7.Bölüm

142 17 1
                                    

-Merhaba sevgilim, her yerde seni aramamın 4.ayındayız. Hâlâ seni hiçbir yerde bulamadım, sence pes mi etmeliyim?

Kyungsoo üzerinde uzandığı göğse doğru konuşurken, olmayan kalp atışlarını hayal ediyordu kendince. Tuttuğu elin sıcaklık yaydığını düşünüyordu, belindeki kolun onu daha da sıkmasını umuyordu. Ancak bunlar sadece hayallerinde kalıyordu.

-Sehun'dan umudumu kesecek gibiyim. Evet, çoğu yönden sana benziyor. Aynı bölüm olmasa da o da tıp okuyor, bir cerrah olmak istiyor. Tıpkı senin gibi zeki.

Siyah saçlı adam elinin tutuşunu sıkılaştırıp, bulamadığı sıcaklığı kendisi almak istedi nefessiz bir halde altında uzanan bedenden.

-Ama o sen değil, kimse sen değil. Yixing birazdan gelecek, Sehun beni dışarı çıkartmak istiyor, hazırlanmayacağımı bildiği için yerinde durmuyor. Neden Sehun konusunda bu kadar istekli anlamıyorum.

Kyungsoo nefesini başını yasladığı boyna verdiğinde, nefesi bir anlığına ince buz tabakasını çatlatmış ancak ardındansa soğuk yeniden işlemişti ölü bedenin tenine.

- Aslında Yixing neden geliyor anlamıyorum. Kemoterapiye başladı ve işini bırakmak zorunda kaldı. Kel hali çok komik ama bunu ona söyleyemem, çok üzülür. Ve sanırım o benim artık küçük kardeşim gibi. Bana senin güven hissini veriyor ama bir kardeşten fazlası değil. Sen değil.

Sarışın adamın saçlarında birikmiş karı elleriyle atmaya başladığında dağınık saçlar daha da karmaşık bir hale bürünüp alnına dökülmüştü.

-Sehun da sen değil ama bir parçanı bulmayı umuyorum. Hayata tutunmamı sağlayacak bir parça arıyorum. Sence çok şey mi istiyorum?

Kyungsoo, sessiz bir kabullenmişlikle sarışın adamın boynuna daha da sokulduğunda gelen soğuk ne kadar onu dondursa da, çekmemişti başını.

-Bu kalbin tekrar atmasını istemek için çok mu geç? Seni canlı sevebilmek için çok mu geç?

Kyungsoo, çaresizlik içerisinde sokulduğu boyna doğru sorduğunda, sevgilisinin üzerini örten örtüyü acısını dindirebilmek uğruna sıktı soğuk parmakları bırakıp.

-Geri dönmeni söyleyecek yüzüm yok artık. Senin için ben artık her gün buraya gelip çalan klişe bir şarkıdan başka bir şey değilim. Unutulmaya yüz tutmuş yerlerin gerisinde kalmış harabeden başka bir şey değilim. Sen benim için o unutulmuş ormanı aydınlatan ay ışığıydın. Karanlıkta yolumu bulduran ışıktın.

Göz yaşları, yanaklarına akmayı reddedip ait oldukları büyük gözlerde takılı kaldıklarında, siyah saçlı adam doğrulmuştu yataktan solmuş umutlarla.

Elinin tersiyle gözlerinde biriken yaşları sildiğinde, ince bir şerit iz bırakmıştı süt beyazı teninde. Elindeki nemli yerin, soğuk odanın belirtisiz esintisiyle kuruduğunu hissettiğinde, bıraktığı soğuk parmakları avuçlarının arasına almış ve bir öpücük kondurmuştu sessizce.

-Şimdi gitmeliyim. Yixing beni senin yanında bulunca çok korkuyor. Delirdiğimi düşünüyor, oysa ben aklımı çoktan yitirdim. Ben kendimi sensizlikte yitirdim.

Yataktan destek alıp doğrulduğunda, örtüyü dikkatlice düzeltmiş ve beyaz perdeleri dalgalandırarak ayrılmıştı demir kapılı odanın iç yakan soğuğundan.

Derin bir nefes alıp kütüphanesine yöneldiğinde, elini hafifçe sert kapaklara sürtmüş ardındansa bir kitabın önünde durmuştu. Kitabı yavaşça tutup, yığından kurtardığında önce kapağını aralamış ardındansa cam kenarındaki koltuğa kurulmuştu.

Cold CoffinsWhere stories live. Discover now