SİMSİYAH.. 26

11.5K 360 19
                                    

Yeni bölüm çabuk gelsin dedim ve yazdım :) Hepinizi seviyorummmm :* Yorumları bekliyorum, keyifli okumalar.Multimediaya bakın, Derin'in giydikleri var.Bu bölüm biraz renksiz oldu, kusura bakmayın :)

"Nasıl yani? Nasıl biliyorsun bütün bunları?" diye sordum içeri geçip konuşmaya başladığımızda.

"O benim eski sevgilimdi Derin.Onu unutamadığımı biliyorsun, yaptığı şeyleri takip ediyorum.Ediyordum diyelim.Eski defterleri kapatalı uzun zaman oldu, artık ilgilenmiyorum bunlarla ama bir aile kurduğunu, çocuğu olduğunu biliyorum.Doruk'un kim olduğunu biliyorum." dedi açıklayarak.

"Peki ne yapmamı istiyorsun? Doruk ve ben.." diyordum ki,

"Biliyorum.Sadece diyorum ki o aileden uzak dur.Dikkatli ol.Senin iyiliğin için." dedi.Beni kafam karışık bir şekilde bırakıp odasına çıktı.Bu konuşma da neyin nesiydi böyle?

Bütün bunları sonra düşünmeye karar verip odama gittim.İlk başta planım uyumak olsa da aklıma annem takılmıştı.Sesini duymayalı, onu görmeyeli uzun zaman olmuştu.Bir de Doruk'un annesinin tehditleri canımı sıkıyordu.Ya söylediklerini yapmaya kalkarsa?Bu işin sonu ne olacak hiç bilmiyorum..

Telefonu elime alıp annemin numarasını tuşladım.Uzun süre çaldıktan sonra telefon açıldı.Ben ne kadar ses versem de karşı taraf bana karşılık vermedi.Belki de annem benimle konuşmak istemiyordu.Belki de ters giden bir şeyler vardı.Zaten hayatımda ne düz gidiyor ki?

Yarın annemi ziyarete gitmeyi aklımın bir köşesine yazarak uykuya daldım.Yarın güzel bir gün olacakmış gibi sanki.

Ahh..Telefonumun melodisi...

"Günaydııııınnn!" 

"Şaka mı yapıyorsun?" dedim huysuzca.Bu saatte ne günaydını ya? Ayrıca bunu söyleyen Doruk'un sesi miydi?

"Kalk bakalım uykucu, bugün karne günü." dediğinde yataktan fırlayarak kalktım.

"Geç mi kaldım yoksa?" dedim telaşla.

"Hayır ama aramasaydım kalıyordun.Haydi hazırlan ve okula gel.Bekliyorum." dedikten sonra telefonu kapattı.

Evet, bugün karne günü..Koca bir dönemi daha geride bıraktım.Çok şey yaşadım ama sonunda hepsi geçti ve yine ayakta kalan yine ben oldum.Sandığımdan daha güçlüyüm aslında.

Dolabın karşısına geçip en sevdiğim kıyafetlerimi üzerime geçirdim.Şort bacaklarımı çok fazla göz önüne seriyordu ama bunun içinde kendimi iyi hissediyordum.Her şey tamam olunca nasıl olsa bu hafta zenginim diyerek taksiye bindim.Yaklaşık 15 dakika sonra okula varmıştım varmasına ama resmen bütün paramı taksiciye vermiştim.Bir daha taksiye falan binmiyorum ben ya.

Okulun kapısından girip Dorukların yanına doğru yürüyordum ki bir çocukla dalga geçip güldüklerini fark ettim.Daha fazla yaklaştığımda sesleri de duyabiliyordum.

"Bir de gidip Selen'e  'sana aşığım' de bakalım Ahmet." dedi Enes kahkahalarla gülerken.Ahmet dedikleri çocuk karşılarında kıpkırmızı olmuştu.O anda o çocuğun Selen'e gerçekten aşık olduğunu anladım.

"Hayır, gidip Selen'i öpmesini istiyorum.Bu daha eğlenceli olacak." dedi Doruk.Hepsi birlikte gülerlerken ben şok olmuştum.Bunu nasıl söylerdi? Biriyle bu şekilde nasıl dalga geçerlerdi?

"Lütfen..ben bunu..yapamam." diye bir şeyler demeye çalışıyordu Ahmet.Onlardan nefret ettim, gerçek anlamda bunu bir insana yaptıkları için onlardan iğrendim.Tam o sırada Doruk beni fark etti.

"Derin." dedi gülmeyi keserek.Ben ise sinirle ona bakıyordum.Pislik, tam anlamıyla.

"Bunu neden yapıyorsunuz?" dedim sert bir sesle.Ahmet de bana dönmüştü.

"Onu mu koruyorsun?" dedi Enes dalga geçerek.Bu daha fazla sinirlenmeme neden oldu.

"Hoşunuza mı gidiyor onu küçük düşürmek? Onu küçük düşürünce kendinizi büyük mü hissediyorsunuz? Ah, benim gözümde ondan daha çok küçülüyorsunuz da." dedim sorusunu görmezden gelerek.Doruk hiçbir şey söylemiyordu, söyleyebileceği bir şey de yoktu zaten.Yaptığının hiçbir açıklaması yoktu.

Hiçbiri ağzını açmayınca arkamı dönüp ters yönde ilerlemeye başladım.Doruk arkamdan gelip beni durdurmaya çalışınca ona döndüm ve,

"Şuanda seninle konuşmak istemiyorum." dedim.Herkesin ortasında reddedilen çocuk olarak Ahmetten daha küçük düşmüştü.Oh, olsun.Yüzündeki ifadeyi de hiç unutamayacağım.

Sınıftan içeriye girdiğimde Denizi buldum karşımda.Yanlızdı tabi ki.Artık Deryayla konuşmuyordu bile.

"Selam güzellik." dedim yanağına bir öpücük kondurarak.Düşünceli görünüyordu.

"Selam." dedi keyifsizce.

"Ne oldu Deniz?"

"Yok bir şey canım."

"Bir şeyler var, hadi anlat." dedim ısrar ederek.

"Ben Murattan hoşlanıyorum." dedi beklemediğim bir çabuklukla.

"Gerçekten miiii?" dedim gözlerimi büyüterek.

"Off, evet.Ne yapacağım ben ya?"

"Ben halledeceğim tatlımmmm." dedim şeytani fikirlerim aklımda dolaşırken.

"Ne yapacaksın? Sakın yapma Derin, ben istemiyorum yani öyle.." diye bir şeyler gevelerken,

"Tamam sakin ol.Doruklarla takılırken yanımda sende olursun.Konuşursunuz işte." dedim ben de.Ama tabi ki ben de elimden geleni ardıma koymayacaktım.Bu çocuk bu kıza fena halde aşık olacaktı.Hahaha, yaşasın Derin.

Öğle arası zili çaldığında yemekten sonra karnelerin dağıtılacağı söylendi hepimize.Ben de bu yüzden Dorukla konuşmaya gittim.Tabi Denizi de Enes ve Muratla yanlız bırakarak.

"Sabahki tavrın neydi öyle?" dedi yanlız kaldığımızda.

"Böyle olmanı istemiyorum.Böyle birini hayatımda istemiyorum.Yapma Doruk, bu şekilde ezme insanları.Kafandan daha büyük bir egoya sahip olma artık.Değiş biraz." dediğimde bana cevap vermedi.Sonra yüzüne tekrar bana çevirerek,

"Beni böyle cezalandırma bir daha." dedi.Kesindi.Sertti.Aynıydı.

"Yaptığının cezası buydu, üzgünüm." dedikten sonra daha fazla konuşmaya gerek duymayarak yanından uzaklaştım.O ise peşimden gelip bileğimden sertçe tuttu.

"Bundan bahsediyorum." dedi sinirle.

"Böyle bırakıp gitme.Her defasında böyle yüzüstü bırakıp kaçma artık." dedi ben bir şey söylemeyince.Haklıydı her defasında ona konuşma fırsatı vermeden gidiyordum.Ben buydum işte.Korkup kaçan.

"Özür dilerim." diyerek ona sarıldım.Bu kadar gerginlik yeterdi değil mi?Evet, bana kesinlikle yeterdi.

"Affediyorum." dedi gülümseyerek.Kafamı omuzundan çekerek yüzüne baktım.Aklıma gelen şeyi söylemeyecektim.Söyleyemezdim çünkü o söylemeliydi.

Ama söylemedi..

SİMSİYAH..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin