Odamdan çıkıp salona indiğimde annem ve babam tüm şıklığıyla oturuyorlardı. Beni gördüklerinde annemin gözleri yaşlarla dalgalandı babamsa yüzünde gurur duyan bir gülümse, gözlerinde biraz hüzün biraz sevinçle beni inceledi. Ortalarına oturduğumda beni sevgileriyle sardılar.

"Çok güzel bir genç kadın oldun kalp ışığım. O yüzden seni bu evden hiç çıkarmak istemiyorum." annem babamın bu haline dayanamayarak "Artık Berrak'ı kıskanmaya başlayacağım Barış. Yıllardır böyle iltifatları ben duyardım..." babamın bu sözlerden sonra tüm ilgisi anneme kaymıştı.

Güzel sohbetler eşliğinde geçen bir araba yolculuğundan sonra okula giriş yapmıştık. Bugün aynı zamanda ailelerimiz de bir arada olacaktı. Uzun zamandır buluşamamışlardı.

Kokteyl masaları büyük ve geniş bir şekilde 'u' şeklini almışlardı. Sahne kokteyl masalarına bakıyordu ve sahnenin tam karşısında hocalarımızın masaları bulunuyordu. Kampüsün geniş bahçesine beyaz ve gece mavisi hakimdi.

Ailelerimiz derin bir sohbete dalmışken biz de başka bir masa da kendi sohbetimizdeydik.

"Prenses her şey nasıl gidiyor? Mutlu musun halinden?" Cengiz'in uzun zamandır sessizliğini korumuş olan koruyucu yapısı ortaya çıkmıştı. "Gayet güzel gidiyor ve uzun zamandır böyle mutlu olmamıştım." anlayışla kafasını salladı. "Ama olur da bir şey olursa ilk önce ben bilmek isterim Berrak. Aklımda zaten bir şirket ziyareti var." 

Güzel sohbetimize devam ederken hocalarımız tarafından sahneye çağrılmıştık. Selin ile beraber birbirimizin heyecanını dindirmeye çalışıyorduk. Birazdan yıllardır hayalini kurmuş olduğum diplomaya kavuşacaktım.

Hepimiz keplerimizi giyinmiş ve sıraya girmiştik. Heyecanlı bir şekilde birbirimize bakıp nedenini bilmediğimiz bir şekilde kahkaha atıyorduk. Sahnenin ortasında Kemal hocamız sırası gelen öğrencinin ismini okuyordu ve diplomasını veriyordu sonra diplomasını alan kişi tekrar yerine dönüyordu.

Sıra bana geldiğinde kalbim gümbür gümbürdü. Küçük ve hızlı adımlarla hocamın yanına gidip ulaşılması yıllarımı alan diplomamı aldım ve küçük bir şekilde Kemal hocayla kucaklaştık. Durmadan patlayan flaşlara bu kez bilerek bir poz verdik. Diplomamı çocuklara ve annemlere doğru sallayıp yerime geçtim.

Kendimi altın kafesten kurtulmuş bir kuş kadar özgür hissediyordum. Sonunda herkes diplomasına kavuşmuştu. Sıra keplerimizi gökyüzü ile kavuşturmak kalmıştı.

Kemal hocanın komutuyla büyük bir coşkuyla keplerimizi havaya fırlattık. Bitmişti...

Korkulan sınavlarla, çalışılacak derslerle, hiç çekilmeyen hocalarla ve hayatımızda iz bırakan hocalarla olan yolculuğumuz bitmişti. Şimdi ise yolun sonunda ne olacağını asla bilmediğimiz bir tren bizi bekliyordu. Bu trene; hayat treni diyorlardı... Hayal trenin yolculuğu bitmişti.

Yüzümde oluşan gülümseme hiç kaybolmuyordu. İçimde bir coşku vardı, hoplayıp zıplamak istiyordum. Bizi bekleyen sevdiklerimizle kucaklaştıktan sonra kampüsü yüksek sesli bir müzik doldurdu. Müziğin ritmine kapılmayıp dans etmemek elde değildi. Durmadan patlayan flaşlar eşliğinde adeta çılgınlar gibi dans ettik. Özgürdüm, özgürdük!

Okuldaki kutlama bittiğinde ailelerimiz hep beraber bizde kalmak üzere arabaya geçeceklerinde ben de arabadan eşyalarımı aldım. Akşamki kutlamaya Ateşli Çift'in evinden geçecektik ve kutlamadan döndüğümüzde orada kalacaktık.

Eve geçtiğimizde Cengiz elinde bir şampanya ile ortaya çıktı. "Evet prenses ve baş belası mezun oldu! Melih ile iki yıldır çektiğimiz çile bitti. O zaman kutlamalara devam!" mutluluk sarhoşu olduğumuzdan bizden çile diye bahsetmesine bir şey demedim. İçilen şampanyalar eşliğinde mutluluğumuzu sonuna kadar yaşıyorduk.

Erkekler evde kalırken biz kızlarla gece için tekrardan kuaföre geçmiştik...

**

Sedef bana iltifatlar yağdırırken bende aynadaki yansımamı izliyordum. Kalbimin bir köşesi Pars'ın gelmesini öyle çok istiyordu ki aklım hep oraya kayıyordu. Son kez aynaya baktığımda seçtiğim modelle ilgili içten kendime ve terzime övgülerimi yağdırdım. Siyah saten elbisem vücudumu sarıyordu ve göğüs kısmı bir harikaydı. Saçlarım düzleştirilip açık bırakılmıştı ama yanları ve üstleri serbest olmadığı için göğüs kısmım gölgelenmiyordu. Elbisemin yandan olan yırtmacı yürümemi kolaylaştırıyordu. Ayakkabımı tekrar incelediğimde daha bir hoşuma gitmişti. Siyah çantamı da aldığım da Sedef ile beraber salona geçtik.

Selin ve Melih kendi arabalarında, Sedef; Murat'ın arabasında giderken ben yine Cengiz'e kalmıştım.

"Üzülme prenses sen yaşlanınca da böyle yalnız kalırsan ben yine sana eşlik ederim." ona ters ters bakarak "Benimle dalga geçeceğine dua et de Merve'yi kapmasınlar." homurdanarak önüne döndüğünde rahat bir nefes almıştım.

Kutlamanın yapılacağı otele geçtiğimizde Taylan'ın üzerimde gezen gözlerini fark ettiğim an kafamı diğer tarafa çevirdim. Bu sırada belim bir el tarafından sarıldı. Kim olduğunu anlamak için döndüğüm sırada...

****

Bölümü beğendiniz mi? :)

Umarım hepimiz böyle mutlu bir şekilde okullarımızdan mezun oluruz :)

Taylan'ı sevmiyorsunuz ama geldi :)

Acaba Berrak'ın belindeki eller kime ait? Tahminlerinizi bekliyorum :)

Haftaya görüşmek üzere neşe kelebeklerim. Kendinize cici bakın, çok kocaman öperim :* Sevgiler!

AŞKA ESARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin