#31

2.8K 247 18
                                    

Multimedya Alp.

***

Düzenlendi.

Bölüm 31

Adam psikopatça fısıldadıktan sonra sırtını dikleştirdi, silahı kızın kafasından çekmeden sözlerine devam etti. "Şimdi küçük kız... İki seçeneğin var. Ya konuşur sorularıma cevap verir ve yaşamına devam edersin. Ya da inat eder konuşmazsın ve ölürsün... Seçim senin..."

Bunun açılımı şuydu kıza göre. 'Ya konuşur ve onun ağzından tüm gerçekleri ustalıkla alır, sonrada icabına bakardı. Ya da konuşmayıp silahı ele geçirir, onu ve adamlarını etkisiz hale getirir kaçardı.'

Ama şehir merkezindelerdi. Çıkacak olan çatışmadan etrafta zarar görebilecek çok mekan ve masum insanlar vardı. Haliyle birinci seçeneği tercih etti.

"Birinci seçeneği tercih ediyorum."

"Akıllı kız. Hadi bakalım, kalk gidiyoruz. Ha birde... Yanlış tek bir hareketin hayatına mâl olur, önceden belirtmiş olayım."

Kafasını sallamakla yetindi kız. Ayağa kalktı, eşyalarını toplayarak sırt çantasına koydu. Adam silahın namlusunu sırtından ayırmadan uzanıp Melisa'nın elindeki çantayı aldı ve onu hafifçe öne doğru ittirdi. Kapıdan çıkmadan üzerini arattırıp cebindeki telefonu ve belindeki silahı aldı. Ellerini arkadan bağlattırdı. Dışarı çıkarak VIP Mercedes-Vita arabaya bindiklerinde "çok klişe" diye mırıldandı kız, yere çömeldi. Çevresini saran koruma sürüsüyle bunalmış, minibüs ortamlarını yâd ederken sesini çıkarmamayı başarmıştı. Şüphe içeren tavırlar sergilememeliydi. Her şeyin iyi olacağını kendine telkin ediyor ve tüm samimiyetiyle yüzünü kara çıkarmamak için dualar ediyordu. Araba durduğunda aşağı indiler. Çevresini incelediğinde hava alanında olduklarını anlamıştı. Sesini çıkarmanın zararına olacağının bilinciyle sakin ve temkinli adımlarla korumalar arasında adamı takip etmeye başladı. İstanbul uçağına binip yerlerine yerleştiklerinde gözlerini kapattı kız. Yolculuğun tadının uyurken çıkacağının bilincinde olarak kendini uykunun dinlendirici kollarına teslim etti. Dürtülerek uyandırılırken geldiklerini anlamış, ayaklanmış ve adamın peşinden aşağı inmişti. Yine mafyavâri tarzda arabalara binerken gözlerini devirmekle yetindi. Hayır yani... İlla da her şeyiniz siyah olmak zorunda mı? Bir tane kötü adamın da yeşil arabası olduğunu görsem kurban keseceğim!

Araba ilerlerken gözlerini bağladılar. Kulakları ile çevreye dikkat kesildi. Sesleri, kokuları ve virajları takip ederek gittikleri güzergahı kestirmeye çalışıyordu. Araba durduğunda Eminönü'nün arka sokaklarından birinde olduklarını anlaması uzun sürmedi. Tek katlı bir viraneye girdiklerinde onları bir kaç adam karşıladı. Yıkık dökük holü geçip içinde iki sandalyeden başka eşya olmayan odaya girdiler. Melisa hunharca sandalyelerden birine oturtuldu. El ve ayakları bağlanırken iki korumanın arasında yaka paça içeriye savrulan kişiyle bir anlık şaşırarak gözlerini açtı. Sude'ydi! Mehmet sert ve alay kokan bir sesle Melis'e bakarak konuşmaya başladığında başlarını ona çevirdiler.

"Bak sana arkadaş getirdik küçük kız. Ama biraz yaramaz. İzinsiz başkalarının evini gözetlerken yakaladık. Sence de çok ayıp değil mi, ha?"

Cevap vermesini beklemeden adamlarına döndü. Diğer sandalyeye Sude'yi bağlattırdıktan sonra sevimsizce sırıttı ve adamlarla beraber odadan çıktı. Melisa kafasını Sude'ye çevirmeden fısıldadı. "Selim?"

Sude aynı sessizlikle cevap verdi. "Kardeşine bakmaya eve gitmişti. Karavanı bir anda bastıklarında Selim'e çağrı bıraktım. Umarım anlar."

AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin