#47

2.6K 234 19
                                    

Düzenlendi.

Multi ekip...

***

Bölüm 47

Melisa'dan

Hayaaat bunu neden yapıyosun! Diye bağıra çağıra isyan etmek şuan o kadar cazip geliyordu ki, ekibi tehlikeye atmayacağımı bilsem gözüm kapalı yapardım! Ama engellerim vardı! Lanet olası ormandaki sessizlik, ormanın derinliklerinde uluyan kurtlar, yabancı bir ülke ve hakkında henüz kesin bilgilere ulaşamadığımız gizemli bir örgüt... Ah birde, İçeride uykunun cezbedici kollarında kendilerini kaybetmiş, sevimli bir çift! Gel de delirme!

Hayatımda yanlışlıkla bir kaç kez Serdar Ortaç dinlemişliğim vardır. Her dinlediğimde merak ederdim, bu adamın müzikle derdi ne? Neden böyle ilginç şarkılar seçiyor? Hangi kafayla yazıyor? Falan filan... Hiç anlamazdım. Ancak şuan yaşadığım aydınlanma gözlerimi açmıştı! Demek ki, gerçekten kimseyi, yaptığı eylemlerden ötürü, nedenlerini anlamadan yargılamamak gerekiyormuş! Hayatın bazı evrelerinde herkes çöküş yaşarmış ya, anlaşılan o ki, Serdar abide bu şarkıları hayata geçirirken bir çöküş döneminden geçiyormuş! Hislerimin tercümanı olmayı başaran müziklerin onunkiler olabileceğini hiç düşünmemiştim doğrusu! Fakat ne yazık ki hayat, ilginç sürprizlerle dolu!

"Tatlım, tatlım. Sakin ol. Yalnızca bir saattir nöbet tutuyorsun! Kendine bu kadar yüklenme! Daha önünde upuzuuun bir gece var!" dedi ve kocaman bir kahkaha patlattı iç sesim, kötü kadın edasıyla. "Bir kere lan, sadece bir kere beni delirtme! Uykusuzum, nöbetteyim ve sinirliyim! Adam ol, kapa çeneni!" diye payladım onu sertçe. Korktu ve köşesine sinmek zorunda kaldı. Neyse ki, genellikle insanlar her daim iç sesleri ile konuştuğundan, soyut bir varlık ile kavga etmek zoruma gitmiyordu.

Zira bu çok normaldi! Aksi takdirde, kesinlikle deli teşhisi konulabilecek potansiyele sahip olmam işten bile değildi!

Düşüncelerimin sınırının olmayışına ve daldan dala atlamaya her ne kadar alışkın olsam da, bu yorgunlukla pek çekilir gelmiyordu. Dolayısıyla başım ağrımaya başlamıştı ve çişim gelmişti. Yani bu demek oluyordu ki, her halükarda çifte kumruları ayıracak, birini uyandırıp nöbeti devredecek ve çok sevgili karanlık ormanda içimi boşaltabileceğim bir ağaç bulacaktım.

Yazardan devam

Daha fazla oyalanmanın yersiz olduğunu düşünerek üzerine tünediği ağaçtan atladı. Yüksekte olmadığından kurumuş yaprak çıtırtılarından başka gürültü çıkmamıştı. Çadıra adımladığı sıra da iç sesi devreye girdi. "Lan geri zekalı! İndiğin ağacın dibine işe işte! Ne diye çocukların uykusunu bölüyorsun! Zaten bir saat sonra nöbeti devredeceksin yani!" Mantıklı bir savunma yapmıştı bu kez ukala iç sesi. Hakaretlerine alışkındı. Umursamayarak indiği ağacın dibine döndü ve çevreyi kolaçan ede ede kısa sürede bedensel atığını toprağa bıraktı. Rahatlamanın verdiği hisle yüzünü kaplayan kocaman bir gülümseme ile su ve peçete kullanarak temizlendi ve tekrar gerisin geri tünediği dala tırmandı.

Tam olarak bir saat sonra bir dakika bile geçmesine izin vermeden nöbeti Sude'ye devretti. Birbirine sarılmış tatlı tatlı uyuyan çifti uyandırmak başta birazcık vicdanını sızlatsa da kısa sürmüştü. Minik çadırın bir ucunda Selim vardı, diğer ucuna da o kıvrıldı ve kendini uykunun dinlendirici kollarına bıraktı.

***

"Tamamdır, koordinatlar ulaştı. Başlayabiliriz."

Elindeki tablete bakarak bu sözleri söyleyen Selim'di. Bir iki saat önce uyanmış, ihtiyaçlarını gidermiş ve toparlanmıştı ekip. Serdar amir araştırmaların sonucunda eline geçen bilgiyi kullanarak bulduğu mekanın koordinatları ile birlikte özel bir ekip yollamış, bunun üzerine ekip te oyalanmadan yola düşmüştü.

AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin