is gorusmesi

28.9K 587 65
                                    

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanmıştım. Bugün yapacak çok işim vardı. Istanbul'a tasinali uzun olmamıştı. Babam ve benim gururum yüzünden bu haldeydim. Neymiş altı ay boyunca kendime düzgün bir hayat kuramazmisim. Hih sen öyle san. Kendi kendime söylenerek banyoya doğru ilerledim. Elimi yüzümü yikadim ve dislerimi fircaladim. Daha sonra Beyaz dolabima doğru ilerledim. Çok fazla kıyafet yoktu henüz bütün kıyafetlerimi getirmemistim. İlkbahar yaz gibi bir mevsimdeydik. Bu yuzden Üzerime askılı lacivert badi giydim. Altima ise Siyah şort giymistim. Üzerime ince bir hırka alarak aşağıya indim. Mutfağa geçerek kendime Sucuklu tost yaptiktan sonra iş ilanlarına bakmaya başlamıştım. O is ilanını görünce elimde olmadan agzimdaki çayı püskürtmustum. Oha abi bu ne. "Kişisel Asistan. Haftanın bütün günleri sadece pazar günleri hariç. Aylık 7.500 TL. Artı her hafta 1.000 TL bonus." Elime telefonu alarak aşağıda yazan numarayı aradim. Telefonu bir bayan acmisti. Tüm şeyleri anlattiktan sonra bugun saat ikide ARAS Holding e gelmemi söyledi. Söylediğine gore bugün seçme varmış. Neyi sececeklerse.

Babamdan sadece son model araba almasini istemiştim. Neymiş bunca zaman hep istemisim hiç kendim çaba sarfedip bişey almamisim. Hayır yani ben 20 yasinda güzel bir kızım. Her zengin kızın istediği gibi son model arabam olmasini istemiştim. Tabağı mutfaga bırakarak. Disari çıktım. Neyseki bir evim vardı oda olmasaydı nerde kalirdim bilmiyorum. Ayrıca ne bir kredi kartim ne bir elektronik esyam. Tabi telefonum vardı. Oda olmasaydı kendimi üçüncü köprüden aşağıya atardim.
Etrafta biraz gezdikten sonra eve döndüm. Hazirlanmam lazımdı sonuçta ne kadar güzel gidersem benim için artı bir puan demekti. İçeri geçip direk odama çıktım.
Saatlerdir dolabima bakiyordum giyecek hicbirseyim yoktu. Vardı ama yoktu. Telefonumun calmasiyla irkildim. Annem ariyordu.
- Efendim annelerin en güzeli. Miss Turkeyi. Nasilsin. Demistim. Annem benim herseyimdi. Annemde olmasa zengin ama fakir bir kız olarak yasayacaktim. Iyiki annem yanimdaydi. Beni hep savunurdu.

- Guzelim seni çok özledim. Iyimisin. Rahatin yerindemi. Senin icin çok endiseleniyorum. Sen alışık değilsin. Ayy sen yemek de yapamazssin. Ben babandan habersiz Rosalie yi senin eve gonderiyim. Temizlesin yemek yapsin. Senin bunyende alışık değil. Hemen hasta olursun. Kendine iyi bak tamammi. Baban geliyor simdi kapatmam lazım. Bayy. Diyip kapatmisti. Tipik annemdi işte konuşur konusturtmazdi. Ona soykeyeceklerim vardı ama o soylettirmemisti. Kiyafete ihtiyacim vardı. Duş almak için banyoya gittim. Uzerimdekileri çıkartıp kir sepetine attiktan sonra küvetin içine girdim. İşte buna bayılıyordum.
Saate baktigimda 11 e geliyordu. Hemen Kuvetten çıkıp bornozuma sarindim. En azından biraz keyfim yerine gelmisti. Birazda müzik açınca benden iyisi yoktu. Taa ki dolabimin önüne gelesiye kadar. Yine sinirlerim bozulmuştu. Müziği kapatıp sinirle yatağıma uzandim. Ve babamı aradım.
- Alo babalarin en yakisiklisi. Babalarin en Kıvanç Tatlıtuğ lusu. Babalarin en Sneijder i. Babalarin en-. Soylediklerime guluyordum ama durumum bu işte. Sözümü yarida kesmisti.
- Ne istiyorsun Kumsal. Yoksa yapamiyormusun. Istersen gel vazgeç. Kaybedecegin en fazla beş kredi kartı ve istedigin şu son model spor araba. Demişti. Benim için kredi kartlarimin ve son model spor arabanin önemini bildiği halde.
-Hayir baba! Diye cikismistim. Ama şimdi cikismamin sırası değildi. Şimdi yağcilarda inme vaktiydi.
- Hayır BABACIM. Bugün bir iş görüşmesine gideceğim ama kıyafetim yoook. Son kelimeyi bastırarak söylemiştim.
- bak sen bizim pulluya demek is gorusmesi. Kizim beni delirtme servetimin yarisini senin ayakkabilarin ve kiyafetlerine harcadim. Bide 3+1 yetmiyormuş gibi 6+1 ev aldım sana. Neymiş ayakkabilarin ve kiyafetlerin birde milyon dolarlik hakiki çantalarin için oda lazımmış. Naptin sen o kadar kıyafeti.
-ya baba apar topar tasindim zaten yarisi evde kaldı kapiş.
-kapiş benim belam kapiş. Dedi.
-bela! Dedim imalı bir şekilde.
-tatlı bela. Tamam bir iki saate kıyafetlerin evinin önünde olur. Demişti. Saate baktigimda 12 filandi.
-Hayır olmaz olamaz. Benim gorusmeye gitmem lazım. Saat ikide orda olmam lazım. Ha bide burası izmir değil İstanbul trafik filan. Benim acilen gitmem lazım. Dedim ve devam ettim. Benim kıyafetleri isinlamayimi düşünüyorsun. Bir iki saate filan..
-Tamam kız pullu. Sus bi. Sende annen gibisin yemin ederim. Konustunmu susmak bilmiyorsun. Yarın kapının önünde kiyafetlerin ama benden yardim aldığın için sekiz ay. Diyip telefonu kapatmisti. Ne yani sekiz mi. Saate baktigimda 12.30 du. Kaderime kuserek dolabimdan beyaz salaş askılı bir sifon t - shirt giydim. Altına deri kisa siyah bir etek giydim. Beyaz salaş sifon bir t-shirt etegin yarısını kapatiyordu. Saçımı tarayip hızla aşağıya indim. Birazdaha acele etmezzem ilk günden geç kalacaktim. Siyah topuklu ayakkabilarimi giyip taksi durağına doğru ilerledim. Arabam yok hicbiseyim yok. Yakinda param bitince o karbonmonoksit gazlı toplu taşıma araçlarına binmek zorunda kalirdim. Allahım göstermesin. Taksiye binerek ARAS Holding e gitmesini söyledim. Şoför ilk soyledigimde şaşırmış bir şekilde baktı ve
- asistanlik için mi gidiyorsunuz. Demişti .
-Evet. Ayrıca bundan sizene. Hayır anlıyorum benim gibi güzel bir bayanla konusmak istiyorsunuz ama tipim degilsiniz bayım. Lütfen önünüze dönün ve hemen oraya gidin. Diyip saçlarımı arkaya attım.
- Gelin inin aşağıya ve oraya gitmeyin. Benim kizimda orda çalıştı. Pişman olursunuz.
- ha bide evlisin. Seni utanmaz pislik. Karina ihanet etmeye utanmiyormusunuz. Evli bir adam benim gibi güzel bir bayanla işi olmaması lazım. Dua edin geç kalmiyim. Şimdi önünüze dönün ve ilerleyin. Hadi! Dedim ve elimle ileriyi gosterdim. Bugün çok stresli olduğum için kendimi beğenmiş davraniyordum. Aslinda öyle bir kız değilim. Ooo olamaz makyaj yapmayı unuttum. Hemen çantamdan pembe parlatici rujumu cikardim ve sürdüm. Ince bir eyeliner ve rimel de sürdükten sonra hazırdım. Son olarak selfie cektim ve hemen instagram da paylaştım. Kafamı kaldırıp baktığımda kocaman harflerle yazılmış ARAS HOLDING yaziyordu. Şimdiden arabanin kokusunu alabiliyordum. Tabi sekiz ay boyunca bu isten sıkılmadan calisabilirsem. Allah soyletiyor heralde yeni iş filan. Taksiye parayi verdikten sonra kapının girişine doğru ilerledim. Girişteki görevlilere neden geldiğimi söyleyince Barış bey yani Barış Aras in odasına gitmem gerektiğini soylemislerdi. Kapalı alan korkum olduğu için 34. Kata kadar beş karış topuklularla çıkmıştım. Sorun topuklu ayakkabilarda değildi. Geçen yaz babamla bu topuklularla dağa tirmanmistim. Sorun herkesin bana dik dik bakmasiydi. Ne var yani 34. Kata kadar ciktiysam. Barış beyin odasına geldiğimde nefes nefese odaya girmiştim. Bana sinirli bir şekilde bakarak.
- senin kapı çalma alışkanlığın yokmu. Demişti tabi ben bunun altinda kalirmiyim şu an için evet. Kapıyı şimdi çalmıştım.
- naparsiniz benimde kapı çalma alışkanlığım içeri girince kapıyı çalmak. Diyip gülümsemistim.
-degistirsen iyi olur. Ne için gelmistin. demisti Alaylı bir sekilde. Ahh ölüyordum galiba. Çok yakışıklı abi yaa.
- ben asistanlik için gelmiştim. Dedim.
- kendinden bahset. Diyip bana bakmaya başladı.
-hı ben. Ah tamam. Ben Kumsal Çetin. Bartu Çetin in kızı. Ay sorma neden calisiyorsun diye. Ha bide sekiz ay çalışacağım. Babamla anlasmamiz böyle. Kahverengi sacliyim. Mavi gözlerim var. Sonra üniversite düzeyinde lise mezunuyum. Yani sana açıklayacak olursak 3 ten sonra 5 geldiğini biliyorum. Ben zengin ama bi okadarda fakir bir kızım. Bu yüzden çalışıyorum. Fakir olduğum için. Bombayı sona sakladim. Şimdi geliyor.... ispanyolca italyanca korece ingilizce fransizca ve tabiki Türkçe biliyorum. Nasil ama süper beğin ve fizige sahibim. Islerinde yardımcı olurum ama her isinide ben yapamam koca adamsın. Biyolojim iyidir. Fizik en nefret ettigim ders. Turistlerle aram iyi. Matematik kimin işine yarar hesap makinesi filan var. Bu yüzden bana 10+10 diye sorma aç telefonunu hesap makinesi ne 10+10 yaz sana 40 olduğunu söyler. Bide hava sıcak olduğu zamanlar odamda klima olması lazım. Eee nasıl işe alindim demi. Demistim. Konuşmaktan dilim damagim kurumustu masada duran bardaktaki suyu içtim.
- maalesef işe alindin çünkü hiç kimse görüşmeye gelmedi. Ve böyle zirvalayacak vaktim yok. Ayrıca o su benimdi. Demişti.
- maalesef mi. Maalesef öylemi dua et bu işe ihtiyacim var. Hayir ne yapmamı bekliyorsun suyu neremden cikariyim. Ukala patron. Hadi makarayi birakta bana odami göster. Demistim. Eliyle karsiyi gostererek isaret etti ve önüne döndü. Kapidan çıkar çıkmaz 2pm in put your hands up şarkısını soylemeye başladım. Biraz yuksek sesle söylüyordum ve ellerim havada dans ediyordum ta ki arkami donesiye kadar. Arkami döndüğümde bana bakip gülümsuyordu. Ellerimi indirip yüzümü kapatmistim.

YAKISIKLI PATRONUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin