TUTKUNUN BEDELİ 7 BÖLÜM

5.2K 165 9
                                    

ARKADAŞLAR LÜÜTFEN BİR KELİME BİLE OLSA YORUM YAPIN BU BENİM İÇİN ÖNEMLİ İLK HAYALİMDE BANA YARDIMCI OLUN LÜTFEN)

TUTKUNUN BEDELİ- MİNEVERA
7 BÖLÜM
Yaşlı adamla aralarında olan ufak konuşmadan sonra bedenine dolan korkuyla "ne yapacağını bilmez bir halde duruyordu . Sadece kapının kapanma sesiyle birlikte gelen sessizlik dışarıda çığlık atan fırtınadan çok daha tehlikeliydi.
Üst katlardan gelen hafif müziğin sesiydi ailesini düşününce bu yaşadıklarını o kadar kötü olmadığını dair kendini telkin ediyordu.
"bunu yapabilirim" "bunu yapabilirim"
Buraya kadar gelip te başarısız olabileceği gerçeği hala geçerliydi. Ama ne olursa olsun eli boş dönemezdi. Bu yaptığı plan başında beri riskliydi. Buraya geldiğinde tamamen yalnız ve savunmasız olacağını biliyordu. İçinde susmak bilmeyen kuşkular keşke buradan çıkması içinde bir çözüm yolu bulsa ama yok hiçbir çıkış yok. Adam hala önünde ayakları sürterek yürüyordu.
Elouise soğuktan öylesine kaskatı olmuştu ki bacaklarını hareket ettirmek için zorlaması gerekiyordu. Adam ne pelerini nede çantası almayı teklif etmişti.
Elouise eteğini kaldırarak büyük devasa koridorda ilerledi. Büyük koridorda birbirinden çok kapılar vardı büyük devasa merdivenden çıkarak ilerledi. İçerideki kalabalıktan kendini korumaya çalışarak yukarıya çıktı kalabalığı yararak en sondaki büyük odaya girdi. İçeride birbirinin aynıları masalar ve kumar oynayan insanlar vardı.
Adamı tekrar kapıya doğru yürüdüğünü görünce peşine takılarak tekrar merdivenleri çıkmaya başladı
En üst katta büyük bir devasa kapının önünde durdular. Adam heybetli kapıyı çok hafifmişçesine menteşeleri yağlanmış gibi kolayca açtı. Duruşunu dikleştiren Elouise yanan ateşin ışığına ve sıcaklığına adım attı.
Titreyerek odadaki uzun yemek masasının bir ucunda durdu. Ağır koyu renk meşe sandalyeler, masanın diğer tarafında sıralanmıştı. Oda gürültülü bir kalabalık için tasarlanmıştı ama Elouise,nın bakışları yavaşça odada gezinmeye başladığında içeride yaşlı hizmetçi dışında sadece bir kişinin olduğu fark etti.
"efendim bir hanımefendi geldi."
Adam odanın uzak bir köşesindeki, tahta benzeyen sandalyesindeki kambur duruşunu bozmadan başını kaldırdı. Onu ilk kez gören Elouise'nin nefesi boğazında düğümlendi. Küçük çantası zayıf parmakları arasında kayıp yere düştü. Bu yüzü tanıyordu. Hem de en ince ayrıntısına kadar Elouise yaşadığı şaşkınlığı üzerinde atabilmesi ve biraz zaman kazanmak için hemen yere eğilerek çantasını toplamaya başladı.
Elouise dudağındaki kanın tadının alacak kadar ısırmıştı dudaklarını ve arkasına dönüp gecenin içinde kaçıp kurtulma dürtüsüne karşı gelmeye çalıştı. Ama kaçamazdı. Birçok şey onun burada kalmasına bağlıydı. Evleri onların tek sığınaydı ve tek geçmişiydi. Evlerini ve kardeşinin geleceğini kurtarmak zorundaydı.
Tereddüt ederek başının kaldırdı. Samuel çizme, pantolon ve yakası açık beyaz bir gömlek giymişti. Elouise adamın gömleğinden belli olan kaslı göğsünden bakışlarını çekerek Samuel yüzüne bakmaya zorladı kendini. Daha küçükken gözlerini üstünde olan ufak sarımtırak renkteki beni ona masumluk katarken şimdi ise ona gözlerini içinde nefretin izlerin taşıyordu. Beni daha bir büyümüştü. Artık gözlerinin üstünde olan küçük ben şimdi sağ gözünün üstüne tamamen kaplamıştı. Daha dikkatli incelemeye başladı. Ondan çok şey değişmişti. Gözlerindeki masum hava gitmiş yerin acımasız bir ışıltı gelmiş. Ve daha fark etmediği bir çok şey değişmişti genç adamın bedeninden öncelikle kömür karası gür çoğu kişiye göre daha uzun olan saçları vardı ve birkaç perçemi alnına düşmüştü. Elmacık kemikleri çıkıtı. Kibirli havası olan gözler ve kare bir çenesi vardı. Elouise,nin üzerine dikilmiş olan çukur gözlerinde heyecan yerine yılların kaybetmediği bıkkınlık ifadesi vardı. Zayıf bedeni korkuyla doldu. Bu adam hiçbir zaman ona iyi davranmamıştı.
Daha evine ilk geldiği gün bile böyleydi. Zorluklara rağmen kırılmaz bir gurur ve yok olmayan bir kibirli yanı hala vardı.
Kaşının üstündeki hafif bıçak yarasıyla evden ayrıldıktan sonra iyi bir hayat yaşamadığı anlaşılıyordu.
Samuel ağır kristal bir kadehi tutan zarif beyaz elini hareket ettirince mum ışığında yakut mühür yüzüğü hafifçe parladı.
Bordo şarabı ve yakut mühür yüzüğün kan kırmızısı olduğunu fark etti. Ama Elouise bunu hiç fark etmemiş olmayı diledi.
"geç kaldın ." Samuel ses ve tavırları soğuk ve bıkkındı.
Elouise hala şaşkında bu adamın burada ne aradığını merak ediyordu. Yıllardı nerede neler yaptığını merak ediyordu.
En önemlisi bu odanın içinde ne arıyordu. Burada kardeşinin borçlu olduğu gazinonun sahibiyle görüşmeye gelmişti.
Buraya gelirken onu neler beklediğini bilmiyordu, ama bu kadar şaşıracağını da düşünmüyordu.
Elouise buraya gelirken kötü şeyler duyup yaşayacağını biliyordu. Ama bu kadar şaşıracağını bilmiyordu.
"Seni daha erken bekliyordum."
Elouise bu adamın hiçbir zaman yok olmayan ukalalığına sinir olmaya başladı. Öyle güçlü bir öfke duymasına yol açmıştı ki sinirden elleri titriyordu. Başındaki ıslak şapkayı çıkartırken hala elleri titriyordu.
Yüzünün ortaya çıkmasıyla adamın yüzündeki bıkkınlık ifadesi dağılıp yerine şaşkın bir merakın aldığını görmekten zalim bir haz almıştı. Samuel doğrulup ve gözlerini üzerine dikti.
"sende kimsin"
" Konuşsana buraya neden geldin" yoksa yeni fahişe sen misin?
"" Bu sözleri söyledikten sonra genç kadının utanıp biraz geri çekilmesini bekledi.
ama yanılması uzun sürmedi kendinden emin bir şekilde konuşmaya başladı.
Dağınık gece karası saçları ve altındaki yüzü solgun ve güzeldi.
Tek kelimeyle kusursuzdu.
Genç kadını korkusuz ruhuna şimdiden hayran kaldı. Hakkını vermek gerekiyordu. Kızın korkudan aklını kaçırıp buradan kaçması gerekirdi. Ama bir heykel gibi sakin Samuel karşısında duruyordu.
Ama tam öyle değildi. Eğer Elouise,nin yüzüne dikkatli bir şekilde baksaydı, belli belirsiz bir pembeliğin kızın yanaklarına çökmüş olduğunu görürdü.
Elouise ne kadar öyle görünmeye çalışsa da şu anda biri olmaktan çok uzaktaydı.
Arkasında bir ses duyduğunda hemen arkasına döndü Elouise yaşlı uşağın yüzüne bakmaya başladı.
Utancından yerin dibine girmek üzereydi. genç adamın onu tanımaması yetmezmiş gibi birde fahişe yerine koymasıyla daha bir kötü oldu.
Aslında şaşırmamak lazım sonuçta çok değişmişlerdi. Genç adamın gözlerinin üstündeki ben olmasa ve o tanıdık siması olmasa Elouise,ninde onu tanıması imkansızdı. Adamın onu tanımamasını anlıyordu ama o burada ne arıyordu. Kafası çok karışmıştı.
"efendim bir hanımefendi beklediğinizi söylemiştiniz o da gelince...
"Tamam tamam Richard." Samuel bakışlarını yeni gelen ziyaretçiden çekmeden uşağına dışarı çıkması için eliyle işaret etti..
Ama uşağını hala orada durduğunu gördüğünde gözlerini genç kadından çekerek daha sert bir sesle "bizi yalnız bırak dedi."
"Ama efendim bu gece başka bir hanım efendi bekliyordunuz?"
Samuel,in dudakları alaycı bir gülümseme belirdi.
"hayır." Sessizce duran kıza değer biçermiş gibi bakıyordu.
"benim bekledim kadın geldi." "ihtiyacım olduğunda zili çalarım Richard."
Kahya memnuniyetsiz homurtulularla ayaklarını sürüyerek dışarıya çıktı ve Samuel ve genç kızı yalnız bıraktı. Çıkmadan genç kıza tuhafça bakmayı ihmal etmedi.
"Alexandra bu akşam uygun değildi sanırım," dedi Samuel yumuşak bir tonda.
Genç kadının dolgun dudakları bir anda düzleşti. Samuel ondan korktuğunu düşündü. Herkes korkardı Alexandra bile yine de kızın içeriye girdiğinden yaşadığı bariz gerginlik dışında sonraki sakinliği gerçekten etkileyiciydi.
Alexandra yı yıllardı tanımasına rağmen her karşılaşmalarında Samuel titremeli bir korku verirdi.
"eee sen kimsin adın ne artık yeni metresim sen misin?"
"demek yeni eğlencem sensin."
"Ama ben seni daha önce hiç orada görmemiştim."
"Bu işe yeni mi başladın. "
"hayır"
"Benim adım Elouise melisandra Durwood dedi kelimeleri tükürürcesine ve çenesini de küstahça yukarı kaldırdı. Bu kötü yakıştırmalar yanaklarını kızartmıştı. Bir fahişeye benzetilmek tüylerini ürperti. Böyle ucuz bir kadına benzetilmek onur kırıcıydı.
Samuel genç kadını gözlerini göremeyecek kadar uzaktaydı. Ama bakışlarını hınçla dolu olduğuna emindi. IV Liverpool Kontu Edmond Durwood benim kardeşim umarım hatırlamışsınızdır.
"Sanırım sizde II Bedford Kontu Samuel Sebastian Williams olmalısınız."
"Evet o benim ama unvanım kullanmıyorum ." burada sadece Samuel Sebastian Williams."
"evet hatırladım ama yalnız anlayamadığım sizin gibi zarif bir leydin in gecenin bun saati tek başına bu gazinoda ne aradığı yüzünde tehlikeli bir imayla.
"Doğrusu merakım kabardı." Dedi merak dolu ama bir o kadar alay dolu bakışlarla.
İkisi de karşılıklı ayakta durmuş öylece bakışıyorlardı. Elouise onun gözlerindeki arzız bakışları gördü.
Samuel şaşkındı bu kızın bu kadar değişmesine şaşırmıştı. Eskisi gibi yaşına gereği sevimli ve asiydi.
"Yemek yedin mi?" dedi Samuel rahat bir tavırla.
Elouise şaşkındı. Elouise,nın güzel yüzü şaşkınlıkla değişti.
"siz ciddi misiniz?"
"Ben her zaman ciddiyimdir!"
"Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsunuz." Ben şu anda çok tedirginim birine yakalamak korkusuyla." Gerçekten ilginç birisiniz, siz şimdi ciddi ciddi sizinle bu saatte yemek yiyeceğimi mi düşünüyorsunuz?
"üzgünüm ama bu dediğiniz olmaz." Dedi ve gözleri adamın iri vücuduna kaydı.
Samuel kızın bakışlarını vücudunda görünce gözlerinde bir gülümse oldu.
Ben yemek yemedim eğer benimle konuşmak istiyorsan benimle yemek zorundasın. Yoksa seninle konuşmam çünkü hizmetlim seni metresim sanarak içeriye aldı.
Ama eğer metresim olarak kalmak istiyorsan seninle yatakta da konuşabiliriz dedi. Elouise korkudan titremeye başladı

TUTKUNUN BEDELİWhere stories live. Discover now