5

28 1 0
                                    

Evet, dün Akıllanmaz günüydü ama o kadar yoğundum ki... Sizlere özürlerimi sunar hemen yeni bölüm yüklerim :) Mutfakta Meryem yemek yaparken :)

Keyifle okumanızı dilerim. :)


Bundan sonraki bir hafta içinde bol bol Tunç Milas'ı görmek zorunda kaldım. İç sesimi tebrik ediyorum! Doğru bildi.

1. gün

Akşam ki olaydan sonraki gün Tunç bize ders çalışmaya geldiğinde;

Koridorda karşılaştık. Sanırım banyoya girecekti o sırada ben de mutfaktan birşeyler atıştırmak için odamdan çıkmıştım. Pislik, yanımdan geçerken omzuma koluyla dokundu. Malum boy farkı.

2. gün

Mahallemizin ufak ve şirin ama dedikoducu bir teyzenin işlettiği markete girdim. Raflar arasında ihtiyacımız olan şeyleri almak için dolaştığımda arkamdan birisi geçti. Bu onun kokusuydu. Hemen fark etmiştim. Sonra karşımdaki reyona geçti. Karşı karşıya olmamıza rağmen başımı çevirip bakmadım. Marketteki kasa sırasında ise hemen arkamdaydı. Aldığım pedleri gördü. Artık hangi markayı kullandığımı da biliyordu. Utanmayacağım!

3. Gün

Yine evimize gelmiş ders çalışıyorlardı. Bu sefer gerçekten odamdan çıkmayacaktım. Balkondaki çalışma masamda kurulmuş geometri çalışıyordum. Anlamadığım yerleri de abilerime sonra sormak için çiziyordum. Sonra odamın kapısı tıklatıldı. Balkondan başımı uzattığımda odaya gelen kişinin Tunç olduğunu gördüm. Ne hakla odama girebilirdi ki!

"Senin ne işin var burada?!" diye cırladım. Hızla balkondan içeri girdim. O ise odamı incelemekle meşguldü. Komodinin üzerinde duran iki resmime takıldı gözleri. Bir tanesinde babam ölmeden önce ben daha birkaç aylıkken çekilmiş ailecek resmimiz varken diğerinde Afra'yla olan resmim vardı.

"Sana diyorum?"

"Çay koy." Dedi en son baygın bakışlarını bana çevirdiğinde.

"Ne?"

"Karnımız acıktı. Atıştırmalık birşeyler yap. Abilerin de istiyor." Dedi omuz silkerek.

"Tamam çık!" Paşalarım kendileri söylemeye gelmemişler, şehzadelerini yollamışlardı. Nasıl güveniyorlardı bu çocuğa? O kadar tehlikeli gözüküyordu ki!

Bu sefer gözlerini gözlerime dikti. Orada anlamadığım şeyler vardı. O kadar farklı şeyler vardı ki.. korktum. Neyden korktuğumu bilemiyordum ama korktum ve panikledim. Bu çocuğun bakışları aniden nasıl değişebiliyordu?

Hızla onun kolundan tutup arkasını çevirdim bakışlarından kurtulmak için. Ellerimle sırtından ittirmeye başladım. İkimiz de odadan çıktığımızda bir daha o bakışlarla karşılaşmadan korkarak hızla mutfağa gittim.

Evdeki hazır yufkalarla gözleme yaptım, yanına çoban salatası ve çay yapıp salona götürdüğümde iki abimde çok mutlu olmuşlardı. Üniversite öğrenciliği böyle bir şey olmalıydı sanırım. Yoklukla sınanmak, varsa da yapamamak... Gülümsedim. O sırada gözüme yine onun bakışları takıldı. Tüylerim diken diken oldu. Bana neler oluyor böyle?

"Afiyet olsun" diyerek hızla salondan çıktım.

4.Gün

Tüm gün dışarda takılmayı tercih ettim. Bu şehrin meydanında halk kütüphanesi varmış. Oraya gitmeye karar verdim ve elimdeki Öss kitaplarıyla sabahtan akşama kadar orada kaldım. Eve geldiğimde Tunç yoktu. Ona yakalanma korkumdan balkona bile çıkmamıştım.

AKILLANMAZWhere stories live. Discover now