"Neden?" "Bir hoşlanma ile kalbim enkaza döndü. Sana aşık olursam sonum nasıl olur? Kalbim avuçlarında ezilmek için çok güçsüz." Açıkça yaptığım itiraf onu şaşırtmıştı. Durağa geldiğimizde sözlerime hala cevap vermemişti. Otobüs gelmişti. Yanımdaki koltuğa oturduğunda bunu yadırgamadım. O istediğini yapan birisiydi. Ona kızsam da veya başka bir yere otursam da yine istediğini yapardı. "Neden onu ezeceğimi düşünüyorsun?" diyerek bana döndü. Otobüste en önde yaşlı bir teyzeden ve bizden başka kimse yoktu. Bu nedenle konuşurken rahat olabilirdim. "Sen hep beni korkutacak şeylerle bana geliyorsun. Kalbim senin ellerinde olursa eğer kim bilir onu nasıl korkutursun." "Belki onu korkutmam. Isıtırım?" Ben de ona döndüm. Şu an yüzlerimizin yakınlığı umrumda değildi. "Sen bana hiç sıcak bir şekilde gülümsemedin ki. Beni sinir etmekten, kırmaktan, üzmekten başka hiçbir şey yapmadın. Kalbimi hak etmiyorsun Tunç. Sen, bana gösterdiğin davranışlarınla beni haketmiyorsun." Belki sözlerim ağır olabilirdi ama gerçek düşüncelerim bunlardı ve ben asla ondan düşüncelerimi saklamazdım. "İlla önünde diz mi çökmeliyim? Beni sev diye yalvarmalı mıyım? Ya da romantik sözler mi söylemeliyim senin için? Seni hak etmek için bunları mı yapmalıyım? Saçmalama. Ben sana olduğum gibi davranıyorum ve başkalarının veya senin kişiliğim hakkında söyledikleriniz umrumda değil. Çünkü ben buyum ama şu bir gerçek; aşk seni bana mühürledi. Sadece bunu görmeni bekleyebilirim." Meryem Masal Sipahi, kendine yaşadıklarından dolayı kalın duvarlar örmüş, sadece sevdiklerine açık olan bir kız. Büyük abisinin yanında yaşarken karşılaştığı sorunlar yüzünden başka şehre taşınır ama orada ise puslu ve daha önce hiç sorgulamadığı geçmişiyle karşılaşır. Her şeyi öğrenebilmesi için tek bir şart vardır. Peki o şart neydi?