Umut, hemen ayağa kalkıp odanın olduğu tarafa yürüdü. Öğrendiklerini paylaşmak için sabırsızlanıyordu. Dün akşam olanları duymuş ve hemen durumu araştırmaya başlamıştı. Ada'nın babasının sa araştırma yapacağını biliyordu ama tek başına kendisi de ilgilenmek istemişti. Net bir sonuca en kısa zamanda ulaşmak istemişti ve ulaşmıştı da. Hem de Can'dan daha hızlı ulaştığına emindi. Çünkü kendisine defalarca söylemişti bir haber aldığında anında kendisiyle de paylaşmasını. Ondan bir ses çıkmadığına göre kendisi daha başarılı olmuştu.

Odanın kapısını çalıp içeri girdi. Can, kafasını kaldırıp onunla kısa bir süre bakıştıktan sonra kafasını önündeki dosyaya eğip, eliyle Umut'a oturması için masasının önündeki koltukları gösterdi.

Umut, az önceki aceleci halinden sıyrılıp rahat adımlarla koltuğun yanına gidip oturdu. Bir bacağını diğer bacağının üstüne atıp, oturduğu yerde hafif kayarak rahat bir pozisyon oluşturdu kendine. Nasıl olsa Can'ın sorun etmeyeceğini biliyordu. Etse de sesini çıkaramayacağını.

"Dünkü olaya göre bugün fazla rahatsın."

Can, her ne kadar ses tonunu sabit ve duygusuz tutmaya çalışsa da içinde kopan fırtınalardan parçalar taşıyordu. Umut da bunun farkına varmış olacak ki kendini biraz toparladı. Bir öfke dalgasına maruz kalmak istemiyordu!

"Çünkü dün gece olan olayların aslını öğrendim."

Can'ın gözleri bir anlık şaşkınlıkla açılsa da kendisini hemen toparladı. Duygularını fazla belli etmeyi hiç sevmezdi. Bir şey söylemesine fırsat kalmadan Umut devam etti.

"Saldırının bizimle veya Ada'yla alakası yok. Sadece yanlış zamanda yanlış yerdeydiniz."

Duyduklarını anlamlandırmak için uğraştı Can bir süre. Saldırı eğer kendilerine değilse dün geceyi anımsatan arabasının kırık camı ne alakaydı?

"Peki, atılan kurşunla kırılan camımı nasıl açıklayacaksın?"

Umut, duyduklarıyla şaşırmıştı. Arabasının camını kıran bir kurşundan haberi yoktu. Can ona sadece kendilerine ateş edildiğini söylemişti. Kırık bir camdan hiç bahsetmemişti.

Yine de yaptığı araştırmanın doğruluğundan emindi. Saldırının amacının kendi durumlarıyla hiçbir alakası yoktu. İlk başta da dediği gibi "yanlış zaman yanlış yer" durumu söz konusuydu. Ağzını konuşmak için tekrar açacağı sırada Can'ın masasının üzerindeki cep telefonu çaldı.

Can, eline alıp baktığında gördüğü isimle birlikte hızlıca açtı telefonu. Heyecan yapması Umut'un gözünden kaçmamıştı. Kulak verdi konuşulacaklara.

"Bir şeyler mi öğrendin Emin?"

Karşı tarafın ne söylediğini duyamıyordu Umut ama meselenin dün gece ile ilgili olduğunu anlamamak zor olmamıştı.

"Umut da aynı şeyleri söyledi. Peki benim camım niye kırıldı?"

Umut, karşı tarafın da kendisiyle aynı sonuca vardığını duyunca gülümsemeden edemedi. Kendi bulduklarından zaten emindi ama bir de Can'ın adamları tarafından onaylanması sevincini katlamıştı. İçi tam anlamıyla rahattı artık.

"Peki, sağol. Hakkından daha fazla para bir saat içinde hesabına yüklenir. Çekersin."

Daha başka bir şey demeden telefonu kapatan Can, Umut'a baktı. Bir süre ona baktıktan sonra gülümseyip "Haklı çıktın" dedi. "Mesele karısına şiddet uygulayan bir adam hakkında. Adam da denmez ya neyse"

"Daha detaylı bilmiyor musun? Anlatsana devamını."

"Erkek, karısını öldürmeye programlamış kendini. Döverek öldürememiş. Kadının abiler tarafından karısı hastaneye kaldırılmış. Erkek durumunu öğrenmek için hastaneye gelmiş ama burada da öfkeli abilerle karşılaşmış. Tartışma büyüyünce de silahlar konuşmuş. Biz de senin dediğin gibi yanlış zamanda yanlış yerde bulunmaktan ufak hasarlar aldık."

MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantılar Serisi/2) *TAMAMLANDI*Where stories live. Discover now