30

4.9K 236 56
                                    

Ellerim titriyordu. Sihirbaz beni dikkatlice kanepeye indirdiğinde, tek hamleyle üstündeki bez parçasını yırttı ve kanepenin yanında diz çöküp benim acısını iliklerime kadar hissetmeye başladığım kanayan bıçak yarasına bastırdı. "Sakin ol," biraz daha bastırıp, gözlerimin içine baktı. Kaşları çatılmıştı. Göz bebekleri endişeyle belli belirsiz titriyordu. "Bastırabilecek misin?" Dişlerimi sıkarak kafamla onayladım. "Güzel." Elimi alıp bastırmam için bezin üstüne bastırdı. "Böyle kal, ben hemen geleceğim."

O hızla kalkıp giderken, ben olayın şaşkınlığını üstümden hâlâ atamamıştım. Simon... Bunu bana nasıl yapabilirdi? Beni bunca zaman koruyup yanımda kalmıştı. Ben onu arkadaşım gibi görüyordum. O benim arkadaşımdı.

Dahası onu yaptığı şey için suçlayamıyordum. Benim yaşamam onun ölmesi demekti. Yaşamak isteyen birini kim suçlayabilirdi?

"Arlien!" Annemin yüksek çığlığının ardından, merdivenlenden inen hızlı adımların sesini duydum. Birkaç saniye sonra ise yanımdaydı. Endişeyle bana baktı. "İyi misin?"

Boğazım kurumuştu, acı gittikçe artıyor gibiydi, gözümden birkaç damla yaş süzüldü. "Anne..."

Elimi çekti ve kendisi bastırmaya devam etti. Sihirbaz elinde birkaç şeyle hızlıca içeri girdi. "Neredeler?!"

Ses tonu çok yüksekti. Annem bir adım geri çekildi. "Amora bir sağlık görevlisi. Birazdan burada olurlar."

Sihirbaz annemin yüzüne bile bakmadan yanından geçip yanıma tekrar çömeldiğinde, tüm ilgisini yarama vermişti ama seğiren çene kaslarından ne kadar öfkeli olduğunu fark edebiliyordum.  "Dahiyane planınızın neye yol açtığını görüyor musunuz?"

Bezi biraz daha bastırdığında acıyla dişlerimi sıktım. Annemin bakışlarında panik olsa da beden dili oldukça sakindi. "Bu gerekliydi."

Sihirbaz kafasını öfkeyle anneme çevirdi. Acıma rağmen aynı öfkeyi hissediyordum. Benim yaralanmam mıydı gerekli olan?

"Kendi kızını bir yem olarak kullanmasına izin verdin." Dişlerinin arasından çıkan sesi tükürür gibiydi. Öfkesi elle tutulabilecek bir kıvama ulaşmıştı. "Siz Rungena'lar duygudan mahrum yaratıldınız, değil mi?"

Yarama bastırdığı şey kanamayı durdurmaya yetmiyor gibiydi. Fazla kan kaybettiğimi anlayabiliyordum, gözlerim kararıyordu. "Çok yorgunum."diye fısıldadım zorlukla.

Kısık gözlerimin arasından zorlukla çatılmış kaşlarını görebilmiştim. "Uyumamaya çalış." Yaraya biraz daha bastırdı ve ben acıyla inledim. "Fazla kan kaybı yaşadın. Bu yüzden böyle hissediyorsun. Biraz daha dayan."

Günlerce uyumamış gibiydim, uyku o kadar ağır basıyordu ki, ağrımı bile uyuşturuyordu. "Uyumak istiyorum."

Derin bir nefes alıp verdi, ama nefes alışından bile endişesini anlamak mümkündü. Nefesinin titremesi rüzgarda ayakta kalmaya çalışan bir mum alevi gibiydi. "Küçükken de böyleydin." Gözlerini hafifçe kıstı. "Sana sihirbazlık gösterileri hazırlardım." Burnundan nefes vererek güldü, ama bu gülüşün mutluluktan uzak olduğu çok açıktı. Sadece beni uyanık tutmaya çalışıyordu. "Sen her defasında sonunu delice merak eder ama sonunu göremeden uyuyakalırdın."

Bu anılar bana yabancı değildi aslında, ama hiçbiri zihnimin merkezinde değildi. Tanıdık geliyordu fakat hepsi zihnimin kuytu bir köşesine gizlenmisti ve ben onları o karanlıktaki tozlu raftan alamayacak kadar yorgundum.

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin