BÖLÜM 14

4.9K 188 4
                                    

Ellerim titriyordu. Onun görmemesi için ellerimi yumruk yaptım. Nasıl bu kadar düşüncesiz olabilirdi? Korkudan tüm vücudum titriyordu ve sinirlendiğim için gözlerimin atrş saçtığına emindim.Karşıma geçmiş pişkin pişkin gülüyordu bir de gıcık!

"Sen ne yaptığını sanıyorsun? Aklın neredeydi! Ne kadar korktum biliyor musun sen, aptal! Senden nefret ediyorum!" Sıktığım yumruklarımı göğsüne indiriyordum.

"Şişşt.. Sakin ol. Sadece şaka yapmak istemiştim." Yüzümü ellerinin arasına alıp göz yaşlarımı sildi. O ana kadar ağladığımın farkında değildim.

"Bunu bir daha sakın yapma"

"Çok özür dilerim birtanem. Asla seni üzecek bir şey yapmak istemedim. Affet beni."

Kollarımı boynuna dolayıp parmak ucunda yükseldim. O da biraz eğilip işimi kolaylaştırınca öpmeye başladım. Deniz de hemen karşılık vermişti. Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında başımı göğsüne yaslayıp ona sıkı sıkı sarıldım. Kollarında huzuru buluyordum.

"Az jaldın neden geldiğimi unutuyordum. Bu senin için." Evet, o kadar şeyin arasında neden geldiğini sormayı unutmuştum, akşam geleceğini söylemişti.

Bana uzattığı kare, kırmızı kadife kutuyu alıp açtım. O kadar güzeldi ki... Beyaz altın bir kolyeydi. Ucunda sonsuzluk işareti asılıydı. Gözlerimi kolyeden ayırıp ona baktım. Gülümsüyordu her zamanki gibi...

"Beğendin mi?"

"Evet, gerçekten çok güzel"

"Bunu her zaman boynunda görmek istiyorum. Sana olan aşkımın sonsuz olduğunu hiç unutma diye"

Kutuyu kapayıp ona yaklaştım ve dudağına kısa bir öpücük kondurdum.

"Teşekkür ederim"

"Beğendiğine göre artık gidebilirim. Akşam seni almaya geleceğim. Yani yaklaşık olarak 2 saat sonra"

Gözlerim büyümüştü. Zaman ne kadar çabuk geçmişti, anlamamıştım.

"Benim hemen hazırlanmam lazım" diyerek odama koştum, o da kapıdan beni izliyordu.

"Hoşcakal sevgilim" Yanağımdan öpüp çıktı. Aynadaki yansımama bakınca bir küfür salladım. Rezalet görünüyordum.

Hemen banyoya gidip duş aldım ve dolabın karşısına geçtim. Hala ne giyeceğimi bilmiyordum. O sırada bir elbise takıldı gözüme. Benim öyle bir elbisem olmadığına emindim. Askısından alıp aynadan kendime bakmaya başladım. Çok güzeldi.

Beyaz mini bir elbiseydi. Göğüs kısmında altın sarısı pullar vardı. Elbisenin önü bel kısmına kadar açıktı, o yüzden elbise iki ayrı parça gibi görünüyordu. Altın sarısı kısmın aradındaki boşluğu kapatan iki parmak kalınlığında, elbisenin kumaşından beyaz bir tül vardı. Askıları da yine aynı tüldendi. Askılar, elbisenin arkasında çarpraz birleşiyordu. Çok hoş bir elbiseydi. O sırada elbisenin etiketine iğnelenmiş notu gördüm:

《《Sanırım şu an seni büyük bir dertten kurtarıyorum. Kızalara teşekkür et, birlikte aldık. Hadi elini çabuk tut prenses, akşamı sabırsızlıkla bekliyorum... Deniz.》》

Kızlarla aldığından bahsediyordu ama bu elbiseyi Deniz'in seçtiğine eminim. Bu tür konularda oldukça zevkli biri.

Elbiseyi tekrar astıktan sonra makyaj masasına oturup maşayı fişe taktım. Saçlarımın düz oluşunu seviyorum ama ara sıra maşayla dalgalar yapınca da güzel duruyor. Saçlarımı da yaptıktan sonra geri dönüp elbiseyi üzerime geçirdim. Tam bedenime göreydi. Aynadaki yansımama bakıp gülümsemeden edemedim. Makyajımı da yaptıktan sonra tamamen hazırdım.

Deniz'in sürprizinin ne olduğu konusunda az çok tahminim vardı ama hangisi olabilir diye net bir şey yoktu aklımda. Elbiseye bakacak olursam sıradan bir şey olmadığı belliydi.

Düşüncelere dalmışken dışarıdan gelen araba seslerini duyunca hemen elbiseye uygun topuklu ayakkabılarımı ayağıma geçirip çantamı aldım ve merdivenlere yöneldim.

Merdivenden inmeye başladığımda o da yukarı çıkıyordu. Beni görünce durdu ve hayranlıkla beni incelemeye başladı. O da çok yakışıklı görünüyordu. Siyah bir takım elbise ve beyaz gömlek giymişti. Omuzları geniş olduğu için ceket üzerinde gergin duruyordu ve bu onu daha da çekici yapıyordu. Saçlarına hafif dağınık bir şekil vermişti. Bu gece nereye gidersek gidelim işim oldukça zor görünüyordu, çünkü ortamdaki tüm kızları kendine hayran bırakacağından emindim.

Derin bir nefes alıp merdivenleri inmeye başladım. O zamana kadar nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. Yanına ulaştığımda bir koluyla belşme sarılıp beni kendisine çekti. Boşta kalan elini yüzümde gezdiriyordu. Alnımdan öpünce vücuduma bir titreme geldi. Bu çok farklı bir histi. Öptükten sonra kulağıma eğilip o etkili kısık sesiyle konuşmaya başladı.

"Çok güzelsin birtanem ve yalnızca benimsin... Benim Derim'imsin..."

Ona bakıp gülümsedim. Konuşamıyordum, konuşmayı unutmuş gibi hissediyordum kendimi.

Elini belimden çekmeden beni kapıya yönlendirdi. Arabaya binene kadar hiç konuşmadık. Yavaş yavaş öpücüğünün bende bıraktığı etki geçiyor ve kendime geliyordum. Nereye gideceğimizi hala söylememişti ve meraktan ölüyordum.

"Artık nereye gideceğimizi söyleyecek misin?" Bana dönüp güldü ve alaycı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Imm... Bir düşünelim... Hayır tabiki, sürpriz"

Bazen o kadar sinir bozucu oluyordu ki.. Ne olurdu sanki söylese. Kollarımı önümde birleştirip yolu izlemeye başladım, bakalım ne zaman konuşacaktık, çünkü o konuşmadan konuşmaya hiç niyetim yoktu.

HİÇ HESAPTA YOKKENUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum