8.Bölüm / 9

391 18 1
                                    

Ufak bir bölüm mü siz söyleyin. :)

Asude' nin ağzından,
Ellerimi birbirine kavuşturup, Alara' nın odasına doğru yüremeye başladım. İçimdeki Damla ya olan üzüntümün yüzüme yansıdığını hissediyordum. İster istemez yüzümün asıldığını farkettim.

Bu yüz ifadesinin Alara yı üzebileceğini düşünerek kendimi toparlamaya çalıştım.
Kafamı yukarı kaldırıp istemsizce gülümsedim.

Ellerimi birbirinden ayırıp saçlarımı geriye attım ve köşeyi dönüp Alara nın odasına doğru yavaş ama emin adımlarla ilerlemeye başladım.

Gözüm yerde olduğundan, Alara nın odasına girip çıkan hemşireleri ancak kafamı kaldırınca farkedebildim. Yoksa Alara ya bir şey mi olmuştu? Hemen gidip iyi olduğundan emin olmalıydım. Adımlarımı hızlandırırken, bir yandan da ellerimi birbirinden ayırıp, sağ elimi kalbime götürdüm. Korkudan ve telaştan dolayı çok hızlı atıyordu. Bu bir kaç gün içinde yeterince hızlı attığından alışkındım ama bu ani hızlanmalar arada ağrılara neden oluyordu.

Kapısının eşiğine geldiğimde, sağ elim kalbimde sol elim kapının kenarını tutar bir vaziyette içeriye bakmaya çalıştım. Ama girmemi dışarıya çıkmaya çalışan hemşireler engelledi. Geçmelerini bekledikten sonra, usulca içeriye girip yatakta yatan Alara ve yanındaki Demir e, sonra da Fikret e baktım.

Alara yatakta uyuyordu. Demir ise Alara nın yanında oturduğu sandelyeye sinmiş, adeta tünemişti.
Fikret ise kenarda, sol elinin içiyle başını tutarak, bacak bacak üstüne atmış oturuyordu. Bir de konuşmaya çalışan Doktor, Alara nın yanı başında duruyordu.
"Önemli bir şey yok. Sadece heyacana bağlı bayılma. Merak etmeyin. Bu gün taburcu edilmesinde herhangi bir sorun olmayacak." dedi doktor kibarca.
"Saolun doktor bey." dedi Fikret kafasını kaldırarak. Kendini gülmemek için zor tutuyor du Söylediği son 3 kelime az kalsın kahkahaların arasında kaybolacakmış gibiydi.
"İyi günler. Geçmiş olsun." dedi doktor kapıya yönelirken. Sağ eliyle cebine kalemini sokuyordu.
Fikret olumlu anlamda başını salladı.

Biraz daha kendimi içeriye atarak geldiğimi farketmelerini sağladım. Tabi ki meraktan soruyordum.
"Ne oldu? Bir sorun mu var?"
Fikret cevap verdi elini başından çekerek. "Yok. Bir sorun yok." yine az önceki gibi kendini gülmemek için zor tutuyordu. Bıraksanız sabaha kadar gülebilirdi.

"Alara neden baygın?"

"Daha sonra anlatsam?"

"Neden?"

"Sonra Asudeeee! Şimdi olmaz. " ciddileşmeye çalışıyordu. Demir ise hiç arkasına bakmadan öylece yere bakıyordu.

"Demir. Sen söyle. Neden baygın?"

Demir den cevap yoktu. Bunu söylememle Demir ne cevap vereceğini bilemedi. Sorma dermiş gibi afallamıştı. Eli ayağı titriyordu. Fikret ansızın ileri atıldı. Demir i korumak istiyor gibiydi. Küçük bir çocuk suç işlemişte, annesi dayanamayıp babasından evladını korumak istiyor gibiydi.

"Gel benle." dedi ve ayağa kalkıp kolumdan tutarak dışarıya çıkardı. Arkamızdanda kapıyı kapattı. Tekrar kolumdan çekerek beni yan tarafta bulunan demir üçlü sandelyelere oturttu. "Otur şuraya."

"Bekliyorum."

"Hani sen bir ara bahsetmiştin ama hiç olur mu öyle bir şey demiştim. Hatırladın mı?"

"Neyden bahsetmiştim? Fikret..! Açık açık konuşur musun?"

"Tamam tamam." yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirip devam etti.
"Alara ve Demir demiştin... Çok yakışıyorlar demiştin... Aralarında bir şey var bence demiştin... Demiştin de demiştin. Şimdi hatırlamıyor musun?"

Beyaz Yalan DevamWhere stories live. Discover now