Kapıyı açıp dışarıya fırladığımda peşimden koşmaya başladı ve '' Hazal!!'' diye bağırdı. Onu duymazlıktan gelip kendi kendime gülümserken yolun karşı tarafında bir banka oturmuş müzik dinleyen yirmilerinde bir adam gördüm.

Yolu geçip Rüzgara baktım. Peşimden geliyordu.

'' Hazal deli misin? Ne yapıyorsun sen?!''

Bağırışlarına umursamadan adamın karşısında dikildim Beni fark edince kulağındaki kulaklığı çıkardı ve gülümseyerek bana baktı.

'' Yardım edebilir miyim?''

'' Evet şey ben aslında size bir soru soracaktım.''

'' Tabi.''

Rüzgar kaldırıma çıkıp yanıma geldi ve beni kolumdan tutup çekmeye çalıştı ama ben sorumu sorunca bir an afallayarak öylece kalıverdi.

'' Acaba benimle yatmak ister misiniz?''

İkiside birbirinden şaşkın görünüyordu. Adam gülerek '' Ne?'' diye sorarken Rüzgar '' Delisin sen yürü.'' diyerek kolumu çekiştiriyordu. Onu itip adama döndüm ve bir kez daha '' Benimle yatmak ister misiniz?'' diye sordum.

Sorumu ciddiye almadığı tabiki de belliydi ama gülerek '' Tabi neden olmasın.'' dedi. Bu cevap Rüzgarı yeterince sinirlenmişti zaten ama ben olaya daha da hareket katmak istediğimden Rüzgarı işaret ettim ve '' İyi çünkü bu herif istemiyor da.'' dedim.

Adam Rüzgara bakıp '' Aklını kaçırmış o zaman. Ben seninle yatmayı çok isterim.'' dedi. Rüzgar sinirli bir şekilde nefesini dışarı verirken beni belimden tutup sırtına aldı. Bacaklarımı salladım ama tabiki de bu onu etkilemedi. Adama baktığımda kulaklıklarını geri takmadan önce bana '' Yine aynı teklifle gelecek olursan beni bu bankta bulabilirsin.'' diye bağırdı.

Gülümseyerek el salladığım sırada Rüzgar adama dönüp hareket çekti. Neyseki şu an 32 diş sırıttığımı görmüyordu. Damarına basma planım işe yaramıştı. Hatta fazlasıyla işe yaramıştı. İçeriye geçtiğimizde daha beni sırtından indirmeden kapıyı sinirle öyle bir çarptı ki ödüm patladı.

'' Yavaş!!'' diye bağırdım ama beni takmadı bile. Salona geçtiğimizde beni sırtından indirip sinirli gözlerini gözlerime dikti. Omuz silkip kollarımı göğsümde bağladım ve '' Ne?! Yoksa damarına falan mı bastım?'' diye ukalaca sordum.

Derin bir nefes alıp verirken yumruk yaptığı ellerini gevşetti. Yeniden bana bakarken gözlerinde meydan okurcasına bir ifade vardı ve bana doğru bir adım atarken '' Öyle olsun.'' diye fısıldadığını duydum.

Gülümsemem beni öpmesiyle yarım kaldı. Kollarımı boynuna dolayıp onu kendime çektim. Dengemi sağlayamadığım için geri geri gidip koltuğa düştüm. Bacağımın arkasını çarpınca yüzümü buruşturdum. Rüzgar endişeli endişeli bakınca onu yeniden kendime çektim ve '' Yok bir şey.'' dedim.

Başım yastıklardan birine gelene kadar aşağıya doğru kaydım ve onu öpmeye devam ettim. Rüzgar beni öpmeye ara verdiği sırada gözlerindeki ikilemi görebiliyordum ve bu hoşuma gitmemişti. Elimi saçlarının arasında gezdirirken '' Rüzgar yeter artık.'' diye fısıldadım.

Gülümseyerek yeniden beni öptü. Geri çekilince gözlerindeki ikilemin gitmiş olduğunu gördüm. Dizlerinin üzerinde durup t-shirt ünü çekip çıkardı ve kenara fırlatıverdi. Kahkaha atıp yattığım yerden doğruldum. Elimi papatya dövmesinin üzerinde gezdirdim. Elimi tutup gülümsedi. Yeniden beni öperken '' Burda olmaz. Yukarı.'' diye fısıldadım.

Filmlerdeki gibi beni kucağına alır zannettim ama hayvan sanki halı taşıyormuş gibi beni sırtına aldı. Yine de kahkahalarım arasında '' Ne kadar da centilmensin.'' diye söylendim. '' Beğenemedin mi?'' diye sorarken beni yere indirdi ve bu sefer normal bir şekilde kucağına aldı.

ZakkumOù les histoires vivent. Découvrez maintenant