♥ Gelinim Ön Okuma ♥

Start from the beginning
                                    

Düşüncelerimi bir kenara bırakıp anneme baktığında onun ayıplayan bakışlarıyla karşılaşmam bir oldu. Onu umursamayarak ''O adam hakkında hiçbir şey söyleme,'' dedim. Annem de söyleyeceklerini yuttu fakat bana asık bir surat hediye etmeyi de unutmadı.

''Babam nasıl şimdi?''

''İyi fakat...''

''Fakat?''

Annem huzursuz bir şekilde bir eliyle boynunu ovmaya başladı. ''Doktor bir krizi daha atlatamaz dedi.''

Sustum. Söyleyecek bir şeyim yoktu. Bu düpedüz bana karşı yapılan açık bir uyarıydı. Doğrudan bir daha başını belaya sokma yoksa babanı kaybederiz demek yerine bu şekli seçmişti annem sadece. En azından babama göre daha insaflı olduğu için teşekkür etmem gerekirdi anneme. Babam yine beni cezalandırmayı başarmıştı. Daha önce başıma gelen tüm kötü olaylarda beni suçlayıp, azarlayıp ve herkesin önünde en önemlisi Doğan denilen o adamın önünde beni rezil ederek canımı fazlasıyla yakıyordu. Bugün ise kalp krizi geçirmeyi tercih etmişti. Anlaşılan sadece canımın değil, vicdanımın da yanmasını istiyordu. Başarmıştı da. Hem canım da hem de vicdanım da tesiri yüksek acılar baş gösteriyordu ve ben bu acılara mahkûmdum.

❀❀❀

Hastaneden çıkalı tam olarak iki hafta olmuştu. Kendimi yavaş yavaş toparlamaya başlamıştım. Çok az ağrılarım oluyordu ama onların da olabileceğini doktor söylemişti. Hastanenin boğuk havasından sonra bir zamanlar cehennem gibi gelen bu ev şimdi cennetten bir köşeydi benim için. Tek sıkıntı bazen bazı zebanilerin bu cenneti cehennemleştirmesiydi. Bu zebani tabi ki Doğan'dan başkası değildi. Babamın ziyaretine geliyordu her gün düzenli olarak. Bugün de bu rutinini bozmayarak gelmişti.

Babam benden bir hafta önce hastaneden çıkmıştı ve şu an için durumu iyiydi. İyi olmayan tek şey bana tavırlarıydı. Eve geldiğimden beri benimle tek kelime konuşmamıştı. Benim konuşma çabalarımı ise cevapsız bırakmakla yetinmişti. Sanırım beni bu sefer ki cezalandırma yöntemi buydu.

Bedenen iyiye gitmeme rağmen ruhen her geçen gün daha da kötüleşiyordum. Arkadaşlarımın hiçbiriyle görüşemiyordum. Kazada telefonum parçalandığı için onları arayamıyordum. Hiçbirinin numarası da aklımda yoktu. Hafızam ne yazık ki fazlasıyla berbattı. Ben bu sebeplerden onlara ulaşamazken onların neden bana ulaşamadığını anlayamıyordum. Hastanede yattığım dönemde tek başıma kaldığım bir gün odaya giren hemşireye arkadaşlarımı sorduğumda aralarında durumu en ciddi olanın benim olduğumu söylemişti. Onlarda ufak tefek sıyrıklar varmış. Ben bile şu süre zarfında toparlandıysam onların normal hayatlarına çoktan dönmesi gerekirdi. Belki onların da telefonları benim telefonumun uğradığı sona maruz kalmışta olabilirdi ama evimin adresini biliyorlardı. İsteseler bir şekilde bana ulaşırlardı. Hoş annem bıraksa ben gidecektim onların evlerine tek tek... Ama ne yazık ki annem değil dışarı gitmek odadan odaya gidince bile nereye gidiyorsun diye peşime takılıyordu. Bir yandan anneme kızarken bir yandan da onu anlıyordum. Korkuyordu farkındaydım. Şu son iki üç haftada annemin ömründen ömür gitmişti. Hala da çilesi bitmemişti. Babamla benim aramda kalmıştı. Bu yüzden de karşı çıkamıyordum ya. Ona yeterince dert çıkarmıştım daha fazlasına gerek yoktu. Bir süre daha bekleyebilirdim, ondan sonra kendi hayatıma devam edecektim.

''Funda...'' diyen annemin sesiyle düşüncelerimi bir kenara bırakıp ona doğru baktım.

''Baban seni çağırıyor odasına.''

Bir an doğru duyup duymadığımdan emin olamadım. İki haftadır benimle konuşmayan babam şimdi beni odasına mı çağırıyordu? Üstelik Doğan o odadayken. Bu hiç iyi değildi. Yine onun yanında kim bilir ne hakaretler edecekti bana. İçimin burkulmasına engel olamadım.

Gelinim! (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now