#8

6.1K 395 22
                                    

Multimedia Melisa'nin evi

Düzenlendi.
*********

Bölüm 8

Dört yıl önce-Newyork

"Hızlı, daha hızlı, sert ol, hadi... İşte bu, devam et."

Hocasının sözleriyle daha bir hızlandı genç kız. Hareketleri kontrolden çıkmışcasına hızlı ve sertti. Öfkeliydi de. Ama neye ve kime öfkeli olduğundan emin değildi. Kendisine mi, yoksa? Aklına getirmek bile istemiyordu. "Bunu bana nasıl yaparlar?" diye düşündü. Düşündükçe sinirlendi. Sinirlendikçe vurdu önündeki deprem olurcasına sallanan kum torbasına. Sonunda torba delinip etrafa kumlar sızmaya başladığında durdurabildi kendini. "Sakin olmalıyım." diye söylendi. "Sakin olmalı ve doğru kararlar vermeliyim."

Hayatında ilk defa bu kadar hakimiyetini kaybetmişti duygularına karşı. O her zaman aklına güvenmiş ve hep mantıklı kararlar almıştı. Şuan ise duygularına, öfkesine yenik düşüyordu.

Hocasının sesiyle kendisine geldi. "Précieux ma fille, (değerli kızım) neyin var? Bugün kafan çok karışmış. Öfkeni hissedebiliyorum. Kime kızgınsın böyle?"

"Ah mon maître, (ustam) gerçekler.... gerçekler.... Aklımı dinleyemiyorum. Zihnim bana oyunlar oynuyor. Ne yapmam gerektiğini bilemiyorum. İlk defa başa çıkmam gereken şeyler hakkında bu kadar güçsüzüm."

"Korkuyor musun?"

"Hayır. Sadece ne yaparsam yapayım yeterli olmayacakmış gibi geliyor. Mon maître, bir şey söyle ne yapmalıyım?"

"Précieux ma fille, sana öğrettiklerimi unuttun mu yoksa? Ne demiştim hatırlasana 'Geçmişte yapılan hatalara takılıp kalır ve ileride yapacakların için olur olmaz hayaller kurarsan, bugünündeki güzellikleri fark edemezsin.' Şimdi kapat gözlerini ve düşün. Geçmişteki işlenen bu yanlışın bedeli ne kadar ağır olursa olsun, gelecekteki günlerini bu bedelin intikamını almak için harcarsan, yapılan hata düzelecek mi?"

"Hayır ama..."

"Peki bir şey daha soracağım ki, bu en önemlisi. Mutlu ve huzurlu olabilecek misin?"

"Hayır, asla."

"Geçmişi düzeltemeyeceksen, geleceğini ve yaşadığın ânı kendine zehir edeceksen, hayatta olmanın, yaşamın ne anlamı var? Karar senin, bu senin hayatın."

Bu sözler üzerine sessiz kaldı, Hocası haklıydı, her zaman ki gibi. Sakinleştiğini hissediyordu, mantığının kontrolünü eline alabildiği için mutluydu. Ne yapması gerektiğini biliyordu. Sadece önce öfkesini yok edene kadar beklemeliydi. Şimdilik hedefi buydu.

Günümüz-İstanbul

İstanbul'a döneli bir hafta olmasına rağmen Alp'in siniri hala dipdiriydi. Geldiklerinden beri babasıyla bir defa görüşebilmişti, oda sadece bir saat. Yeterli gelmemişti haliyle. Şimdi tüm imkanlarını kullanarak babasını kurtarmaya çalışıyordu. İmkansızı gerçekleştirmeye uğraştığının farkında değildi. Bülent suç üstü yakalandıktan sonra evlerini, iş yerlerini, arabalarını kısacası tüm mal varlığını en ince detayına kadar araştırma emri verilmiş, bütün kirli çamaşırları ortaya dökülmüştü. Çocuk tacirliğinden uyuşturucu üretimine kadar her türlü pisliğe bulaşmıştı eli. Garip olan şeyse oğlunu tüm suçlamalardan uzak tutabilmesiydi. Alp'in sicili tertemizdi ki, şüpheye mahal verecek hiçbir kanunsuzlukta yapmamıştı, ya da gerçekten çok iyi korunuyordu. Bülent onu her hangi bir şeye dahil ettiyse bile ortalık iz bırakmamacasına temizlenmişti.

Hal böyleyken Bülent'in kurtulmak için hiç bir şansı yoktu, cezası müebbetti. Alp'se asla vazgeçmiyordu, bu kararlı hali şaşırtıyordu Melisa'yı.

AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin