Çok Aşığın Var be Adam !

5.2K 230 19
                                    

Hamileliğin beni çok yorması ve soğuğun etkisiyle bende şifayı kapmış bulunmaktaydım. İlaçta içemeyeceğim için rapor alıp dinlenmek en mantıklısıydı. Doktorum sağ olsun 1 haftalık rapor yazmıştı. İyice dinlenip toparlanmak için güzel bir zamandı. Dip diri sapa sağlam sahalara dönüp "Yapamazsın!" diyenlere inat dimdik durmalıydım. 1 hafta boyunca ablamı beni pamuklara sarmasıyla emelime ulaştığım kesindi. Okula geldiğimde sırama ilerlerken sıramda Alison ve Kate'i görmek sinirlenmeme sebep olsa da yanı boş olan Richard'ın yanına geçmem Alex'in sesini daha az duyacağım için beni rahatlatmıştı. Evet her zaman okula geç kalan metal hastası bu çocuğun sırasında beni görmesi 10 dakikalık bir şaşkınlığın ardından "Duvar yanı her zaman benim. Belim ağrıyor sıraya yaslanırken arka kısmı boş olduğu için" dememle yanıma oturdu. "Alison'ların sırası çalındığı için ve senin 1 haftadır okula gelmediğinden ötürü oraya oturdular. İstersen kaldırayım onları geri otur sırana" "Yanında oturmamdan rahatsız olacaksan tabi ama benim için sıkıntı yok." "Benim içinde yok aslında ama Alex biraz daha öyle bakarsa alev alacağım kesin." "Boş ver sen onu. Boşanmadan önce düşünecekti. Bu genç yaşımda ondan başka erkek olmayacak mıydı sanki yanımda... Mallığına yansın." Dedim ve hocanın "Şşşttt..." sesiyle derse geri döndüm. Günlerim ders ve iş arasında geçip giderken karnımın çok hızlı büyümesi dikkatimden kaçmamıştı. Doğaldı çünkü gün boyu öküz gibi yiyordum ve doyduğumun farkına varmıyordum. Eskiden de böyleydim ama bu kadar çok yemezdim. Metabolizmam hızlı olduğu için hemen yakardım. Artık bu bünyede 2 tane ben vardı ve sürekli bir şeyler yiyordum. Derste, tenefüste, yolda, işte, evde, aklınıza gelebilecek her yerde... Bu durumdan yorulan ama yorulduğunu belli etmeyen zavallı Richard'dı. Tenefüsleri ben okula getirdiğim işlerle ilgilenirken o benim için kantinde boğuşuyordu. Yüzü "Yeter artık yeme" der gibi baksa da her zaman güler yüzle "Afiyet bal şeker, lop lop et olsun" diyerek göbeğime gönderme yapıyordu. İyi çocuktu Richard iyi anlaşıyorduk. Daha önceden neden muhabbet etmediğimizi bilmediğim gibi pişmandım da. Arkadaşlığı paha biçilemezdi. Alex'in bakışlarına rağmen benimle konuşmaya cesaret eden tek erkekti.

****

Sınıfta ki kızlarla ufak ufak muhabbetim başlamış olsa da onların kurmuş olduğu kaç senelik bağın içine girmek kolay değildi. Kendi bildikleri esprilere katılmaya çalışmak beni yormuyor değildi. Telefonumdan Alex'in numarasını silmeye çalışan o akılsız Mary ile bile arkadaşlık kuruyordum ama mesafeler vardı olması gerektiği gibi. Kızlarla saatlerce fotoğraf çekilmiştik. Herkes birbirinin telefonunu alıp fotoğraflara bakıyordu. Benimki Mary'e denk geldiğinde gerilsem de belli etmemeye çalıştım. Telefonlar ele geçtiğinde artık çıkış zili çalmıştı. Ofise geçtiğimde işlerimi bitirip fotoğrafları gezmeye başladım. Bütün fotoğraflar bittiğinde Alex'inkileri ve benimle olanların olmadığını anlamam sinir krizi geçirmeme neden olmuştu. Rehbere bakıp Alex'in numarasını da göremeyince o sinirle Mary'e mesaj attım. "Senin sopa istediğin çok aşikar. Bir kere yaptın ses çıkarmadım ama bu sefer fazla aştın sen. Ezbere bildiğim numarayı silsen ne değişir beyinsiz... "Saatlerce cevap vermedikten sonra tanımadığım numaralardan aranmaya başladım. Rastgele bir numarayı açtığımda Mary'nın çok yakın arkadaşı olduğunu söyleyip tehditler savurdu. Açtığım diğer numaralarda da aynı konuşmalar geçince sinirime hakim olamayıp tüm ofisi dağıtmaya başladım. Sonrasında gözlerimi açtığımda hastanedeydim. John sinir krizi geçirdiğimi görüp hastaneye götürmüştü beni. Düşük dozda sakinleştirici verilmişti. Bebeğe zarar vermeyeceğini ama geçirdiğim sinir krizinden etkilenmiş olabileceğini söyleyip ultrasonla kontrol ettiler. Kalp atışları da normal olduğunu duyunca hastaneden çıktık. John beni evi bırakırken bir şey olursa haber vermemi söylemeden geçemedi. Teşekkür edip eve çıktım. Çok yorgun hissediyordum ve yarın daha çok yorulacaktım ama önemli olan şuan iyi olduğumu bilmemdi. Geleceğe dönük bakarsam çünkü karamsarlığın dibini boylardım ve buna hiç gerek yoktu. Bebeğimle mutluyum ve mutlu olacağım...

****

Okula geldiğimde Mary'nin yanında birçok kız toplanmış beni izliyordu. Hiçbir şey olmamış gibi sırama oturdum ama tanımadığım bir kız sıramı çekip sağa fırlattı. Alkışlayarak kalkıp kantine doğru ilerlerken Mary kolumdan çekip duvara doğru yasladı beni. O sırada Harry gelmiş olmasaydı onca kızın arasında linç edileceğim kesindi. Ne çok aşığı varmış Alex'in!! Harry, Mary'yla beni kenara çekip ne olduğunu sordu. Mary sadece onu tehdit ettiğim kısmı anlattı bense baştan sona her şeyi. İtiraz ederken kendimi tutamayıp "O oçla ne halt yersen ye ama benim özel eşyalarıma dokunma!" diye bağırınca Harry araya girerek "Hop hop en yakın arkadaşıma oç diyemezsin" dedi. "Bebeğimin babasına istediğimi derim. İkinizde tek kelime edemezsiniz." diyince ikisi de kalakalmış bana bakıyorlardı. Mary "Bu gerçek olamaz" diyerek yanımızdan uzaklaştı. Harry ise hala gözlerini dikmiş bana bakıyordu. "Sana söylememiş olması benim suçum değil. En yakın arkadaşlar arasında da sırlar olabiliyormuş demek ki..." dedim ve sınıfa doğru ilerledim. Sınıfa geldiğimde sırayı düzenleyen Richard "Bir şey mi oldu?" diyerek yanıma koştu. "Önemli bir şey yok. Ufak bir boy göstermeydi o kadar." Dedim sırayı göstererek. "Yüzünün bembeyaz olmasını açıklamıyor" dedi sorgulayıcı bir ifadeyle. Muzipçe "Açım" diyince gülerek kantine gitti elinde simit-ayran kısa zaman da döndü. Ağzım simitle dolu teşekkür ettim. Tenefüste Alex beni kolumdan çekerek merdiven boşluğuna götürdü. "Hala hamile misin?" "Ne kadar ciddi olduğumun hala farkında değil misin?" "Ya bak aldıralım. Biraz daha büyüdüğümüzde yaparız yine bir çocuk. Bu kadar severken seni sensiz bırakma...""Madem bu kadar seviyorsun beni bizim olan bir şeyi neden istemiyorsun?" "Daha çok erken...""Erken falan değil. Hatta tam zamanı... Ben hayat enerjim bittikten sonra çocuk sahibi olmak istemiyorum. Çocuğumla doya doya koşmak onunla yorulmak istiyorum ondan önce değil..." diyerek yanından ayrıldım. Ardımdan bakan iki gözün artık ne düşündüğü umrumda değildi. Ben sevdiğim adamın çocuğunu doğuracaktım. O olsa da olmasa da...O son tartışmadan sonra yine hüngür hüngür ağlamaktan kendimi alamamıştım. Bu muydu o çok sevdiğim, uğruna herkesi karşıma aldığım adam? Adam... Ondan bahsederken artık eğreti duran bir kelime...Bütün sevgi sözcüklerinin yalan olduğunu tek bir anda anlamak ve o anı defalarca yaşamak... Canım çok acıyordu. Kalbim bu sefer gerçekten kırılmıştı. O son umut kırıntılarım yok olmuştu...Sanki saatlerce ağlasam her şey düzelecek kalbimin kırıkları iyileşecekti...

****

Bazı şeyler hiç değişmeyecek. Rakının yanından peynir eksik olmayacak, çayın yanında sigara güzel gidecek ve sen hiç unutulmayacaksın...

****

Eyvah ! Anne OluyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin