KAFE

205 43 10
                                    

Yeni kapak hakkında yorum bekliyorum arkadaşlar.İyi mi oldu kötü oldu bilmiyorum..

----

Her haftaiçi saat 07:00 ile 13:00 arası arka caddede kafede çalışan Poyraz , bugünde erkenden gelmişti kafeye.Tezgahın arkasında ki büyük aynaya bakarak uzun saçlarının arasında ellerini gezdirdi ve " bir kafede çalışan olmak için fazla yakışıklıyım be " diye kendi egosunu okşarken, hemen yanındaki askıdan kırmızı önlüğünü giydi ve yaka kartını taktı.Poyraz Akyel.."Bu asil isim bir şirketin yönetici odasının kapısında yada bir büroda yazmalıydı.Belki o zaman böylesine bir çıkmaza girmezdim" diye düşünmeden de edemedi.Sonra da siktir boktan düşüncelerle kafasını meşgul etmek yerine yapması gereken işlerin başına geçti.Önce yerleri süpürdü.Arkasından pas pas atıp masaları dışarı çıkardı.Malum yaz mevsimiydi ve haliyle dışarısı tercih ediliyordu.Kahve makinesine mocha,ekspresso,latte gibi kahve tozlarını doldurduğu esnada gelen tek tük müşterilerin isteği için koşuşturmaya başlamıştı bile.Zengin görünümlü bir kadının ağzını yayıştırarak "pardon! Ben bir karamela soslu, çikolata parçacıklı ekstra latte machiatto alabilir miyim" demesini ağzı açık bir şekilde izledi Poyraz.Bir an kahvenin adı hiç bitmeyecek sandı ve "galiba latte istiyor" diyerek kafasını kaşıya kaşıya içeri gitti.Böyle kızları görünce de Defne aklına geliyordu hemen.Bir an da orada oturan kızın Defne olduğunu düşünüyor ve gözlerini sıkıca yumarak acı acı yutkunuyordu.Berbat bir duyguydu.Gerçekleri öğrenecekse bile bu şekilde ögrenmemeliydi.Bu yüzden de bir an önce söylemesi gerektiğini biliyordu.Çünkü Defne'yi biliyordu.Böyle birşeyi zaten kabul etmezdi ama kendisi söylemeden öğrenmesi daha kötü olurdu.Onu bu şekilde görse sanki bir ayıbın içerisindeymişçesine bakardı yüzüne.Ve sanki hiç sevmemiş gibi arkasını döner giderdi.Bu zamana kadar da bu şekilde devam edebilmesinin nedeni Defne'nin de aynı saatlerde okulda oluyor olmasıydı.

----

Öğleye doğru müşterilerin iyice yoğunlaştığı sırada,bir kişinin daha kahvesini masaya bırakmış,sonra da içeri gidip kafeden ayrılan bir müşterinin ücretini almıştı.
"2 latte,bir çikolatalı pasta,ikisi 15 lira efendim"
Yoğun bir tempoyla koşuşturan Poyraz,elinde tepsiyle içeri gireceği esnada belini yandaki masaya vurmuş ve müthiş bir ağrıyla kıvranmaya başlamıştı.İlerdeki çalışana "kardeşim iki dakika 3,6 ve 12 numaralı masadaki müşterilerime baksan da az otursam" diye seslendi.Hızla en arkadaki masaya kendini atarken acıyla belini tutuyordu.O sıralarda kapıdan giren kişiyi görünce beyninden vurulmuşa döndü.Panikle üzerindeki önlüğünü çıkarıp "beni bu şekilde görmemeli.Yoksa Defne'ye söyler mahvolurum" diyerek müşteriymiş gibi doğrulup oturdu masaya.Gelen Sima'ydı.Başını Poyraz'ın bulunduğu tarafa çevirdi ve " ooo! Kimleri görüyorum " derken kolundan büyük siyah çantayı çıkardı ve izin istemeden masanın üzerine koydu.Boynundaki fuları çıkarırken terlediğini belli eden hareketlerle süzüle süzüle oturdu karşısına."Ne güzel bir tesadüf böyle" derken de pis pis gülüyordu.Bu cümleyi kabul etmedi Poyraz .Çünkü en güzel tesadüf olan Defne'ydi.Bu kişi kendisi bile olsa bir başkasına söylenemezdi bu söz.Çalıştığı kafede sanki bir müşteri gibi oturmaya devam ediyordu Poyraz.O esnada da masanın boş olduğunu gören Sima "Birşeyler söylemediğine göre,anlaşılan yeni geldin" dedi ve tam çalışanlara sesleneceği sırada ;
- Durr !! Dedi Poyraz panikle.Bir arkadaşımı bekliyordum burada.Gelemeyecek anlaşılan hadi gidelim derken onu alıp hemen oradan uzaklaşmayı planlıyordu ki kapıdan patron göründü.
"Ne oluyor burada? Derhal işinin başına seni serseri " diye seslendi Poyraz'a.
Kahretsin!! İşte herşeyin bittiği andı.Şaşkınlıkla olanları izleyen Sima, gözlerindeki utancı gördü birden Poyraz'ın.Kızarmış yüzünü önüne eğerken "Özür dilerim efendim" diyerek ayrıldı masadan.Acıyan belini sol eliyle tutarak tezgahın arka tarafına geçti ve çıkan müşterilerin ücretlerini almaya başladı.İçine ettiğimin dünyasında ne diye insan gibi bir işi yoktu ki ?Azcık parası olsa şimdi çeker gider kimsenin ağız kokusunu çekmezdi.Sima'da büyük bir şaşkınlık içerisindeyken kafasındaki soru işaretlerine yanıt aramaya başlamıştı.Ne yani bizim zengin kızının biricik aşkı kafede garsonluk mu yapıyordu ? Peki ya para içinde yüzen, memnuniyetsizlik abidesi Defne hanım nasıl kabul etmişti böyle bir çocuğu.Eğlenmek gezmek tozmak isterdi O.Alışveriş..çok alışveriş..hep alışveriş isterdi.Nasıl karşılamıştı bunca şeyi bu çocuk.Ya da karşılayabilmiş miydi ?? Onunla konuşmak için kafede beklemeye karar vermişti Sima.İki saate kadar yoğun iş temposu içerisinde çocuğun oradan oraya koşuşturup mahvoluşunu izlemiş, ne zaman çıkacağını da kestiremediginden, oradan ayrılıp daha sonra gelmeye karar verdi.

-----

Çarşafa benzeyen,beyaz sade bir örtü örtülmüş olan yatağa sırt üstü attı kendini Sima.Sağ elini ensesine koyarak su aldığından dolayı küflenmiş olan tavana bakarak bugün olanları düşünmeye başladı.Adı gibi emindi ki bu olaydaki sırrı çözerse Poyraz'ı elde etmesi daha kolay olacaktı.Neden nasıl ?? Diye düşünürken Poyraz'ın kendine sorduğu soru geldi aklına.Büyük bir yalan demişti.Sen olsan Naparsın demişti.Evet işte şimdi çözmüştü herşeyi.Poyraz,Defne'ye zengin olduğunu söylemiş bu şekilde kendini ona kabullendirmişti.Ama anlaşılan hala gerçekleri söyleyememişti.İşte bu muhteşemdi..Gerçekleri haince ortaya çıkarırsa istediğini elde edecekti.Tam bu şeyin heyecanıyla kendi kendini yerken bir anda telefonu çaldı.Numara kayıtlı değildi telefonuna.Bu yüzden de tereddütlü bir sesle "Alo!" Dedi.Duyduğu ses uğruna savaştığı kişiye aitti ve bunun heyecanıyla;
-Sonunda Poyraz.Hiç aramayacaksın zannettim dedi.
Sonradan da pot kırdığını anlayarak " yani şeyy.. ihtiyacın olduğunda ara demiştim.kesin birşey oldu neyin var " dedi.
Ondan istediği şeyi çekinerek dile getirmeye çalışan Poyraz ;
-Sima..senden büyük bir ricam var dedi.
-Tabiki söyle Poyraz'cım.
-Bugün gördüklerinin hiç birini Defne'ye anlatma Olur mu ?
-Sonuçta o benim dostum.Geçerli bir sebebin olmadığı sürece bunu ondan saklayamam kusura bakma dediği anda içi hopladı Poyraz'ın.
-Hayır Sima ! Sakın ! Anlatayım hepsini emin ol hak vereceksin.
Evet Sima'nın istediği de tam olarak buydu.Herşeyi bir bir duymak.

-----

Telefonu Defne'ye söylemeyeceğine dair söz vererek kapatmıştı Sima."Bundan sonra herşeyi bana rahatlıkla anlatabilirsin " demeyide unutmayarak daha fazla yakın olabilme düşüncesini gerçekleştirmişti. Adımları giderek daha da sağlamlaşıyordu bu hain kadının.Önünde durulamaz bir şekilde hızlıca ilerleyişini sürdürüyordu.

Okuduktan sonra oylamayı unutmayın lütfen rica ediyorum.Emeğe biraz saygı..!!!
#wattys2015

Bende Senin Devamın VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin