Saat 7'ye gelirken son bir kez aynada üstüme başıma bakıp kapının çalmasını beklemeye başladım. Neyseki bu sefer geç kalmadan geldi. Test kitaplarını masaya koyarken derin bir nefes aldım. Bu iş bu gece ya olacaktı , ya olacaktı!!

İlk yarım saat gerçekten çalıştık. Çünkü gerçekten sınavlar başlayacaktı ve not ortalamamı yüksek tutmam gerekiyordu ama ilk bir saati bitirdiğimizde benim ders çalışma kapasitem de dolmuştu ve bu gecenin asıl amacına geçmek daha doğru olurdu.

Soruyu yüksek sesle okuyup kalemini döndürürken uzanıp onu öptüm. Gülümseyerek okumaya devam etti. Ben ne zaman ona karşı bir hamle yapsam bunun inekleşesi tutuyordu. Kendi kendime daha da hırslanarak onu bir kez daha öptüm.

Bu sefer kalemi bırakıp bana doğru döndü ama iki saniye sonra yeniden kendini çekti ve gülerek '' Sana geçen seferi hatırlatmama gerek var mı?'' diye sordu. Omuz silkerken konuştum.

'' Bu kez her şey garanti. Teyzem arkadaşında kalıyor. Ev buraya çok uzak. ''

Onu öpmek için uzandığım sırada ayağa kalktı ve bana bakarken başını hayır anlamında salladı. Bende oflayarak ayağa kalktım ve karşısına dikildim.

'' Daha ne Rüzgar? Bir engel yok işte.''

Bir bahane bulmaya çalışırcasına bir süre gözlerini kaçırdı ve '' Anlaşmamız?'' dedi. Gülümserken '' Geçen sefer anlaşmayı bozmayı kabul etmiştin ama.'' diye yanıt verdim.

'' Evet insan aynı hatayı bir kere daha yapmaz herhalde.''

'' O bir hata değildi. Ayrıca sana en başından beri söylüyorum o anlaşmayı sen kendi kendine yaptın.''

'' Belki öyle ama seni düşünerek yaptım.''

'' Ben insanların beni düşünmesinden bıktım. Ben kendimi o kadar düşünmüyorum.''

'' İşte bu yüzden biri bunu senin için yapmalı.''

'' Rüzgar lütfen.. Artık düşünme. Düşünmek bize ne zaman yardımcı oldu ki?''

'' Belki şu an sana yardımcı olabilir.''

Bir süre durup boş gözlerle ona baktım. Zafer kazanmış bir tavırla geri sandalyesine otururken arada bir çalışan beynime bir kez daha teşekkür ederek yanına gittim ve eğilip kulağına fısıldadım.

'' Senin bana verdiğin doğum günü hediyesini kullanıyorum o zaman. Bir istek. Nerde , ne zaman , ne olursa olsu yapacağın bir istek. Anlaşmayı boz.''

Gülerek yanındaki sandalyeye oturdum ve yüzüne baktım. Eliyle alnına düşen saçları arkaya doğru itip bana baktı. Biraz kızmış görünüyordu ama içten içe onun da bu anlaşmayı ne kadar saçma bulduğunu biliyordum.

'' Bu haksızlık.''

'' Onu hediyeyi vermeden önce düşünecektin.''

'' Yapmayacağım.''

'' Asıl bu haksızlık. Ben yaptım. Yol boyunca çenemi kapatmamı söyledin ve bende kapattım. Tam bir oyunbozansın!''

'' Evet belki.. Oyunu benim kurallarıma göre oynamazsak ben de oyunu bozarım!''

'' Bir de iradeli değilim falan diyordun. Gerçekten çok sinir bozucusun! Dışarı çıksam bunu yapmak isteyecek onlarca herif bulabilirim ama benim istediğim kişi beni istemiyor harika!!''

'' Konunun o olmadığını biliyorsun.''

O kadar sinirlenmiştim ki önümde iki seçenek vardı. Bir Rüzgara tokat atabilirdim ki bu gerçekten sinirlerime çok iyi gelebilirdi. ya da iki. Onun en sevdiği huylarımdan birini takınıp damarına basardım. Koltuktan ceketimi alıp kapıya doğru fırladım. Arkamdan '' Hazal nereye?!'' diye bağırdığını duyabiliyordum ama umursamadım.

ZakkumWhere stories live. Discover now