14. Bölüm (Part 1)

8.2K 529 73
                                    

Kaçak köçek içtiği sigarasını sert hareketlerle küllükte söndürdü. Ayda yılda bir bunu yapıyordu. Abisi, Amerika kıtasından döndüğünde ilginç bir tütün getirmişti. Yetiştiği topraktan ve iklimden kaynaklanan ilginç bir esansı vardı.

Odadan çıkıp baloya dönme işini mümkün olduğunca geciktirmeye çalışıyordu. Daha savaştan döneli bir ay olmamıştı. Annesi ona burada büyük taarruzunu gerçekleştirebileceği en zorlu cephesini hazırlamıştı. Daha bir hafta önce Monica'nın evlendiğini öğrenerek sinir krizleri geçirmişti. Monica onun kadınıydı! Onun karısı olacaktı! Ama görünüşe göre zavallı Alex, Fransa'yla göğüs göğse bir savaşın ortasındayken, sevgili nişanlısı o yüce majestelerinin onayıyla kendi kendine nişanı atmış, sonra da gidip alelacele kendini Westchester Dükü Edward Millington'ın kollarına atmıştı. Düğünü yapmak ve ayrıldıklarını söylemek için Alex'in savaştan dönmesini bile beklememişti adi şıllık!

Şimdi de ex-nişanlısı, artık Westchester düşesi Monica Rose Millington olarak kraliyetin düzenlediği baloya katılmıştı. İçeride kocasıyla tatlı tatlı flörtler ederek dans ediyor, koca yüzüğünü bütün herkese gösterip duruyordu. Öte yandan Alex'in annesi Kraliçe Charlotte, balo salonunu gelin adayları ile doldurmuştu manyak gibi. George evliydi zaten. Frederick muhtemelen eşcinseldi, o yüzden annesi uzun süre önce onun üzerindeki tüm baskılarından vazgeçmişti. William'ın şimdiden beş tane gayrimeşru çocuğu vardı. Çirkin bir tipti açıkçası. Metresler ve çirkinlik bir araya geldiğinde, hiçbir soylu kadın, unvan sahibi olma ihtimaline rağmen William'ı istemiyordu. Annesi onun üzerindeki baskılardan da vazgeçmişti bu yüzden. Ernest nişanlıydı. İflah olmaz Edward ve Alex, şu an Kraliçe Charlotte'un en önemli iki planıydı. Onların mükemmel kısmetleri bulabilmesi için balo salonu evlilik çağındaki soylu kızlarla dolup taşmıştı. Annesi kızlarla tüm iyi niyetiyle konuşurken, Alex az önce abisi Edward'ı, kızlardan birini arka bahçedeki gizli kameriyede cennetin en bilinmez köşelerine çıkarırken görmüştü. O yüzden koşarak oradan kaçıp arka taraftan çalışma odasına gelmişti. Hala şahit olduğu anı düşünerek gülüyordu. Edward'ın yaramaz ama maharetli parmakları kızın muhtelif bölgelerinde gezinirken kız deli gibi inleyiyordu. Edward'ın evlenme çağındaki kızlara yaklaşımı ancak bu kadar olabiliyordu işte. Mümkün olduğunca bekâreti bozmadan keyif yapmak! Tabii bazen ufak tefek hatalar olabiliyordu.

Kraliçe Charlotte'un tüm bunlardan haberi olsa muhtemelen çıldırırdı. O yüzden Alex işi abartmamak adına kendisini tutuyordu. Bu gece için bir tane ahlaksız evlat yeterdi. Eğer ikisi birden ortadan kaybolup ahlaksızlık peşinde koşarsa, kesin yakalanırlardı. Bu yüzden salona dönmesi gerekiyordu.

Salona girer girmez yine birçok kafa kendisine döndü. En uzun boylu çocuk oydu on üç kardeş arasında. Girdiği her ortamda dikkat çekiyordu bu yüzden. Annesinin dediğine göre Mecklenburg-Strelitz Dükü olan dedesi de kendisi gibi uzun boyluydu. Ona çekmeyi başarmıştı. Çoğu erkek kardeşi babasına çekmişti. Daha kısa boylu ve tıknazlardı. Kızlar genelde anneye çekmişlerdi ve alımlılardı. Annesi sahiden de güzel bir kadındı. Babasına; kendisine eş olarak onu seçmesinde hak veriyordu. Ayrıca bir dükün kızı olarak mükemmel de yetiştirilmişti.

Etrafta gezinen görevlilerden bir brendi kapıp onu içerek yoluna devam etti. Herkese küçük bir baş selamı vererek kaçıyordu. Kimsenin kendisini kilitleyip lafa tutmasını istemiyordu. Tek istediği bir an önce bu gecenin bitmesiydi.

En sevdiği kız kardeşi olan Mary'nin bir adamla sohbette olduğunu görünce hemen klasik abi tavırlarına bürünüp, o tarafa doğru ilerledi. Yaklaşınca adamın baba tarafı dedelerinin kardeşinin torunu olduğunu gördü. Gloucester dukalığının veliahdıydı William. Bir günbatımı güneşi kadar iyi bir görünümü vardı adamın. Kendine çok iyi bakıyordu. Daima güzel giyinirdi ve güzel kokardı.

FIRLAMA PRENS (1)Where stories live. Discover now