, kazağımın önü yırtıldığından sütyenim gözüküyor. Onunda askısının koptuğunu yeni fark ediyorum.

Ayağa kalkıp bana doğru bir adım attığında korkuyla elimi kaldırıp yaklaşmamasını söylüyorum. Elini saçlarından geçirirken oflayarak "Tamam, yaklaşmayacağım. Benden korkma..." diyor. Benden korkma, deyişine kahkaha atmak istiyorum ama tek yapabildiğim daha fazla ağlamak.

"Neden?" diye soruyorum hıçkırıklarımın arasından. "Neden yapıyorsun bana bunu?"

"Ayrılmak istediğini söyledin. Benden ayrılamazsın Nefes. Buna izin vermem!"

"Bora bunu bana neden yapıyorsun?!" diye bağırıyorum tüm gücümle. "Seni sevdim ben. Seni her şeyin üstünde tuttum. Bana ilk vurduğunda affettim seni. Bana yaptığın her şeyin üstünü örtmeye çalıştım. Ama bu...' deyip nefesimi düzene sokmak için durup ciğerlerimi yakacak kadar derin bir nefes alıyorum. "Ama bu çok fazla!'

Kabasakal (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin