buzdan Şato devam

4.8K 191 9
                                    


- ne demek yok. Dalga geciyorsun sanırım. Dedim ve kolundan çıktım. Madem yoktu ne diye getirdin bu soğukta.
- tamamen yok demedim us katta battaniyelerimiz var. Onlara ne dersin.
- ne mi derim. Gece çok soğuk olmazmi yani ben çok usurum.
- ben seni Isıtırim. Demişti. ' ben seni ' ne. Yüzüne bakmistim.
- hayir yani disarida biraz odun var onlari yakabiliriz. Sabahlari sorun olmuyor yeterince sicak oluyor icerisi. Demişti. Biraz kiviriyor gibi gelsede şu an üşüyordum ve bunu dusunemezdim.
- tamam o zaman. Böyle bir molaya ihtiyocim vardı. O kadar yogun islerin ve özel hayatimin kisa bir molasina. İnşallah dolpta yiyecek vardir. Diyip amerikan tarzi mutfağa dogru gittim buzdolabini açtığımda ne istersen vardı. Herşey vardi. Ama hersey. Çikolatalı Pasta bileee. Dondurucuyu açtığımda pizza olduğunu farkettim. Pizzalari alarak tezgahin üzerine koydum. Kafamı kaldırıp baktığımda bana bakıyordu.
- eee ne duruyorsun gidip odunlari getirsene. Yak şu şömineyi sonra yemek yiyelim sonra oyun oynariz sonra biraz konuşuruz gece korku filmi izleriz sonra uyuruz Yarinda geri döneriz. Ha bu arada burda pizza buldum pisirebilirim öyle değilmi?
- tamam ama eklemem gerekenler var. Ama ilk önce odunlari getiriyim. Sende pizzalari firina verdikten sonra üst katta ikinci odada benim kıyafetlerimden giyebilirsin. Öyle daha rahat olur senin için. Diyip goz kirpmisti ve dışarı çıktı. Bazen o kadar sinir bozucu bazende çok tatlı birisi olabiliyordu. Ama genelde katı , sinirbozucu ve iskolik bir adamdı. Bu hallerini haftada bir iki kez gorebiliyordum. Pizzalari fırına verdikten sonra söylediği gibi odasina çıktım. Hersey muazzamdi. Beyaz ve açık mavinin birleşimi aynalar ve calisma masası. Hersey uyum içindeydi. Çift Kişilik yatak ve simsiyah yatak örtüsü. Mavilerin icinde siyah bir nokta gibiydi. Kocaman gardrobun önüne geldiğimde zor da olsa kapagini acmistim. Sürgülü olduğu için biraz zorlanmistim. İçi de oda gibi muhtesemdi. Is kiyafetleri askıda, pantalonlari raflarda, tisortleri ise dolabin içindeki küçük kapaklı dolaptaydi. Ic çamaşırları ise ıhm iç çamaşırı onlarda cekmecedeydi işte. Gri bir tisort ve eşofman altı alarak uzerime giydim. Tisort biraz büyük gelmisti ama eşofmani soylemiyorum bile. Belimden düşüp gidiyordu. Eşofmani cikararak boxerlarindan birini giydim. Tisort zaten kapatiyordu. Umarim onun için sorun olmazdi. Bana sort gibi duran bo- ha hayir pizzalar. Pizzalari unutmustum. Hemen aşağıya indim. Karsimda pizzalari cikarmis dilimlenmiş oturmus şömineyi yakmış bide kestiği pizzalari yiyen patronum oturuyordu. Yakışıklı patron da diyebiliriz aslinda. Yakisikli oldugunu inkar edemezdim.
- ooo maşallah afiyet olsun. Demiştim. Ilk beni farkettigi an sasirsada belimden Aşşağı baktiginda daha da şaşırmışti.
- ne var. Niye bakıyorsun. Umarım senin icin sorun olmaz ama baska giyebilecegim bisey yoktu. Hepsi cok büyüktü.
- yo benim icin sorun yok ama usurum demiştin.
- sende beni isitabilecegini soylemistin. Demistim. Ve mutfaktaki sandalyelerden birine oturdum. Onun onundeki tabağı cekerek yarim kalmış pizzasini yemeye basladim. Bu tarz seylerden igrenmezdim. Nasil olsa korede yasamistim. Ve bu tür olaylar orda sık karsilasiliyordu. Herkes ayni Şişeden su jcebiliyordu. Ayni kaşığı ya da chopsticks i kullanabiliyordu. Bende alismistim. Son soylediklerimden sonra yüzünde olusan gülümseme hala gitmemişti aksine daha da yayılmıştı. Pizzalari yedikten sonra mutfaktan çıkıp iki adim attığında mutfağa bağlı salon vardı. Salona gidip sominenin karsisindaki minderlerin birine oturdum. Elimle diğer minderi işaret ederek oturmasini istedim.
- yukarı çıkıp uzerimi degistirmem lazım sonra gelirim. Ha bu arada telefonunu aliyim. Burda kalacagimiz üç gün boyunca dış dünyayla ilgilenmek istemiyorum. Kendiminkini ve seninkini alip kasaya koyucagim. Demişti. Sanırım hakliydi. Biraz dış dunyadan uzaklasmam lazımdı.
- cantamda. Diyerek kapinin girisindeki askiligi isaret ettim. Telefonumu alarak yukari çıkmıştı. Bacaklarim donuyordu. Somineye birazdaha yaklastigimda ise yaniyorlardı. Geriye doğru uzanarak gozlerimi kapattim. Bel boşluğum mindere parelel bir sekilde uzanmistim. Elleri.i iki yana acarak onun gelmsini bekledim. Bu kadar uzun mu sürüyordu. Ya da sadece beş dakika olmuştu. Yalnizken sıkılıyordum. Hayatim boyunca yalnızdim. Aslinda degildim. Korede birsürü arkadasim vardı. Ama artık onlarla konusamiyordum babam yasaklamisti. Turkihe de ise hic arkadasim olmamamisti. Olmuştu ancak hepsi gelip gecici arkadasliklar. Hepsi. Jackson bile. Onu hayatimdan cikarmam benim icin cok zor. Çünkü o benim hayatima hayatimin dönüm noktasında gelmisti. Dusuncelerime barisin gelmesiyle son vermistim. Dogrularak ona doğru döndüm.
- uykun mu geldi. Prenses. Demişti. Nedense bana prenses demesi hoşuma gidiyordu.
- Hayır sadece seni bekliyordum.
- çok mu beklettim.
- yoo Hayır. Sadece-
- sıkıldıysan yukarı gelip beni izleyebilirdin. Kaslı vücudumu filan. Hı. Demişti. Gulerek omzuna vurdum.
- pislik.
- ee ne yapmayı düşünüyorsun. Demişti. Buraya getirdiyse mutlaka bir plani olmasi gerekmez miydi.
- senin bir planin yokmu. Dedim.
- hayir. Sadece akışına bırakmak istedim. Ee napalim. Diye tekrarlamisti.
- bilmem sadece akışına mi biraksak ne. Diyip dizlerinin uzerine. Uzandim. Sanırım ona karşı birseyler hissetmeye baslamistim. Tanisali nerdeyse bir ay olmustu ve birçok anımiz. Bazen beni koruyor bazen de uçurumun kenarına firlatiyordu.
- hatirliyormusun. Dedim.
- neyi. Demişti doğal olarak oyle diyecekti degil mi.
- beni ilk önce ucurumdan atacaktin sonra vaz gecip beni ormanda tek basima birakip arkadasinin düğünü ne gitmistin. Gecenin bir vakti gelip beni ormandan almistin. Ya beni ayilar yeseydi nolurdu. Demistim. Gülüyordu.
- gulmesene. Gulme diyorum. Gulme bak. Diyerek göğsüne vuruyordum.
- eger seni düğüne goturseydim seni o halinle baska ayilar yiyecekti. Ve bende katil olacaktim.
- hımm. Sadece beni korumak için yani.
- tabiki. Prensesleri korumak görevim.
- hayatinda kac tane prenses oldu.
- ohoo yuz mu desem. Elli mi yoksa iki yuzlerdemiydi. Hatirlamiyorum. Daha doğrusu saymadim. Disti. Ne yani hayatinda kac kadin olmustu ki. Yattigim yerden dogrularak ona kötü bir bakis attim ve ellerimi somineye daha da yaklastirdim.
- neden bu madar merak ediyorsun hayatimdaki prensesleri.
- sadece hayatindaki ilk prenses ol mak istemistim ama bakiyorum ki benden once baya bir prenses olmus. Ve neyse. Iste bosver.
- ne dedin tam duyamadim da. Demisti dinleseydin banane.
- dinleseydin.
-Seni seviyorum prensesim. Demisti ne demisti o. Seni
- ne dedin.
Dinleseydin. Diyerek aklisira beni taklit etmisti. Beni mi seviyordu.

YAKISIKLI PATRONUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin