35.BÖLÜM(***Kara Gün***)

1.3K 78 5
                                    


"Dillendirmeye bile çekindiğim korkularım,

Beklenmedik bir kara günde gün yüzüne çıkmış,

Yüreğime korku, gözlerime yaş doldurmuştu..."

Cemre, gözlerini açtığında Umut'un odasında kendinden geçmiş haldeydi. Mira, kolonya ile ellerini ovalıyor bir yandan da hıçkırıklar içinde ağlıyordu. Cemre'nin kendine geldiğini fark eden Mira çığlık çığlığa bağırmaya başladı.

"Umut, Umut yetiş Cemre uyandı, uyandı kuzen..." Bir yandan ağlıyor bir yandan genç kızı sarsarak ona sarılıyordu. Of be kızım nasıl bir güçtü bu ya, utanmasa sıkmaktan canını çıkaracak, onun kolları arasında ruhunu teslim edecekti.

"Cemre, iyi misin?" diyerek yanına gelen Umut'a sakin olmasını ve iyi olduğunu işaret etmişti.

"Bana ne oldu?" Cemre, gözlerini kapatıp alnını ovuştururken, yattığı yerden doğrulmuştu.

"Of kızım ya çok korkuttun bizi, bu ayılmanın bayılmanın hesabını bana vereceksin. Bunu sana fena ödeteceğim haberin olsun."

Cemre, başına giren ağrı ile alnını ovalarken, zihninde canlanan görüntüler ile yavaş yavaş neler olduğunu hatırlamaya başlamıştı. Zihninde yaşananlar netleştikçe, içinde oluşan korku ve ürpertiye engel olamıyordu. Kahretsin, geçmişten kara bir gölge gibi çıkıp gelmişti Eymen belası... Cemre onu hatırlamak dahi istemezken, tüm ürkütücülüğü ile birden bire karşısına çıkmıştı. Aklına gelen isim ile yüzleşmesi bittiğinde, istemsizce kapattığı gözlerini açıp Umut'u şu an için yok sayarak Mira'ya dönüp, "O,o nerde? Eymen nerede?" diye korku ile dehşet arsında sıkışıp kalmış yüreğinin etki ettiği sesinin titremesine engel olamadı.

"Cemre korkmana gerek yok, Eymen sana şu an zarar verecek durumda değil. Lütfen biri bana burada neler olduğunu açıklayacak mı artık yoksa ben Toprak'ı mı arayayım?"

Cemre, duyduğu ismin yüreğinin endişe ile dolup, kanın beynine sıçramasına sebep olurken Umut'un karşısına geçip, "Sakın," diye acı içerisinde haykırmasına engel olamadığı için gözyaşları akın etmişti yüzüne.

"Umut, bu olanlardan lütfen Toprak'ın haberi olmasın. Yalvarırım ona haber verme." Derken artık gözyaşlarına hıçkırıkları da eşlik etmeye başlamıştı. Hıçkırıkları odayı doldururken, nefes alıp vermesi de zorlaşmaya başlamıştı. Cemre'yi öyle gördüğünde içler acısı halinin hiç de iyiye gitmediğini ve ortada tuhaf bir durum olduğunu hisseden Umut, omuzlarından tutup oturturken onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Tamam, tamam Cemre sakin ol biraz, bir şey anlatmayacağım Toprak'a şimdilik, ama siz de bana ne olup bittiğini anlatacaksınız. Sizin Eymen ile ne alakanız var? O adam senden ne istiyordu da odanın önünde seni tartakladı, Toprak'a bile kök söktüren sen nasıl bu kadar korku ile titreyecek duruma geldin? Ne yaşadın da onun karşısında korkudan sinip kaldın." Dediği an gözleri açıklama yapması için ona değil artık Mira'ya dönmüştü. Malum Cemre de konuşmayı bir kenara bırak ayakta duracak hal kalmamıştı.

"Tamam kuzen, tamam sen Cemre'ye bir şey sorma ben sana her şeyi sana anlatacağım." Cemre'nin gücü kalmamıştı, geçmişte olanları, yaşadıklarını dinlemek ağır gelecekti belki ama yüzleşmesi gerekiyordu. Derinine gömüp sakladığı sırları ile yüzleşme vaktiydi.

"Anlat, dinliyorum," diyen Umut'un emir veren sesi, sert bir o kadarda otoriter çıkmıştı.

"Eymen ile biz aynı üniversitede okuyorduk. Fakültelerimiz farklıydı. Bir gün bir arkadaşımızın doğum gününde tanıştık onunla, o gün Cemre'ye kafayı taktı bu zır deli. Gördüğün üzere de pek haz etmemiştik de o zamanlarda da... Cemre, istemiyorum dedikçe karşısına çıktı, telefonlarıyla gece gündüz taciz etmeye başlamıştı. Cemre, numarasını değiştirdi olmadı, tersledi olmadı, istemiyorum dedikçe peşini bırakmadı, bir türlü vazgeçmedi. Bıkar vazgeçer dedik, uzun bir süre de sessizliğini korumuştu. Tam kurtulduk dediğimiz sıralarda bir gece evin kapısı zorlandı. Kapıdaki Eymen belasından başkası değildi. O gece eve girip Cemre'yi zorla kaçırdı. Engel olamadım, bütün apartmanı ayağa kaldırdım ama onun Cemre'yi alıp gitmesine engel olamadım. Cemre o gece kurtulduysa tamamen şans eseri kurtuldu. Trafik çevirmesinde yakalanma korkusu ile polislerden kaçmaya çalışırken kaza yaptılar. Şükür ki Cemre'ye bir şey olmadı. O kaza resmen Cemre'nin kurtuluşu oldu. Her şerde bir hayır vardır derler ya bu olay tam da bunun açıklamasıydı. Cemre'nin sinirleri alt üst olmuştu. Kaçırılma, kaza derken Cemre çok korkmuştu. Eymen'in babası hastaneye gelip bize yalvardı yakardı. Oğlunun psikolojinin annesini kaybettikten sonra bozulduğunu, ilaçlarını almadığı için bu şekilde davrandığını, eğer şikâyetçi olmazsak onu alıp yurt dışında bir kliniğe yatıracağını ve bir daha asla onu görmeyeceğimizi söyledi. Annesini kaybettikten sonra sevdiği şeyleri kaybetme korkusu ile takıntı yaptığını, kaybetme korkusuyla tüm bunları yaptığını anlattı. O gün tüm yaşadıklarımıza rağmen o adama çok üzüldük. Ünlü bir iş adamını karşımızda çocuklar gibi hüngür hüngür ağlarken görmek içimize dokunmuştu. Babasıyla konuşup kesin olarak tedavi için yurt dışına götüreceğini ve bir daha asla Cemre'yi rahatsız etmeyeceğinin sözünü aldıktan sonra biz de şikâyetimizi geri aldık. Sözünde de durmuştu, o günden sonra Eymen'i ne gördük, ne duyduk ne de onunla karşılaştık. Sırra kadem basmıştı, ta ki bugüne kadar... Eymen yıllardır yurt dışında tedavi görüyordu ama nasıl oldu da klinikten çıkıp geldi. Cemre'yi nasıl buldu? Anlamıyorum. Umut, Eymen çok tehlikeli biri, eğer ağzından bir kelime çıkmışsa mutlaka güvendiği bir şey vardır. Asla boşuna konuşmaz. Bizim onun babasına ulaşmamız lazım, aksi takdirde onu durdurmamız pek mümkün olmaz." Cemre, o an vücudunun kaskatı kesildiği, nefesinin tıkandığı andı. Gözünde bitip tükenmek bilmeyen yaşlar hıçkırıkları ile birlikte akıp giderken durduramıyordu artık kendini...

"Kahretsin Mira, okurken başınıza bu kadar bela açılıyor ve siz o küçük beyninizle bunları halledebileceğinizi mi düşündünüz. Ya size bir şey olsaydı, elin adamı evinize girip birinizi kaçırıyor, psikopat üstüne kaza yapıyor ve sen bunlardan bize hiç bahsetmiyorsun öyle mi?"

