BÖLÜM 9

5.8K 227 3
                                    

Sabaha karşı gideceğimiz yere ulaşmıştık. Deniz kenarında 2 katlı çok güzel bir villaydı. Manzarası da mükemmeldi. Ben etrafa şaşkın şaşkın bakarken Deniz de beni izliyordu. Bana baktığını fark edince bakışlarımı elime indirdim. Arabanın kapısının açılınca dönüp ona baktım.

"İn arabadan" sesi hala soğuktu.

"İnmeyeceğim."

İnmemeye kararlıydım. Kemerimi çözüp beni omzuna aldı ve eve doğru ilerledi. Sırtını yumrukluyordum ama nafile. Dengesi bile bozulmuyordu.

"İndir beni yere! Ya bıraksana!"

"Sus Derin"

"Sen kim olduğunu sanıyorsun. Benim hiçbir şeyim değilsin, bana emir veremezsin."

Odaya girince beni yere bıraktı. Gözlerinin içine bakarak söylemiştim, deli cesareti...

"Kim miyim ben! O geceden sonra haftalarca kendini harap eden, sen benden ayrıldıktan sonra sabahlara kadar içen, seni görüp acı çekmemek için yurt dışına kaçan ama hala sana deli gibi aşık olan, imkansızı seven biriyim!" deyip odadan çıkıp arkasından kapıyı çarptı.

Duyduklarım karşısında ne diyeceğimi bilmiyordum. Bana aşık olduğunu, benim imkansız olduğumu söylemişti. Odanın ortasında durmuş kapıya bakıyordum. Arabanın sesini duyduğumda gitmiş olduğunu anlayıp odadan çıktım. Şimdi kaçabilirdim ama bir şey beni tutuyordu, kalbimin derinliklerinde bir şey...

Temiz hava almaya ihtiyacım vardı...

Evin içi çok hoş ve ferahtı. Burada zoraki kalıyor olmasaydım daha çok sevebilirdim sanırım. Salondan evin verandasına açılan cam bir kapı vardı. Bu verandadan denize uzanan bir iskele devam ediyordu. Denizin kokusunu içime çektim. Hava biraz soğumuştu ama yanımda hiçbir şey olmadığı için üstümü değiştiremezdim. Battaniye arayarak da zaman kaybetmek iatemiyorsum çünkü bu manzarayı izleyerek geçireceğim her bir saniye harcanmaya değerdi. İskelenin sonuna kadar yürüyüp korkuluğa yaslandım. Manzara büyüleyiciydi.

Orada dururken Deniz'in bana söylediklerini düşünüyordum. Bana aşıktı... ama benden kaçmıştı. O gece başka bir kızla birlikte olmuş, sonra kaçmıştı. Kendimi daha fazla tutamayacağımı hissediyordum. Olduğum yere oturup dizlerimi karnıma çekip kollarımı etrafına doladım ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Dalga sesleri hıçkırıklarımı boğuyordu...

****DENİZ****

Tüm gece boyunca içmişti ve barmenin onunla flört etmesine izin veriyordu. Boğazda karşılaştığımız günden beri beni görmezden geliyordu. Kimse bunun sebebini bilmiyor, ona da soramıyordu. 10. şattan sonrasını saymayı bırakmıştım ama o hala içmeye devam ediyordu.

Onu durdurmak için ayağa kalktığımda Ege kolumdan tutup beni durdurmuştu.

"Bırak abi, içsin.." O da bu gece bir garipti. Herkes bize dönmüş olacakları bekliyordu. Kolumu çekip yüzüne doğru eğildim, hiçbir tepki vermemişti. "Sen bu işe karışma" dedim ve Derin'i oradan çıkardım.

O kadar çok içmesine rağmen çok fazla sarhoş değildi. Derin'in bünyesi sağlamdı, dünyaları içse yine de çakır keyf oluyor daha fazlası olmuyordu. Deniz havası almak az da olsa açılmasına yardım etmişti.

Bana sinirlenmişti ve bu haliyle o kadar güzeldi ki..

Ağır konuşmuş, kendini o kızla karşılaştırmaya çalışmıştı. Pişmandım, deliler gibi pişmandım ama bunun onun için bir önemi yoktu. Bana vurmasına izin veriyordum, hak ediyordum çünkü. Onunla konuşmaya çalışsam beni dinlemeyeceğini biliyordum. O zaman aklıma taş ev gelmişti. Orada dinlerdi beni.

Çok inatçıydı, odaya kadar sırtımda taşımam gerekmişti. Kucağıma alınca hafif olduğunu fark ettim. Yokluğumda kilo da vermişti.

Düşüncelerimden sıyrılıp sitede kiraladığımız villaya geldiğim zaman salonda beni bekliyorlardı. Onlarla konuşup zaman kaybedemezdim. Derin'i orada yalnız bıraktım ve hava karardığı zaman korkacağına emindim.

"Ne yapıyorsun sen! Derin nerede?" Ayça önüme geçip bağırmaya başlamıştı.

"Seni ilgilendirmez, karışma bana" kenara itip Derin'in odasına çıktım. Her zamanki gibi dağınıktı. Etraftaki eşyalarını toplayıp valizine yerleştirirken Tuğba yanıma geldi. Elini omzuma koyduğunda derin bir nefes verip yatağa oturdum.

"Ben... Onunla konuşmam lazımdı ve tek yol bu. Anlamıyorsunuz, onunla konuşmam lazımdı"

"Tamam Deniz, kimse seni bunun için yargılamıyor" Ayça'yı düşünerek yüzüne baktım. "Yani hemen hemen" deyip güldü.

Ayağa kalkıp bana sarıldı. "Birbirinize iyi bakın" Sonra odadan çıktı. Ben de her şeyi topladıktan sonra aşağıya indim. Kimseden ses çıkmıyordu, ama Ayça'nın delici bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum.

Kimseye bir şey söylemeden çıkıp arabaya bindim. Hava kararmak üzereydi, gazı kökleyip yola çıktım.

Eve geldiğimde ışıklar kapalıydı. Uyuduğunu düşünerek sessizce yukarı çıktım. Odasının kapısı açıktı ve yatak boştu. Çantayı oraya bırakıp hemen diğer odalara baktım. Boş. Hızla aşağı indim, gitmişti...

Salondaki cam kapının arkasında bir karaltı görünce büyük bir rahatlama hissettim bedenimde ve zihnimde. İskelenin kenarına oturup dizlerini karnına çekmişti. Hava çok soğuk olmasına rağmen üzerine hiçbir şey almamıştı.

"Derin!" yerinden kıpırdamamıştı. "Derin" yine ses yok. O anki korkumu anlatmaya kelimeler yetmez.

Kollarıma aldığımda gözlerini açıp yarı baygın bana baktı. Ateşi çıkmıştı, yanıyordu. "Deniz" diyebildi. Sonra yeniden bayıldı.

Hemen odasına çıkıp yatırdım. Ateşi çok yüksekti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Hemen telefona sarıldım. Hiçbir şey düşünemiyordum. Telefon ikinci çalışta açıldı.

"Efendim?"

"Tuğba, yardımına ihtiyacım var. Derin..."

"Tamam hemen geliyorum" ardından telefonu kapattı.

Ne yapacağımı bilmiyordum, yardım çağırmak için gidip onu yalnız bırakamazdım. Onu bir daha yalnız bırakmayacaktım. Tek umudum da az önce yola çıkmıştı...

HİÇ HESAPTA YOKKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin