TUTKUNUN BEDELİ 13 BÖLÜM

3.9K 120 5
                                    

TUTKUNUN BEDELİ- MineVera
13 BÖLÜMM.  
Bedenini bu tepkileri vermesinde en büyük suçlu bu adamdır."ben ne güzel bir kadınım nede harika bir bedenim var."
"Param için olsa bile artık bana ait hiçbir şey kalmadı."
Sadece bana ait olan bekaretim kaldı. Tek hazinem bu. Bunu evleneceğim erkeğe vermek istiyorum. Bunu anlamanı istiyorum.
Hayatta her zaman istediğimiz olmaz. Bunu ben istesem de yapamam.
Birkaç dakika sonra uşak geldi. Eloise hemen hızlı adımlarla Samuel,in yanından geçip gitti.
İyi geceler bile demeden geçip gitmişti. Koşar adımlarla uzaklaştı. At arabasının yanına geldi. Arkasına son bir kes bakıp hızlı adımlarla at arabasına bindi.
Samuel Eloise gittikten sonra genç kızın arkasında hala bakıyordu. Gözlerinde hain parıltılar vardı. Sonunda oyunu başladığı için mutluydu. Geçmişin intikamını alacağı gün gelmişti. İşte bu yüzden mutluydu. Arkasına dönerek yukarıya çıkmak için ilerledi. Az kalmıştı her şeyin son bulmasına. Eloise,nın Liverpool varması baya bir uzun sürmüştü. Şatodan içeriye girdiğinde her yer karanlıktı. Sabaha az bir zaman kalmıştı. Yalnız başına sessiz bir şekilde odasına çıkmak için merdivenlerden çıktı. Kendi kendine homurdanmadan edemiyordu. İlk defa cadılardan aldığı otlar işe yaramıştı. Yoksa kardeşini erken yatması için elinden hiçbir şey gelmezdi. Sonunda odasına geldi. Yavaşça odanın içerisi gezdi. Yatağa gelip yardımcısı Amy,yi uyandırmaya çalıştı.
"Amy uyan"
"Amy Amy amy kime diyorum uyan" bir iki seslenmeden sonra uyandı.
Amy hemen yataktan çıkarak yatağın yanına dikildi.
"Özür dilerim efendim kardeşiniz siz çıktığınızda hala uykuya dalmamıştı." "Sanırım ilaçlar geç etkisini gösterdi.
Odanıza gelince bende Ama bir türlü uyuyamadı. Aklı karman çorman olmuştu. Yatağın içine girdim. Uyuyor numarası yaptım. Ama uyuya kalmışım.
"Tamam Amy sorun değil." Fark etmediler değil mi? Yokluğumu.
"Hayır leydim."
"Tamam Amy sende dinlenmeye çekilebilirsin."
"Tamam leydim iyi geceler."
Amy odadan çıkınca yatağın üzerine çöküp saatlerdir aklından çıkmayan anıları düşünüyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Tek arzusu Jamie bir an önce dönmesiydi. Saatlerdir yatağın içinde dönüp duruyordu. Ama uykunun gramı yoktu. Her gözlerini kapattığında dudaklarına dokunan tatlı sertlik ve bedenine dolanan kollara aklı gidiyordu. Sabahın altısı gibi gözlerini uykuya kapattı.
Üç Hafta Sonra
Aradan birkaç hafta geçti artık yaz yerini iyice sonbahara bırakmaya başlamıştı. Üç hafta içinde yağmurlar iyice yüzünü gösterme başladı. Bahçelerindeki heybetli ağaçlar sararmaya yüz tutmuştu.
Yaprakları gün geçtikçe azalıyordu. Pencerenin önündeki tekli koltukta oturup sonbaharın kokusunu içine çekmek çok güzeldi. Her günü böyle mutlu geçiyordu. Ama haftalar önceyi düşünmek arada sırada keyfini kaçırsa da yine de mutluydu. Aradan kaç hafta geçmesine rağmen kimse evlerini gelmemişti. Bu onu tedirgin etse de şimdilik mutlu olmak için elinden geldiğince uğraşıyordu. Yine öyle güzel bir güne gözlerini açtı.
Eloise erkenden gözlerini açtı. Yatağından kalkıp aynanın önüne geçip saçlarını topladı. Yatağın yanına tekrar gitti. Cam sürahiden bir bardak su doldurup içti. Bardağı yerine koyarken sehpanın üzerindeki zarfları görünce en baştaki olanı eline aldı. Ve kimden geldiğini hemen açıp okumaya başladı.
Sonunda Jamie,den mektup gelmişti. Heyecanla mektubu okumaya başladı. Mektubu hemen birkaç saniyede okudu. Çok mutluydu haftalardır beklediği mektup sonunda gelmişti. Bu mektubun daha önce gelmesini isterdi. Mutluydu sonunda birkaç haftadır aklını kocalı yan sorunu çözecekleri için mutlu oldu.
Sevinçle hemen büyük camın önüne gitti aşağıya bakmaya başladı. Gözleri sevincinden parlıyordu.
Birkaç dakika aşağıyı isledikten sonra camdan tam uzaklaşacaktı ki aşağıda kapılarının önünde son derece gösterişli büyük bir at arabası vardı. Üzerinde değişik bir amblem vardı. Bunu daha önce duyduğundan emin değildi.
Bedford kontluğunun amblemi vardı. Meraklandı Bedford buraya çok uzaktı. Yarım gün mesafesinde şimdi evlerine ne diye gelmişlerdi.
Kesin krallıkla ilgili bir şeydi. Camın önünden ayrıldı. Ama bu kontluk kulağına bir aşinalığı vardı. Bunu düşünürken diğer bir yandan mutluluğu bölmek istemiyordu. Bugün güzel bir haber almıştı. Mutluluğunu hiçbir şey bozamazdı. Havalara uçması uzun sürmedi. Jamie birkaç bir kaç güne burada olacaktı. Çok mutlu oldu. Sonunda borcu ödeyip kurtulacaklardı. Bu bela adamdan. Jamie sonuçta kralın hizmetinde bir şövalyeydi. Elbette parası vardı. Hemen kalkıp üzerini giymek için hizmetçiyi çağırdı. Birkaç dakika sonra yardımcısı geldi. Hemen aşağıya indi. Etrafta kimse görünmüyordu. Biraz daha yürüyünce kardeşinin uşağını gördü. Elinde bazı kâğıtlarla ona doğru geliyordu. Eloise merak etmeye başladı. Biraz hızlı yürüyordu. Uşak onu görünce hemen durup referans yaptı. Yavaşça doğruldu. "günaydın leydim"
"Günaydın" kardeşim nerede şu anda kahvaltımı yapıyor.
"Hayır leydim" şu anda bir misafiri var büyük salonda konuşuyorlar.
"Tamam" yanında ayrıldı. Yavaş adımlarla ilerlemeye devam etti.
Merdivenlerden inerken kardeşini sesini duydu.
Evin büyük odasından ses geliyordu. Hemen merdivenden inerek elleriyle elbisesinin kenarlarından tutarak hızlı adımlarla ilerledi.
İçeride kardeşi biriyle tartışıyordu. Hafifçe kulak kabartı. Ama çok anlaşılmıyordu. Bu sesi bir yerden tanıyordu. Sesi tanıması heyecanlanmasına yetti. Kalbi çok hızlı atıyordu. Gözlerindeki korkuyu yok edip ellerini sımsıkı sıkıp kapıyı açmak için güç topladı. Hemen kapıyı açarak içeriye girdi. Koltukta kardeşini karşısına oturan adamı görünce bir an afallasa da kardeşine belli etmemek için eski haline döndü. Daha doğrusu dişlerini sıkarak dönmeye çalıştı. Yavaşça ilerledi tam ortada durup referans yaptı. Sonra kardeşinin yanına oturdu.
Başını çevirip Samuel,in gözlerine bakmaya başladı. Gözlerinde bir alaycı bir gülümseme vardı. Onunla dalga geçmek ister gibi gözlerinin içine bakmaya başladı. Tüm bedenini süzdü. Birkaç hafta önce gördüğünden daha canlıydı. Yüzü pırıl pırıl parlıyordu. Saçları biraz daha uzanmıştı. Parlak ve güzel yüzü hafif kirli sakalla gölgelenmişti. Ama bu ona ayrı bir asilik katmıştı.
Sonunda ona bakmaya bıraktıktan sonra kardeşine bakmaya başladı."burada neler oluyor Edmond bu bey kim." Samuel olduğunu bildiği halde sordu. Çünkü kardeşi bilmiyordu gazinoya gittiğinden.
Eloise canım sen kahvaltını et. Biz iş konuşacağız daha sonra sana katılırız. Dedi
Ama Eloise kardeşini dinlemek yerini sert bir sesle tekrar sordu.
"bu beyefendi kim ."
"Edmond bana doğruyu söyle." Bu beyefendi senin borcun olan kişi değil mi?
Eloise evet o ama ben hallediyorum. Sen keyfine bak bunları düşünme.
Eloise Samuel bakmaya başladı. Gözleri hala aynıydı. Birkaç hafta önce gazinodan beri görüşmüyorlardı. Eloise o gün gitmemişti. Samuel,den bir haber çıkmamıştı. Kendisine ulaşmak için hiçbir şey yapmamıştı.
Ama şimdi evine kadar ne için gelmişti. Yoksa bu gün son gün müydü?
Korkuyla genç adamın yüzüne bakmaya başladı. Yüzündeki korkuyu giderince Samuel,le konuşmaya başladı.
Merhaba ben Kontes Eloise melisandra Durwood sanırım sizinle daha önce tanışmadık. Samuel gözlerinde muzip bir ışıltı vardı.
Belki, de oynadıkları oyundan dolayıydı. "evet leydim sizinle daha önce tanışmadık." Bu şerefe erişemedim. Eloise onun sahte nezaketine katlanamadan.
"Buraya gelmedeki amacınız ne acaba." Beklediği cevap kısa sürede geldi. Ama umduğu cevap değildi.
Ben buraya kardeşinizle bir konu hakkında konuşmaya geldim.
Eloise neyle ilgili olduğunu anladığında rengi sarardı. Korkmaya başladı. Hafifçe kaşını kaldırdı.
"Eloise canım ben Lord Samuel,le konuşup geleceğim sen git kahvaltını yap." Eloise kardeşinin bu ısrarından sıkılmıştı.
Eloise kardeşine bakmaya başladı. Buradan çıkmak istemiyordu. Ama onu dinlemek zorundaydı. Daha Samuel sorularına cevap vermemişti.
Edmond beni artık işlerden uzak tutamazsın. Durumumuz ortada en azından bana açık ol ki. Bende her şeyi anlayayım. Birkaç hafta sonra geleceğini yazmış mektupta Jamie gelince onunla konuşup bir çözüm yolu bulmaya çalışırız.
"Şimdi bana biraz daha bilgi ver lütfen."
Bu gün buraya gelmedeki amacı borçlar mı yoksa başka bir şey miydi? Dedi kardeşinin gözlerine bakmaya devam etti. Kardeşinden beklediği cevap hemen yanından eldi.
"Bugün buraya geldim. " "Çünkü kardeşinize verdiğim süre bitti."
"Artık sabrım taşıyor. Diğer tüm mal varlığınıza el konuldu. Ama bu şato kaldı. Sesindeki soğukluk Eloise yı sarstı. Az önceki alaycı ifadeler yok olmuştu. Bana verebilecek hiçbir şeyiniz yoksa korkarım. İki gün içinde burayı boşaltmak zorundasınız.
Eloise bu sözleri duyunca sarardı. Bu kadar erken olmasını beklemiyordu. Yerinden heyecanla kalktı. Evin içinde yürümeye başladı.Sonra bir an olduğu yerde durduktan sonra Samuel karşısına gelerek "bakın bize birkaç hafta daha verin." "nişanlım birkaç hafta içinde burada olacak." Size olan borçlarımızı hepsini vereceğiz. Lütfen bize biraz daha zaman verin.
Eloise artık yaralı bir kuş gibi oradan oraya savruluyordu.
"Bizim şu anda gidebilecek bir yerimiz bile yok." Biraz merhametli olun lütfen.
Edmond yerinde oturmuş kardeşinin konuşmasını dinliyordu.
Suçluydu. Suçluluk duygusuyla köşesine sinmişti.
"Ben size yeterince merhamet gösterdim." Aylardır bekliyorum. Sizin haberiniz yeni oldu.
Kardeşiniz size anlatmamış olabilir. Ama bu borçlar aylardır var.
Eloise bu sözleri duyunca koltuğun dibine kültçe gibi yıldı. Gözlerinden yaşlar geliyordu. Güzelim başlayan günü mahvolmuştu. Bunların olacağını biliyordu. Ama bu kadar erken değildi.
Edmond kardeşini görünce hızlıca yerinden kalkıp onun yanına gitmek için koşar. Ablasının yanına gelip dizlerinin dibinde yere çöktü.
Eloise,yı kollarına alıp ağlamasının geçmesini bekler. Onu teselli edecek sözler bulmaya çalışır ama sözler dudaklarından çıkamaz. Suçluluk duygusuyla ablasına sarılır.
"özgünüm abla ailemizin mirasına sahip çıkamadım." Eloise,nın dizlerine başını koydu.
Eloise ellerini kardeşinin başına ellerini koydu. O nun suçlu olduğunu bildiği halde ona kızamıyordu.
Eloise konuşmaya çalıştı. Hıçkırıkların arasında" böyle yapma bir yolunu bulacağım." Sen merak etme. Kardeşini teselli ediyordu. Ama o bile emin değildi. Bu bilinmezliği oda bilmiyordu.
Başını kaldırıp karşısındaki adama bağırmaya başladı.
"Size yalvarmakta hata ettim. evimden defolun şimdi."
Evimizde geçireceğimiz son günlerin sizin iğrenç yüzünüzü görerek mahvetmek istemiyoruz.
"lütfen gidin." Eloise yerinde kalktı. Camın yanına gitti.
"Edmond kalk kendini üzme bir yolunu mutlaka bulacağım." Samuel döndü. "Burada işiniz bitti" dedi sinirle.
Kardeşinin yanına gitti. "üzülme bir yolunu bulacağız" dedi ruhu daraldığı için evden uzaklaşmak istedi. Kardeşine dönerek ben biraz temiz hava almaya gidiyorum.
Salondan çıkmak için hareketlendim ama Samuel görmemle olduğum yerde kaldım. Yüzüme sakin bir şekilde balkıyordu. Gözlerinde bilmediğim bir ışıltı vardı. Anlaşılması imkansız bir surat ifadesi bir an üzüldüğünü düşündü. Ama anlayamadı.
Evin arkasına doğru giden patikadan ilerliyordum. Göl kenarına gidip yaz ayının son temiz havasını içime çekmek istiyordum. Evden oldukça uzaklaşmıştım.
Ayaklarımın yapraklara basmasıyla zayıf çıtırtılar çıkartıyordu. Bu sesleri duymak çok hoşuma gidiyordu. Yalnızlığıma çare oluyorlardı.
Küçük gölün kıyısına geldim. Hava soğuk değildi. Ama erken bir saat olduğu için serindi. Ama şu anda yaşadığı sinir bedenini ısıtmaya yetiyordu. Eğilerek ayakkabılarını çıkardı. Birkaç adım ilerdeki büyük kayanın üzerine oturdu. Hafif dalgalı göle bakıyordu. Ellerine aldığı küçük taşları göle atarak düşünüyordu.
Birkaç dakika sonra kulaklarına yaprakların hafif çıtırtısı geldi. Ama rüzgardan olduğunu düşündüğü için önemsemedi. Bu sefer yine duydu. Ama bu sefer sadece yaprakların hışıltısı değildi. Samuel sesi eşlik etti
Eloise arkasına döndü. Samuel,i gördü. Onun orada olmasını önemsemeden tekrar önüne döndü. Sadece şu sözleri söyledi. "git buradan" başka hiçbir şey söylemedi." Ama Samuel onu dinlemedi. Arkasına gelerek durdu. "Beni dinle artık."
"bak beni suçlama."
Ben kardeşin için yeterince zaman tanıdım. Sana da bir çözüm yolu gösterdim. Ama siz yine de beni suçluyorsunuz. Samuel sinirliydi. Bu bakışlarından belliydi.
Eloise dudaklarını sıkıyordu. Gözlerinden gelen yaşları tutmak için ama yine de kıyıdan kıya akmaya başladı. Samuel,e arkası dönük bir şekilde sessizce ağlıyordu.
"Bunları neden çekiyorsun." Kabul ettiğin an her sorununuz çözülecek.
Kendini boşuna tutuyorsun." Jamie de bu kadar para olmadığını sende biliyorsun.
"Olsa bile size verdiğim zaman bitmek üzeri onun buraya gelene kadar
Her şey bitecek."
Eloise dişlerini sıkıyordu. Cevap vermek istiyordu. Ama ne söyleyeceğini bilemiyordu. Samuel ellerini ceplerinde konuşmaya devam ediyordu. Ama Eloise artık bu sözleri dinlemeyecek kadar derinlere dalmıştı. Gözlerindeki yaşlar her dakika çoğalıyordu. "ben sana son bir şans daha veriyorum.
"bu gece son." Bir şans daha olmayacak son sözlerini söyledikten sonra arkasına döndü. Yavaş adımlarla gidiyordu Eloise yanından uzaklaşan ayak sesleri duydu. Nasıl olduğunu anlamdan dişlerinin arasından konuşmaya başladı.
"Hayır cevabını kabul etmiyorsun değil mi?" ama her şeyin bir ilki vardır. "Ama ben seninle sevişmek istemiyorum." Seninle yan yana gelmek istemiyorum. Beni o gün öptüğünün günden beri midem bulanıyor. Düşün senden ne kadar iğreniyorum. Çıkış yolumun olmadığını anladığım an ölüme giden yolda olacağımı bil.

TUTKUNUN BEDELİWhere stories live. Discover now