6.BÖLÜM(***İTİRAF***)

6.1K 312 16
                                    

İNSTAGRAM:ozlemugurluaydin

"Aşkıma Can Veren Vasiyet, Toprağıma Can Veren Cemrem,

Yüreğime nefes olan, Ruhumu şenlendiren dağ kızı,

Sen bana yazılmış, Sen bana ait bir parça,

Sen BENİM, Ben SENİNİM..."

"İşte şu gördüğün arazilerin tamamı babana, yani artık sana ait." Hasan Bey, eliyle ileri doğru işaret ediyordu. Uçsuz bucaksız arazileri Toprak'a gösterirken onun adeta nutkunun tutulduğunu farkında değildi.

"Bu, bu nasıl olur? Bu bağ, bu bahçe hepsi bizim mi? Benim bugüne kadar bunlardan nasıl haberim olmadı? Anlamıyorum, daha doğrusu babamın bunları saklamasına bir türlü anlam veremiyorum." Sesli verdiği tepkiler, yerini yüzünde tebessüm oluşturan düşüncelere bıraktı. "Benim babamın bu kadar fındık, çay bahçeleri mi vardı? O şirket sahibi, otoriter, ülkenin sayılı zenginlerinden biri olan, benim babam; daha önce adım atmadığım, varlığından bile habersiz olduğum bu topraklarda can mı buluyordu? Vay babam benim! Sen saman altından ne sular yürütmüşsün de haberimiz bile olmamış." diye iç geçirirken yüzünde acı ile karışık bir tebessüm oluşmuştu. Gözleri, aklı ile el ele tutuşmuş babası ile olan güzel anılara dalarken ruhu uzaktan onda canlanan anıları izliyordu.

Hasan Bey, gür sesiyle konuşmaya devam ettiğinde Toprak kendine gelmiş ve yürümeye devam eden ihtiyarı takip etmeye başlamıştı.

Bahçeden bahçeye geçerken önlerine çıkan bir kamelyaya dinlenmek için oturdular. Oturdukları anda Toprak, ellerinin arasına başını alıp, İstanbul'dan Trabzon'a olan yolculuğunu, vasiyeti, Cemre'yi, Hasan Bey'i her şeyi ama her şeyi düşünüyordu. Babasının buradaki hayatını bilmemek, sonradan öğrenmek içindeki büyük bir boşluğa sebep olsa da daha çok kendine kızıyordu. Babasını tanıyamamıştı, itiraf etmesi ne kadar zor olsa da daha doğrusu tanımak istememişti. Peki ya babası, babası ise onun âşık olabileceği kızı bilebilecek kadar evladını tanımıştı. "Ah babam ah!" diye düşünürken içi tarifi imkânsız bir sıkıntıyla doldu.

"Hasan Bey, ben anlamıyorum. Tüm bunlar bana çok ama çok fazla, nasıl olur böyle bir şey? Hala anlam veremiyorum." Dediğinde Hasan Bey'den babası hakkında, buradaki hayatı hakkında bilgi almak istercesine bin bir umutla gözlerinin içine bakıyordu. Gözlerinin yaş ile hafif buğulandığını gören yaşlı adam eliyle sırtını sıvazladı. Yüzün de taze samimiyet dolu bir sıcaklık, sesinde şefkat hissettirerek konuşmasına başladı.

"Bak oğlum, sana her şeyi baştan anlatacağım. Baban ile ben çocukluk arkadaşıydık. Çocukluğumuz bir arada geçti. Arkadaştan öte kardeş gibiydik. Can kardeşimdi baban, sonra da kan kardeşim oldu. Yıllar geçtikçe yollar da birbirinden zamanla ayrıldı. Benim yolum Ankara olurken, babanın yolu İstanbul oldu. Ama buralardan, topraklarımızdan, bağlarımızı hiç koparmadık. Cemre'nin bir de Cantuğ adında ağabeyi var. Ne zaman üzerine işleri yıktım o zaman nefes aldığım şehre Trabzon'a geri dönüp emekliliğimin tadını çıkarmaya başladım." Diye konuşurken gülmeye başladı. "Baban ile istinasız her yaz bu yayla da buluşur eski günleri yâd eder adeta çocuklaşırdık. Hulusi benim kardeşimdi, sen babanı kaybettin ben de kardeşimi. İnan bana acını yürekten hissederek paylaşıyorum. Hulusi'nin bıraktığı vasiyete gelince, kardeşimin vasiyeti benim için emirdir ama emiri demir keser bilesin. Demir ise kızım Cemre, onu ikna etmeden, yüreğini aşk ile çarptırmadan bu iş olmaz. Buna hem ben izin vermem hem annesi hem de Cemre'yi gözünden bile kıskanan ağabeyi Cantuğ asla ama asla izin vermez."

"Anlıyorum, Hasan Bey. Size yalan söylemeyeceğim ben bu yola çıkarken amacım da planım da çok farklıydı. Babamın vefatı ve bıraktığı vasiyet ile geleceğe dair tüm planlarım alt üst olmuştu. Ben de o öfke ile ne babamın kırkının çıkmasını bekledim ne de annemin yasında yanı başında durabildim. Tek istediğim sizin için tuhaf benim için ise artık saçma olan bir intikam almaktı. Ama Cemre..." dedi soluğu kesildi. "Ben bilmiyorum Hasan Bey, çok tuhaf şeyler hissediyorum içimde. Hayatımda ilk defa böyle şeyler hissediyorum. Şu an düşündüm tek şey ise Cemre'yi tekrar görebilmek. Belki hoşlantı, belki afallama belki de ilk görüşte aşk, adını koyamıyorum. Sadece yeniden onu görmek sesini duymak istiyorum. Ama bu konuda yardımınıza ihtiyacım var. Cemre ile ilk konuşmamızda şahit olduğu konuşma maça 1–0 yenik başlamama sebep oldu. Kazanmak için biraz hileye başvurmam lazım." derken sesi tedirgin çıkmıştı. Ne de olsa karşısındaki adam Cemre'nin babasıydı. Az önce konuştuğu cümleleri bir genç kızın babasına söyleyebildiğine şaşırıyordu. Ne zamandan beri bu kadar cesur olduğuna da şaşkındı.

AŞKA CAN VEREN VASİYET*TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin