ACI

209 36 10
                                    

Az önce aldığı telefon sonrası çığlık çığlığa yerleri yumrukluyordu Defne.Saçlarını yoluyor avazı çıktığı kadar bağırıyordu.Öylesine isyan ediyordu ki;herşey onun için sanki bitivermişti o anda.Yaşama sevinci,mutluluk,umut..herşey..
"Neden " diye haykırırken daha fazla dayanamamış ve yığılmıştı olduğu yere.Gözleri yavaş yavaş kapanmıştı.Havadaki eli boş çuval gibi bir anda yere düşerken yüzündeki acının tarifi yoktu.Gözünde ki gözyaşının son damlası burnunun üzerinden akıp halıya damlarken ölüm korkusuyla bezenmiş vücudu hareketsiz hale gelmişti.

----

Uzun bir süre yerde kaldıktan sonra yavaş yavaş gözlerini açmaya başlamıştı Defne.Bulanık gördüğü etrafa şöyle bir göz gezdirdikten sonra elleriyle yerden destek alarak kalktı ayağa.Düşerken anlaşılan kafasını çarpmıştı ki kafasını tutarak acıyla yatağın dibine oturdu.Dizlerini kendine doğru çekti ve aklına gelen o şeyle birlikte yeniden ağlamaya başladı.Ağlamaktan nefes alamamaya başladığı sırada kalktı ayağa ve lavaboya giderek elini yüzünü yıkadı.Küçük bir çantaya rastgele bir kaç kıyafet atarken bir yerlere gideceği belli olmuştu. Peki nereye gidecekti ? Üstelik Poyraz dururken..

-----

Bir an önce arabasına binmiş ve yola çıkmıştı kimseye haber vermeden.Veremezdi çünkü; aklına annesinin telefondaki sözlerinden başka hiçbir şey gelmiyordu.Kulaklarında öylesine yankılanıyordu bu sözler, beyninin içinde bir uğultu hissediyordu adeta.Kendini ilk defa bu kadar çaresiz ve berbat hissediyordu.Bir an önce Fransa'ya yetişebilmek adına daha hızlı sürüyordu arabayı.Havaalanının önüne geldiğinde hala hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.Arabasını orada ki otoparka park ederek Fransa'ya bir gidiş bileti almak üzere içeri girdi.Herkes bu güzellik abidesini gözyaşları içine boğmuş olan şeyi merak ediyordu.Şefkat bekleyen küçük bir çocuktan farklı görünmüyordu çünkü.
"Uçağımız az önce kalkışa geçti efendim.Bir sonra ki uçak 12:30 da."
O koskoca üç saat nasıl geçecekti şimdi. Acıyla kendisini orada bulduğu ilk koltuğa fırlatan Defne , etraftaki insanların dikkatini çekiyor ve merhamet duygularını kabartıyordu.Etraftaki herkes yanına yaklaşıp yardım etmek istiyor ama kimse buna cesaret edemiyordu.Çünkü o kadın herkesin yanaşamayacağı kadar güzeldi.En sonunda içlerinden; kapişonlu kıyafetinin altına saklanmış olan gizemli adam o cesareti kendinde bularak oturdu yanına.Hatta sormadan koltuğun üzerine acıyla serilmiş olan kadının başını kaldırdı ve dizlerine yatırdı.Saçlarını okşarken de "herkesin merak ettiği şeyi sormayacağım sana..sadece ağla ve rahatla maviş" dedi.Bir anda içinde bulunduğu acı durumdan çıkarak doğruldu adamın dizlerinden ve boynuna sarılarak ağlamaya başladı Defne.Fazlasıyla etkilenen adam kendisine sarılan kadının sırtına dökülen saçlarını okşamaya devam etti.Kapişonunu çıkaran uzun sakallı yakışıklı adam ,yüzünü avuçlarının arasına aldı Defne'nin.Gözlerine uzun uzun bakarak rahatlattı onu.Ağlamayı kestiği sırada "Şimdi başlayabilirsin anlatmaya " dedi adam.Olanları anlatacak cesareti kendinde bulamıyordu Defne.Ağzından dökülecek olan sözleri merakla bekleyen bu adamın acı dolu bakışlarının arasında "Ben..ben çok kötüyüm" diyerek yığıldı adamın kollarına.Uzun saçları omzundan aşağıya birer birer dökülürken gözündeki son gözyaşı süzüldü yanağından.Kucağındaki çaresiz kadının ıslanmış kirpik uçlarına bakarken "ahh maviş ah" diyerek içinin acısını kendisini duymayan bir bedenle paylaştı.Hemen yanındaki geniş koltuğa nazikçe yatırdıktan sonra valizinden traş kolonyasını çıkararak minik burnuna koklattı bu çaresiz kadının.Acı çekiyor..acı da çektiriyordu bu deli kız.Şuna bak bir! Paramparça olmuştu adam.Kardeşi değildi..Sevdiği kadın değildi ama içi acıyordu.
Elleriyle, boynuna boğazına sürmüştü bu güzel kokuyu.Bir süre baygın halde yatan bu güzelliğin yani başında beklemekten adeta gurur duyar gibiydi bu adam.Ellerine dahi dokunmadan sadece ay gibi parlayan yüzünü seyre dalmıştı.Bu adam yapısı gereği zorda olan herkese herşeye üzülürdü.Merhamet doluydu yüreği.Fakat bu kadına üzülüşünün nedeni ona acıyor oluşundan değildi.Ruhunu okşamıştı adeta mavi gözleri.Bembeyaz yanaklarından süzülen gözyaşları, çaresizliği..Her biri ayrı bir ok saplamıştı bu adamın pamuk kalbine.Öylesine etkilenmişti ki bu kadından, yapmak zorunda olduğu işini gücünü bırakıp tüm gün onun yanında kalabilirdi.Yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı Defne.Yattığı yerden ağlamaktan şişmiş gözlerini sağ eliyle ovarak doğrulup oturdu. Hemen yanıbaşında bekleyen adama bakarken gözlerinde bir mahcubiyet belirdi.
"Nihayet gözlerini açtın maviş " dedi adam.Hemen arkasından da onun bu durgun halini değerlendirerek yeniden ağlamasına fırsat vermeden "Yatmak hoşuna gitti sanırım.Az daha uyu yani sorun yok" dedi tebessüm ederken.
Bedenindeki acı tohumlarının yeşermesinden doğan hüzünden başka birşey hiçbir duygu hissedemiyordu ne yazık ki.Şişmiş gözlerini zorla açtı ve "Ne oldu bana ?" dedi ağlamaktan kısılan sesiyle.
Yaptığı tatlı şakanın onu güldürmeye yetmediğinin farkına varan Poyraz hayal kırıklığına uğramıştı.Onu kendine getirmeye çalışıyor fakat beceremiyordu.En sonunda yüzündeki tebessümü bedeninden kovarak bir ciddiyet takındı.
"En son bana niye ağladığını anlatıyordun.Bir anda bayıldın.Hadi şimdi anlat bakalım" Gözünün önüne gelen saçlarını ince, ojeli parmaklarıyla kulağının arkasına götürürken derin bir nefes aldı Defne.Duyduğu sözleri yeniden zihninden geçirirken kalakalmıştı öylece.Kendisine gelip Poyraz'a herşeyi anlatıp rahatlayacağı sırada duyduğu sesle irkildi birden.
"Lütfen dikkat!! T342 sefer sayılı Fransa uçağı kalkış için hazırdır."
Bu sesle birlikte apar topar çantasını alarak
"Herşey için teşekkür ederim" diyerek hızla oradan uzaklaştı.

Vote ve yorumları unutmayalım !!

Bende Senin Devamın VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin