♥ Gelinim Ön Okuma ♥

15.9K 523 38
                                    

Doğanla evleneceksin

Birileri bir şeyler söylüyordu. Tıpkı bir rüzgâr uğuldaması gibi kulağımı dolduruyordu sesler ama bir türlü o seslerin arasından anlamlı bir kelime oluşturamıyordum. Evet, duyuyordum fakat anlayamıyordum. Karanlıktı çok karanlık. Bir şeyler söylemeye çalıştım ama sesim çıkmıyordu sonra parlak bir ışık huzmesi gözlerimi esir aldı. Çok kısa bir an sonra yerini yine karanlığa bırakmıştı. Sesler ise artık daha netleşmeye başlamıştı. Hala tam olarak ne denildiğini anlayamıyordum. Gözlerimi açmaya zorladım kendimi, bu karanlık beni fazlasıyla rahatsız etmeye başlamıştı. Oldum olası karanlıktan nefret eden bir insandım ben. Zoraki bir şekilde gözlerimi açmıştım ki karşımda ki duvarın beyazı ve gün ışığı karşısında gözlerimi tekrar kapattım. Sanki uzun süredir gün ışığı görmüyor gibiydi gözlerim. Bir kez daha zorladım kendimi ve tekrar açtım gözlerimi. Annemi gördüm ilk olarak. Yanı başımda duruyordu. Gözlerimi açmamla ellerini yüzüne kapayarak ''Şükürler olsun Allah'ım...'' diye mırıldanmıştı. Hala ne olup bittiğine dair en ufak bir fikrim yoktu. Ama annemin halinden iyi şeyler olmadığını az çok anlamıştım. Üstelik yavaş yavaş bedenimi esir alan ağrı da iyi bir şeyler olmadığının kanıtı gibiydi adeta.

''Kızım...'' diyerek saçlarımı okşamaya başladı. Gözleri kıpkırmızı duruyordu ve fazlasıyla yorgun bir hali vardı. Kuruyan dudaklarımı zorlukla kıpırdatarak ''Ne oluyor?'' diye sorabildim kısık bir sesle.

''Kaza...'' dedi annem hafif sitemli bir ses tonuyla. O an olanların hepsi gözümün önünde canlanmıştı. Arkadaşlarımlaydım, arabadaydık ve sonra... Sonra ani bir fren sesi ve çığlıklar... Daha sonrasını hatırlamıyordum. Korkuyla irkildim. Ben bu durumda isem arkadaşlarım ne durumdaydı? Annem de aklımdan geçenleri anlamış olacak ki ''İyiler,'' dedi soğuk bir sesle. Annemin soğukluğuna aldırmadım, alışmıştım bu konuda ki tavırlarına. Ona göre benim arkadaş çevrem yanlıştı ve beni büyük bir bataklığa doğru sürüklüyorlardı. O yüzdendir ki sesinde ki soğukluğu önemsemedim. Arkadaşlarımın iyi olması şu an için bana yeterdi.

Odada garip bir sessizlik vardı. Şimdi babamın beni azarlıyor olması gerekmez miydi? Benim ne kadar hayırsız bir evlat olduğum üzerine uzun bir vaaz vermesi gerekirdi. Ama babamı odada dahi göremiyordum. Belki de bu sefer hastaneye gelmeyecek kadar öfkelenmişti bana. Hoş onun bana karşı hissettiği tek şey öfkeydi. İnsan sadece kızına karşı öfke besleyebilir miydi? Besliyordu işte. Benim babam bunu başarabilen nadir babalardan olsa gerekti. Yine de sormaktan kendimi alıkoyamadım.

''Babam nerede?''

''Kaldıramadı.''

Duyduğum ses ile camın kenarında duran ve alay dolu gözlerle bana bakan adamı fark ettim. Hayatımı mahveden adam... İstemsizce gerildim ve söylediği kelimeyi zoraki bir şekilde idrak ederek anneme korku dolu gözlerle baktım. Kaldıramadı ne demekti?

''Anne...''

''Kızım...'' diyebildi sadece. Gözlerini gözyaşları çevrelemişti. Yüreğim daha büyük bir korkuyla atmaya başladı. ''Anne!'' diye feryat etmekten kendimi alıkoyamadım. Babama eğer benim yüzümden bir şey olduysa asla kendimi affedemezdim.

''Kazayı duyunca kalp krizi geçirdi,'' dedi az önce ki alaycı ifadesine zıt soğuk sesiyle Doğan. Zoraki bir şekilde rahat bir nefes alarak anneme bakmayı sürdürdüm.

''İyi değil mi anne?''

Annemden bir cevap beklerken yine onun sesini duydum. Alay dolu bir sesle ''Merak etme bu sefer de öldüremedin,'' dedi ve on öfkeyle kasılan vücuduma inat ''Çık odadan,'' diye fısıldadım. Sesim her ne kadar kısık çıksa da içerdiği öfke barizdi. Doğan da bunu anlamış olacak ki çıktı. Nefret ediyordum ondan. Benim hayatımı çalan bir adamdan nasıl nefret edemezdim ki? Daha ben beş yaşındayken hayatıma, aileme ortak olmuştu. Evimize geldiğinde on beş yaşındaydı. Bir yaz günüydü iyi hatırlıyorum. Anne ve babam beni bir köşeye oturtup onu da ortalarına oturtarak bundan sonra bizimle kalacağını söylemişlerdi. O zaman neden diye sorduğumda bir cevap alamamıştım ama daha sonraları annem ailesinin bir kaza da öldüğünü ve Doğan'ın bizden başka kimsesi olmadığını söyleyerek ona karşı iyi olmamı tembihlemişti bana. Bana bunu tembihlerken keşke babama da Doğan'ın değil de benim onun çocuğum olduğunu gerçeğini de hatırlatsaydı. Zira babam sanki ben değil de Doğan onun çocuğuymuş gibi onunla ilgili ve alakalıydı. Onun için her zaman Doğan başarılı, örnek insan... Ben ise başını beladan kurtaramayan, başarısızlıkta çığır aşmış biriydim. Doğan şimdi başarılı bir avukat olmuştu, tıpkı babamın istediği gibi. Ben ise liseden sonra okumayı bırakarak serserilikte yüksek lisans yapar olmuştum. Hoş bana göre bu serserilik değildi ama babam için durum tam olarak böyleydi.

Gelinim! (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now