"Kuzen, bak geçti gitti o günler, şimdi mevzumuz başka, istersen konumuza odaklanalım." Gözleri ile Cemre'yi işaret ediyor, "Geçmişe dönme, sakin ol, kızın durumu iyi değil," bakışı atıyordu.

Lanet olsun! Bu işin içinden Cemre nasıl çıkacaktı? Toprak'a zarar gelmeden onu bu işten nasıl uzak tutacaktı? Şükürler olsun ki Toprak şu anda yurt dışındaydı ve tüm bunlara şahit olmamıştı. Genç kız burada olma ihtimalini düşünmek dahi istemiyordu, ayaklı bela felaketleri olurdu.

"Toprak'a anlatmamız lazım Cemre," Umut'un sesi kızın kulaklarında yankılanırken canından can kopuyordu. Yok, yok, bu olamaz genç kız onu bu işten nasıl uzak tutarım derken, Umut'un söylediklerini içi nasıl kabul ederdi. Cemre onu, Eymen belasına bulaştıramazdı, onu bu büyük tehlikeye atamazdı.

"Umut, sakın, sakın ona anlatma. Yalvarırım, yalvarırım anlatma. Eymen, o, o çok tehlikeli biri, aklı başında değil, Toprak öğrenirse, Eymen benim yüzümden ona bir zarar verirse, ben dayanamam, anlıyor musun beni? Ben yaşayamam, ölürüm... Toprak'ıma, bir ruh hastası, benim yüzümden zarar verirse ben buna dayanamam... Yalvarırım ona bir şey anlatma..." Hıçkırıkları yüreğinden firar ederken Toprak'a bir şey olma ihtimali nefesini kesip onu soluksuz bırakmaya yetmişti. Hıçkırıkları arasında nefes alamadığını gören Umut onu tekrar sakinleştirmeye çalışırken, "Cemre, sende söyledin tehlikeli biri diye, geçmişte neler yapmış, şimdi daha kötüsünü yaparsa, ya sana bir şey olursa, Toprak sensiz yaşayabilir mi sanıyorsun? Söyle bana o sensiz nefes alabilir mi? Sende seninle yaşamaya başlayan bu adamın tüm bunları bilmeye hakkı yok mu?"

"Umut, en azından Eymen'in babasına ulaşana kadar bir şey anlatma lütfen. Hazır bak o şimdi yurt dışında iki gün sonra gelecek, o zamana kadar Eymen'in babasına ulaşırız. Lütfen, duymasın, üzülmesini istemiyorum."

"Tamam Cemre, sadece iki gün, iki gün içinde bu iş hallolmaz ise Toprak geldiğinde ona her şeyi anlatırım. Eymen'i götürdüler bu iş hallolana kadar depoda gözetim altında olacak her ihtimale karşı da Mira ve korumalar seni yalnız bırakmayacaklar. Korkma tamam mı? O sana zarar veremeyecek, biz her zaman yanındayız. " Güven dolu bakışları ve şefkatli ses tonu ile içini rahatlamıştı.

"Mira, Cemre'yi de al dışarıya çıkın biraz. Hava almak ikinize de iyi gelecektir."

Cemre, o anda nefes almaya deli gibi ihtiyaç duyduğunu hissetti. Yıllar sonra ortaya çıkan Eymen'in gerçekte geri dönüş sebebi neydi? Toprak'ın tüm bunlardan haberi olacak mıydı?

Yoksa o dönene kadar her şey hallolacak mıydı? Peki ya bu kara gün Cemre için bitmiş miydi? Yoksa kararmaya devam eden saatler içine mi yol almaya başlamıştı? Adım adım aşkı öğrenen çiftimiz için hayat daha nasıl sürprizler hazırlıyordu?

Hayatı ne kadar planlarsak planlayalım aslında hiçbir şey plan dâhilinde gitmez... Yaşadığımız hayattan elimizde geriye sadece gerçekleştiremediğimiz planlar kalır...

Hayallerinizin kaderinizle çakışması umudu ile...

AŞKA CAN VEREN VASİYET*TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin