TUTKUNUN BEDELİ 6 BÖLÜM

4.9K 152 1
                                    

TUTKUNUN BEDELİ - MineVera
6 BÖLÜM
Devasa kapı açılarak Kont Thomas çıktı. Üzerinde gösterişli bir gecelikle kapının önüne çıktı.
Ellerini kaldırarak Saranın ellerinden tutarak yatak odasına doğru çekti.
Samuel olanları anlamıyordu. Kafası karışmıştı annesi neden içeriye girmişti. İşin tuhaf yanı neden Kont annesini yatak odasına almıştı neden ellerinden tutmuştu. Bu düşüncelerin içinde kaybolmuştu.
Artık saklandığı yerden çıkmıştı ufak adımlarla sessiz bir şekilde kapının önüne kadar geldi.. 
Kapıda bekledi bekledi ne yapacağını bilmiyordu. İçeride ne olduğunu da bilmiyordu.
Artık beklemekten yorulmuştu saat sabaha yakın bir saatti. Herkesin uyanmasına çok kalmamıştı. Hizmetliler biraz sonra kalkardı. Ama annesi içeriden hala çıkmamıştı.
Korkaklık etmekten vazgeçerek yavaşça kapıya yaklaştı. Kapının kolundan tutarak hafifçe aşağıya indirdi.
Başını hafif açtığı kapıdan sokarak içeride olanlar izlemeye başladı. Gözleri odanın içerisinde gezdi. Dikkat çeken hiçbir şey yoktu
Büyük devasa bir oda ve ortada yine büyük bir yataktan başka bir şey yoktu. Ama yatağın üzerinde gördükleriyle elleri titremeye başladı. 
Büyük yatağın üzerinde annesi çırılçıplak bir şekilde uyuyordu. Annesini o şekilde görmesiyle az çok ne olduğunu anladı. Çünkü bunları ne tam anlayacak kadar büyük nede tam bilmeyecek kadar çocuktu. İzlemeye devam etti annesinin elbiseleri etraftaydı. Annesini düşünmeye başladı. Bunu
isteyerek yapmadığını o zaman anladı. Annesi bu iğrenç adamla zorla yatmıştı. Saatlerce ağlaması bu yüzdendi. Yavaşça kapıyı çekip odadan çıkmak için hareket etmeye başladı. Kapının önünde yere oturup sessiz sessiz ağlamaya başladı. Bir ufacık hatası annesine neler yaptırmıştı. Bunları fark edince kendinden nefret etmeye başladı. 
Tüm bu olanların tek bir sorunlusu vardı. Oda o zengin asil kızdı eğer o büyük babasına bunları anlatmasaydı bunların hiçbiri olmayacaktı. Ağlamaya devam ederek oturduğu yerden kalktı ve sarsak adımlarla aşağıya doğru indi onu izleyen iki yaşlı gözden habersiz.
Elouise yavaş hareketlerle tuvaletten çıkarak yatağına gitmek için ilerledi. Ama dışarıda duyduğu bir sesle yatağa girmekten vazgeçerek terliklerini giyerek dışarıya çıkmak için hareketlendi. Sarsak adımlarla kapıya doğru gitti odasının kapısına gelip yavaşça ses çıkarmadan odadan çıktı. 
Odasından çıkarak sesi takip etmeye başladı. Koridorları geçerken ses daha yakından duyulmaya başladı. Sonunda sesi bulduğunda şaşırdı. Akşam üstü onu ağlatan hizmetçinin oğluydu. Bu büyükbabasının kapısının önünde ağlıyordu. Acaba neden ağlıyordu. Hem de sabahın bu saatinde düşünüyordu. Ama bir türlü bulamadı. Elouise bekledi beledi en sonunda çocuk ağlayarak oturduğu yerden kalkarak yavaş adımlarla aşağıya doğru ilerledi.
Elouise çocuk gidince hemen hızlı hızlı adımlarla büyükbabasını kapısına geldi çok merak ediyordu. O kapının arkasında ne vardı böyle meraktan hemen ses çıkarmadan kapını kolunu tuttu ve yavaşça kolu indirdi.
Kapı açtı ve kafasını içeriye soktu. Yatakta gördüğü kadınla şok oldu bu o çocuğun annesi Sara,ydı ve üzeri çırılçıplaktı. Demek bu yüzden ağlıyordu. Büyükbabası niye böyle bir şey yapmıştı. Anlamamıştı ama kapıyı çekerek oradan uzaklaştı.
Evet her şey böyle başlamıştı. Aradan yıllar geçti Elouise günden sonra o çocuğu hiçbir yerde görmemişti taki bir ay önceye kadar.
1 AY ÖNCE LONDRA
Elouise kendi felaketine yürüdüğü akşam, fırtına gökyüzünü deliyordu.
Abisinden gizlice kiraladığı eski püskü at arabası sallanarak durduğunda atlar çılgınca kişnediler. Rüzgar o kadar kuvvetliydi ki, araba olduğu yerde dururken bile sallanıyordu uçuşan muşamba kıyafeti içinde bir gölgeye benzeyen arabacı karanlığın içinde çıkıp arabasının kapısını açmadan önce Elouise,nin derin bir nefes alması için birkaç saniyesi vardı.
Yavaş yağan yağmurun altında büyük kalabalık caddede onu tanımamaları için iyice pelerinin altına iyice saklanmaya başladı. Havanın karanlık ve yağmurlu olmasına aldırmadan günah dolu eve doğru yürümeye başladı. Büyük devasa gazinoya önüne geldiğinde bir an için içeride onu bekleyen dehşet Elouise,yı olduğu yere mıhladı.
Bedenine dolan korkuyla hemen Arkasına dönüp onu hala bekleyen arabaya doğru ilerledi. Korkudan bir an yaşlı arabacıya onu buradan götürmesi için bir an a yalvarmayı bile düşündü. Ne olacağını bilmemenin tedirginliğiyle bir ana önce buradan çekip gidebilir ve kimse onun buraya geldiğini bile bilmezdi.
Peki o zaman evleri ne olacaktı anne ve babasını yaşadığı mutlu yuvaları bir gün geri dönerlerse onları nasıl geri bulurlardı. Ya Edmond o ne olacak kafasının içindeki iyilik meleğinin sözleri dolanıp duruyordu.
Bir gün anne ve babasını dönmesi ve onları yuvalarında karşılama heyecanı onu harekete geçirdi. 
Elouise küçük çantasını kavrayarak arabadan tekrar uzaklaşarak bedeninde çarpan şiddetli rüzgara karşı sağlam adımlar attı. Bir yandan önünde duran büyük devasa binaya bakarken diğer bir yandan da yüzünü örten ıslanmış pelerini tutmaya çalışıyordu. Eski arabanın içinde üşüdüğünü zannetmişti halbuki asıl soğuk dışarıdaydı. 
Rüzgarın keskin bıçak gibi soğuğu ıslak pelerinin içine girince Elouise dişlerini sıkmaya başlarken de canından çok sevdiği kardeşine istemeden olsa da beddualar okumaya başladı. Gök gürültüsü çoğalınca az önce yavaş yağan yağmur hızını artırarak genç kadın ıslanmayan az olan yerlerini de ıslattı.
Yavaş hareketlerle devasa kapıya vurmaya başladı.
Birkaç saniye sonra devasa kapı yaşlı ama her haliyle tehlikeli bir adam kapının önünde yüzüne bakıyordu.
Dışarıdan gelen soğuğun etkisiyle dişleri daha hızlı birbirine vurmaya başladı.
Titremesine rağmen zar zor konuşmaya çalışarak “ben..” diye seslendi. Ama yaşlı adam çoktan arkasına dönüp gitmişti . Elouise şaşkınlığında kurtularak adamı takip etmeye başladı. Biraz daha ilerleyerek etrafında olan kalabalığı yararak uşağın durduğu yerde durdu. Adam ellerini kaldırarak devasa kapıya vurmaya başladı. Kapı açıldığında karşısında daha genç bir adam duruyordu. 
Yaşlı adamla aralarında olan ufak konuşmadan sonra bedenine dolan korkuyla “ne yapacağını bilmez bir halde duruyordu sadece kapının kapanma sesiyle birlikte gelen sessizlik dışarıda çığlık atan fırtınadan çok daha tehlikeliyd.

TUTKUNUN BEDELİWhere stories live. Discover now