SİMSİYAH.. 15

11.3K 378 19
                                    

Merhabalar *-* Biliyorum, uzun zamandır yeni bölüm gelmiyor..Bunun sebebi sınavlarımın çok yoğun olması :( Özür dilerimm.2 hafta sonra sınavlarımda, okulumda bitiyor.Artık tatilimde hergün bölüm atmaya çalışacağım..Okuyan, voteleyen, yorum yapan herkese çok teşekkürler.Yorumlarınızı bekliyorum :) Keyifli okumalar :*

Kapıyı çaldığımda Emir birden karşımda belirdi ve beni görünce şaşırdı.

"Derin.." dedi.

"O nerede? İçeride mi? Ne yapıyorsunuz siz?" diyerek onu ittirip içeri daldım.Ama içeride Doruk falan yoktu, aslına bakarsan içeride kimse yoktu..

Tam bu sırada - ben şaşkınlığımı üzerimden daha atamamışken - kapı çaldı.Ve bir anda Doruk içeri fırladı.Göz göze geldiğimizden sinirli hatta çok sinirli olduğunu gördüm.Kahretsin, şuanda öyle kötü bir durumdayım ki.Resmen dibe battım.

"Doruk.." diye söze başlayacaktım ki arkasını dönerek açık olan kapıdan geldiği gibi gitti.Beni dinlemeyecekti.Dinlemezdi ki.O hep kendi bildiğini okurdu.Onun kendi doğruları vardı ve ne olursa olsun onlara inanırdı.

Arkasından koşmaya başladığımda ona ne açıklama yapacağımı düşünüyordum.En mantıklısı şu aptal mesajı göstermekti.Evet, ne de olsa ben buraya Emir için gelmemiştim.Doruk kavga etmesin diye gelmiştim.Sırf onun için.

"Doruk bekle.Düşündüğün gibi değil.Açıklamama izin ver sonra git." diye bağırdım.Hala ona yetişmeye çalışıyordum.Tam arabasının kapısına geldiği sırada yanına ulaşaildim ve kolunu tuttum.Gitmesin diye.

Önünde durdum ve gözlerine baktım.

"Bak bana bilmediğim bir numaradan mesaj geldi.Onun için buradayım, anladın mı? Emir'e gelmedim ben.Senin onun yanında olmamı istemeyeceğini biliyorum.Mesajda ikinizin.." diyordum ki lafımı keserek beni susturdu.

"Dinlemek istemiyorum." dedi soğuk bir sesle.İlk defa görüyordum onu böyle.Bir an konuşamadım, oda arabanın kapısını açtı, bindi..Tam kapıyı kapatacağı sırada,

"Doruk böyle gitme.Beni dinle.Lütfen." dedim yalvarır tonda.Evet ona yalvarıyordum..Tam o sırada elime alıp telefonumdan mesajı bulmaya çalıştım.O da o anki boşluğumdan yararlanarak arabanın kapısını kapattı ve arabayı çalıştırıp ileriye doğru sürdü.Bir an bile tereddüt etmemişti giderken.Elimde telefon, telefonda o mesaj, tek başıma arabanın gidişini izledim.Doruk'un benden uzaklaşışını izledim..

Ertesi sabah yataktan kalktığımda okula gitmek istemedim.Doruk'un benden kaçmasını, konuşmayışını görmek istemedim.Ama eğer gitmezsem suçlu olduğuma daha çok inanacaktı.Benden daha çok kaçacaktı.Bu yüzden istemeye istemeye yataktan kalkıp yüzümü yıkadım.Beyaz, kahverengi kemerli elbisemi üzerime geçirdim.Hazırlanıp dışarı çıktım.

Okula ilk girdiğimde kantine yöneldim.Büyük ihtimalle orada olacaktı.Kantine girdiğimde köşedeki masada büyük bir grup halinde oturuyorlardı.Doğru tahmin.Yanlış zaman.Yanlış yer.

Evet, yanında bir sürü kız vardı.O kızlar..Neredeyse ağzının içine düşeceklerdi.Doğru ya, artık ben yoktum.O kızlar olabilirdi.O beni çoktan bitirmişti.Keşke bir de dinleseydi.Onları öyle görünce sinirlenip sınıfa çıktım.Kızlar henüz gelmemişti bu yüzden Alp'in yanına oturdum.

"Selam.Naber?" deyince gözlerimi ona doğru çevirdim.Bir farklıydı, ımmm sanki biraz daha yakışıklıydı.Evet, kesinlikle çok hoş gözüküyordu.Kim için yapıyordu bunları? İşte bunu deli gibi merak ediyorum son zamanlarda.

"Berbat.Senden?"

"Neden? Ne oldu?" diye merakla sordu.Anlatamazdım ki..Anlatır mıydım? Of, daha Doruk'a anlatamadım ki.Başkasına hiç anlatamam.

"Boşver.Başka zaman anlatırım.Ben bir lavaboya gideceğim." diyerek kalktım.Telefonumu sıranın üzerine koyarak çıktım sınıftan.

Lavabodan döndüğümde Derya ve Deniz de gelmişti.Onlara da anlatmayacaktım ama durgunluğumu anlayıp neden olduğunu sorup durdular.Bütün gün başımın etini yediler yani.Uzun tenefüs zili çaldığında hep birlikte kantine indik.

Kantine indiğimde yoktu orada.Arkadaşları oradaydı ama Doruk yoktu.Yiyecek bir şeyler almak için sıraya girdim.Sonra onun da gelip sıraya girdiğini gördüm.Yanına gittim.

"Beni hiç dinlemeyeceksin değil mi? Bu kadar kolay mı vazgeçersin sen her şeyden? Böyle korkup kaçar mısın hep?" dedim.Yüzüme baktı, hiçbir şey demedi.Ama onu sinirlendirmiştim.Ve devam edecektim.

"İyi, böyle devam et.Çok iyi bir şey yaptığını sanıyorsun ama bir gün her şeyini kaybettiğinde ne demek istediğimi anlayacaksın." dedim ve evet, istediğim kadar sinirlenmişti.Bu işime yarayacaktı.Birden kolumdan sertçe tutup dışarıya doğru sürükledi beni.Ben de bunu bekliyordum zaten, tabi biraz daha kibar olanını.

"Ahh, yavaş.Canımı acıtıyorsun." dedim.

"Ne istiyorsun?" dedi kolumu bırakarak.

"Dinlesene beni bir.Hiç bir halt bildiğin yok!" dedim bütün öfkemi açığa çıkararak.

"Ne açıklayacaksın ki? Gördüm işte her şeyi gözümle." 

"Gördüklerinin bir açıklaması var.Bana bir mesaj geldi.Sen ve Emir'in benim yüzümden kavga ettiğini falan yazıyordu.Ben de o anda düşünemedim, çıkıp Emirin evine gittim.Ama gittiğimde her şeyi anladım.Tam o sırada da sen geldin.İstersen mesajıda göstereyim." diyerek telefonumu alıp mesajı aramaya başladım.Ama mesaj yoktu.Cidden mesaj yoktu.İnanamıyorum.Nasıl silinir? Ben silmedim ki..Benden  başka kim silebilir ki? Allahım ne diyeceğim ben şimdi ona? 

"Ne oldu?Bulamıyor musun?Yoksa mesaj falan yok muydu?" deyince kafamı kaldırıp ona baktım.Ağzımı bile açamadım.Ne diyeceğim ki? Buradaydı ama silinmiş mi? Buna hayatta inanmaz ki.

"Ben de öyle düşünmüştüm.." diyerek çekip gitti.

İkinci kez elimde telefon, çekip gitmişti.Ama bu sefer telefonda o aptal, gereksiz mesaj yoktu.Aslında elimde geri dönmesini sağlayacak hiçbir şey yoktu.Mesajların sahibi istediğini almıştı.Doruk gitmişti..

Gidecek olan sessizce gider. Çünkü gitme vakti geldiyse, konuşacak bir şey kalmamış demektir.

SİMSİYAH..Where stories live. Discover now