ŞANS

279 45 6
                                    

Büyük bir heyecanla sabahın köründe yatağından fırlayan Defne derhal hazırlanmaya koyuldu. Kafasındaki hesaba göre saç baş makyaj = bir buçuk saat. Yine en ılımlı kıyafetlerini giydi ve tıkır tıkır düştü yola. Bir mağaza bir insana ancak bu kadar heyecan verebilirdi. Adım adım yaklaştıkça o ince bacakları tir tir titriyordu. Saate baktı. Evet 12:12. Tam da bu zamandı. Ve tam da aynı yerde. Herşey plana göre kusursuzca yapılmıştı fakat adam yoktu ortalarda. Yine de biraz bekleyecekti. Heyecandan karnında alev topu dönen Defne , bulunduğu yerde starbucks olmayıp soğuk mocha içemeyeceğinden dolayı hemen arkasında duran küçük büfeden bir gazoz aldı. Arka arkaya yudumladıktan sonra zenginliğin vermiş olduğu umursamazlıkla içeceğin kutusunu fırlattı oraya.Etrafındaki insanların arasında mavi gözlerini kısarak gezdirdi ve baktı gelen giden yok arkasını dönüp eve umutsuz bir şekilde dönerken arkadaşı Sima'yı aradı. 
"Bayan ahmak kalakaldı yine ortada.Ne yapacağım şimdi ben ?? " diyerek isyan etti içinde bulunduğu duruma.Sima'da bu umursamaz zengin kızının bu çocuğa niye bu kadar takıldığını anlamaya çalışıyor , yine de ona bir şekilde yardım etmek istiyordu.  "Dur bi sakin ol ya ! Hemen ilk günden hop diye kucağına mı düşecek adam " dedi." Az sabır. "
Bu planın saçma oluşuna yavaş yavaş kanaat getirmeye başlayan Defne, büyük bir kırgınlıkla eve döndü.Fakat yine de vazgeçmek istemiyordu. Eve gelince de bir gelinlik kadar beyaz olan geniş yatağına fırlattı kendini.Yatağın hemen yanındaki altın işlemeli pembe komidinin üzerine bıraktı telefonunu.Sırtüstü yatarak bir elini ensesine attı ve gökyüzü resimli gergi tavana bakarak daldı düşüncelere.Aniden bırakıp gittiği için çok kızıyordu adama fakat kendisine de kızmıyor değildi. Çevresinde kendisi için hazır onca erkek varken neden o?? Kabul etmek gerekiyordu ki bu adam bu ulaşılmaz kadının kalbini titretmişti.Kendisinde ki bu değişimden pek hoşlanmayan Defne, biraz konuşup rahatlamak adına annesine seslendi.Onunda bu değişik hallerine iki gündür şahit olan Nesime Hanım sordu merakla "bir durgunsun bu aralar kızım. Anlat bakalım neyin var ? "
Herşeyini çekinmeden anlattığı annesine sımsıkı sarıldıktan sonra dizlerine yavaşça bıraktı başını.Pencereden gördüğü şehir manzarasına dalıp giderken "Bir aptallaştım bu aralar.Nedenini fazla bilmiyorum ama aklım kaldı onda." dedi.Daha meseleyi bilmeyen annesi "kim kızım?? Kimde kaldı aklın ?? " diye sormadan edemedi.Olanları annesine bir bir anlatsa da kökünü kazıyamadı içindeki o berbat duygunun.En iyisi uyumak diye düşündü.Sırtüstü yattı ve yorganı omuzlarına kadar çekerek yanıbaşında ki büyük pembe ayıcığa uzandı.Dışardan her ne kadar seksi ve olgun bir bayan olarak görünse de gece olunca dünyanın en tatlı kızı oluyordu.Sağ tarafına döndü ve ayıcığa sarılıp bacaklarını göğsüne kadar çektikten sonra düşünmeye başladı yarın olacakları..Yine karşılaşma , hatta yine çarpışıp üzerine düşme umuduyla uykuya daldı.Ertesi gün yine aynı şekilde giyinip kuşanıp gitti oraya.Sima ile birlikte almış oldukları kararın işe yarayacağından şüphe etse de peşini bırakmak istemiyordu.  Gazozunu içti attı ve yine adamdan eser yoktu. Günler süren bu hayal kırıklıklarının ardından herşeyden vazgeçmişti Defne.Adama olan duygularını hala içinden söküp atamamasına rağmen herşeyi oluruna bırakmaya karar vermişti.Hatta bu süre içerisinde depresyona girmiş, bol bol çikolata tüketmiş,evden dışarı adımını atmaz olmuştu.Kısacası hayata küsmüştü. Hiçbir kuvvetin onu dışarı çıkarması mümkün değildi.Arkadaşı Sima defalarca aramış, okuldaki hocalarından devamsızlık hakkında çok kere ihtar almış, yine de üzerinden beş gündür çıkarmadığı pijamalarına veda edip evden dışarı çıkmaya tenezzül etmemişti.

----

İyice kendinden geçik bir vaziyette, koltuğa yayışmış duygusal filmin tesiri altında ağlarken yanındaki çikolata poşetine uzandı eli.Stokta çikolata kalmadığını farkedince, müthiş bir boşvermişlikle bir tek ayakkabısını giyip nihayet çıktı dışarı.Gökyüzünü tüm berraklığıyla görmeyeli uzun zaman olmuştu.Etrafta ki onu tanıyan insanların şaşkın bakışları arasında caddede yürümeye başlamıştı.Onun mükemmelliyetçi bir insan oluşunu herkes bilirdi.Bu yüzden de onda ki bu inanılmaz değişimin sebebini merak etmiyor değillerdi.Her biri bu soruya yanıt ararcasına bakış atıyor fakat boşvermişliğe gömülen Defne bunların hiç birini umursamıyordu.Çikolatasını temin edebilecek en yakın markette o lanet olası yerin hemen yanıydı. Ama bu sefer oraya yaklaşırken en ufak bir heyecan duymuyordu.Yine de bi anda mağazanın önünde olanlar geçti gözlerinin önünden.
"Evet..Bay hain !! Çok istedim sizinle olmak.Fakat sizler teşrif etmediniz gönlüme" dedi kırgın bir şekilde.Köreltmeye çalıştığı duyguların yeniden gün yüzüne çıkışıyla birlikte kendini daha da güçsüz hissetmeye başlayan Defne, bir an önce alacağını alıp evinde onu bekleyen koltuğuna ve yarım kalan filmine dönmek istiyordu. Markete gireceği sıra sendeleyip yine birisine çarpmasın mı ? Bizimkinde mi bir sakarlık vardı, yoksa bu caddenin mi cılkı çıkmıştı bilinmez ama bir sihir vardı bu işte. Tamamıyla umut ışıklarını söndüren Defne, içinden "Allahım ! Nolur ! yine yetmiş yaşında bir amca görmek istemiyorum " diyerek umutsuzca kaldırdı başını. Ceketinin içinde kaybolan ellerini çıkarıp dağınık saçlarını şöyle bir çekti gözünün önünden. İnanılmaz birşeydi bu. Bu O'ydu. " Lanet olsun bu halde mi görecektin beni. Bir haftadır nerdeydin? Böyle şansın içine edeyim " diye sitem etti içinden. Makyajsız gözleriyle adama çekingen çekingen bakarken o muhteşem sesle yeniden doğmuş gibi oldu. Gülerek;
" Pijamaların çok tatlı " dedi Poyraz.
" Pijama değil o bir kere eşofman altı "diye utancından kızardı bizimki.
"Tamam eşofman altı olsunlar.Açıkçası böyle daha güzelsin" diye iltifatların en güzelini alınca kuş olup kanatlanası geldi bir anda Defne.
Çok heyacanlıydı ama bunu belli etmemeliydi. Işık hızıyla duygu değişimine girerek suratını ekşitti ve;
"Onu bunu bırakta sen.Neredeydin bir haftadır onu söyle bakıyım" derken müthiş bir pot kırdığının farkında değildi.Uzun süren bekleyişinin meyvesini alışından olacaktı ki ne diyeceğini bilemedi bir anda.
"Sen bir haftadır beni mi aradın yani " dedi Poyraz.
Bu durum onun fazlasıyla hoşuna gitmişti. Yaptığı şeyin karşılıksız olmadığını anladı ve cebinden gazoz kapaklarından yapılmış bir anahtarlık çıkartarak anlatmaya başladı :
" Yaptığın şeyde yalnız değilsin küçük hanım. Bende bir haftadır, saat tam 12:12 de, tam şu mağazanın karşısındaki ağacın altında senin geçmeni bekledim. Sonra baktım sen de birini bekler gibisin. Sadece uzaktan izlemek istedim. Ve sen gittikten sonra attığın her gazoz kapağını alıp cebime attım. İşte onlardan bir anahtarlık "dedi.Bunca zamandır birbirlerinden habersiz yaşamışlardı içindekileri.Her iki tarafta acı çekmiş umutsuzca beklemişti. Üstelik boşu boşuna.Bardağın dolu tarafına da bakacak olursak..
"Her aşk bir sınavı hakeder "derler ya hep.Bunlarda ilk sınavlarından geçmiş olmuştu böylece.İkisi de birbirlerinin gözlerinin içine içine bir süre baktıktan sonra anahtara başını çevirdi Poyraz.
" Ohaa lan! Ne çok gazoz içmişsin sen öyle " dedi.
" Ohaa mı " dedi Defne gülerek.
Uzun bir süre gülüştükten sonra " Bu sefer bir yere bırakmam " dedi Poyraz. "Hadi yürü evine gidelim üzerine birşey al bugün benimlesin." Sütten ağzı yanmış olacaktı ki bu sefer reddetmedi Defne. Yol boyunca birbirlerine çarpıştıkları ilk andan beri ne hissettiklerini anlattılar.Bundan sonra olacaklar hakkında ise bir yere oturduktan sonra konuşmaya karar verdiler.Az sonra üzerinden sarmaşıklar dökülen yüksek duvarlı beyaz yalının yanına geldiler.Kapının önünde siyah takım elbiseli iki koruma vardı , hemen çaprazlarında da son model iki Mercedes.Zenginlik evlerinin dışına kadar taşmıştı kısaca..Hatta bu durum Poyraz'ı o kadar çok şaşkına çevirmişti ki "Burası sizin eviniz mi gerçekten" derken gözleri faltaşı gibi açılmış hayran hayran bakıyordu.Onun bu haline anlam veremeyen Defne ise " Evet neden şaşırdın? " diye sormakta gecikmedi.Defne için bu tepki çok fazlaydı.Bundan 8 tane daha vardı çünkü.Yurtdışındakiler hariç..
Bir anda yanlış bir tepki verdiğini düşünerek toparlamaya çalıştı Poyraz. " Çok beğendiğim için öyle bir tepki verdim biraz fazla oldu galiba " dedi gülümsemeye çalışarak.
Bir gariplik vardı Poyraz da. Ama ne? "O kara kaşının, kara gözünün altından karanlık işler çıkmaz inşallah " diye içinden geçirdi Defne.Yarım saat içinde yeniden doğmuş gibi canlanarak en güzel şekilde hazırlandı.Ne de olsa uğruna bu hallere düştüğü adam artık kollarındaydı.Şu gazoz kapağı hikayesinden sonra, bu adam katiyen bırakmazdı Defne'yi.O halde "ulaşılmaz kadın Defne'ye" merhaba diyebilirdi.Siyah göğüs dekolteli elbisesinin altına siyah stilettolarını da giydikten sonra altın işlemeli geniş merdivenden narin narin indi. Bahçede bekleyen Poyraz'ın yanına çıktı ve "Bugün biraz yürümek istiyorum ben.Ama istersen arabayı alabilirim.Fakat senin kullanman şartıyla."
Defne'nin bu anlık değişimlerine ayak uydurmakta güçlük çeken Poyraz,başlamadan bitirmeyi kafasından geçirmeye başlamıştı.
- Şu arka caddede çok güzel bir kafe keşfettim geçenlerde. Oraya gidelim, dedi Defne.
- Yoo! Orası olmaz, diye bir an da panikleyen Poyraz ,cidden kuşku veriyordu insana. Bu sözlerinin hemen arkasından ekledi ;
- Ya o kafeyi işleten kişi benim arkadaşım olur. Konuşmuyorum onunla. Bir süredir aram bozuk ondan , dedi.
Ne yapmaya çalışıyordu bu Poyraz ? Neydi bu hareketler şimdi? O kadar kuşkulanmıştı ki Defne, bu soruları kendine sormadan da edemedi.
Yavaş adımlarla konuşula konuşula Poyraz'ın istediği kafeye gelinmişti sonunda. Kayseri'nin incisi " Erciyes"i kucaklayan bir pencere kenarına geçtiler. Manzaraya karşı iki sıcak çikolata söyledikten sonra sohbete başladılar ;
- Birşey deyim mi sana ? Dedi Poyraz. Hayatımda karşılaştığım en güzel tesadüfsün.
Gülümseyerek cevap verdi Defne;
- Sende benim çarpıştığım en çarpıcı meteorsun.
Bir süre kahkaha attıktan sonra yüzüne ciddi bir ifade takınan Poyraz " Şaka bir yana. Sen de birşeyler var yüreğimi hoplatan. Ne bileyim aşk kokuyor üstün başın. " Derken aldığı nefes yetmezcesine derin bir iç çekti.
Gülen gözlerini bir anda tutkulu bakışlarla süsleyen Defne " Sence de bunca şey sadece bir tesadüften mi ibaret" demekten alıkoyamadı kendini. Evet bir tesadüf sonucu koca bir aşk doğuyordu aralarında. Tesadüf demekte Defne' nin dediği gibi doğru değildi belki. Kaderde olabilirdi. Bilinmez.. Bir iki haftalık bir görüşüp konuşma faslından sonra , Defne'ye karşı farklı birsey yapmak istedi Poyraz. Kendi evinde sürpriz bir şekilde çıkma teklifi edecekti ona. Mumlar, güller, küçük hediyeler...

Bende Senin Devamın VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin