Bitiş

6K 229 37
                                    

Alex'in yüzünde beni ikna edememenin sinirini bırakarak lavaboya gittim. Tuvaletlerden birine kendimi kilitleyip her zamanki gibi sessiz bir şekilde hüngür hüngür ağladım... Sakinleştiğimde ders çoktan başlamıştı. Yüzümdeki kızarıklığı yüzümü yıkayarak geçirmeye çalışırken bugün makyaj yapmadığım için miskinliğime teşekkür ettim. Yıka yıka geçmeyen gözlerimin kızarıklığını geçirmeye çalışmaktan vazgeçip aynaya baktım. Kırmızı, mavi gözlerimi daha güzel gösterdi boş ver diyen iç sesime hak verip sınıfa yürüdüm.Sınıfa girip hocanın yanına giderek "Hocam biraz rahatsızdım. Lavabodaydım o yüzden" diyerek hocaya yoklamadan numaramı silmesi için yalvaracakken "Alex söyledi. Yok yazmadım seni" diyerek sırama uğurladı hoca. Yok yazılmadığıma sevinsem mi Alex'in hala hayatıma burnunu sokmasına sinirlensem mi diye düşünerek sırama geçtim. Sonra da içim geçmiş. Arthur Hoca'nın dürtmesiyle uyandığımda "Ne? Ne oldu? Ölmedik dimi?" diye soruları sıralayınca Arthur Hoca beni oturtarak "Şşştt... Sakin... Alex rahatsız olduğunu bu yüzden sınıfta dinlendiğini söyledi bende bir bakayım nasılsın dedim" dedi. Hain hoca, güvenmemiş Alex'e, kontrole gelmiş. Haklı aslında adam bende artık öğrendim güvenilmeyeceğini... Bir ömür geçirmeye söz verdiği karısını günü birlik bir ilişki yaşadığı biri hamile kalmış gibi davranması yenilir yutulur gibi değildi... Günlerce görüşmemek, aynı sınıfta olmamıza rağmen yüzümüze bile bakmamak... O büyük aşka ne olmuştu? Birden nasıl olmuştu da bu hale gelmiştik... Hayatını yaşama hevesi bir candan nasıl değerli olabilir? Bir insan sorumluluktan neden bu denli kaçar? Açıkçası böyle bir adamı sevdiğimi bilmiyordum. Bir anda her şeyden, her şeyimizden vazgeçmişti. İçimde ki iyi düşünce tohumları hala çocuğunu bırakamaz sadece korkuyor dese de iç sesim gelmez o akılsız diyordu. İyi düşünmek zorundaydım. Mutlu olmalıydım. Kendimi üzmemeli bunu bebeğime yansıtmamalıydım.Telefonuma gelen mesajla artık her şeyin bittiğini anlamıştım."Akşam avukatla buluşacağız. Saat 3'de hazır ol. Ben alırım seni."Ne olacaktı bundan sonra hiç bilmiyorum. Tek istediğim bebeğimle huzurlu bir hayat sürmek. Doğuma kadar eskisi gibi çalışıp para kazanmam gerekiyordu. Rehberimi inceleyerek kimin yanında çalışabileceğime baktım. O olmaz, bu olmaz, şu hiç olmaz, onun elemana ihtiyacı yok diye diye saatleri geçirdikten sonra bilse bilse John bilir diyerek onu aradım. Tabi her zaman ki gibi meşgul çalıyordu. Neyse ararım sonra diyerek hazırlanıp aşağıdan gelen korna sesiyle çıktım evden. Yol boyu tek kelime etmeden avukatın yanına geldik. Avukatın saatlerce konuşmalarını dinlemeden kendi kafamda ki düşüncelerle boğuştum. Telefonum çalınca "Tek celse de bitmesi için ne gerekiyorsa yapın." diyerek kapının dışına çıktım. Arayan John'du."Efendim""Beni aramışsın.""Konuşalım mı biraz?""Bu yüzden aradım ya zaten :D""Şey o zaman böyle de işim düşünce aramışım gibi oldu ama yaa :(""Dökül hadi dökül meşgul adamım ben.""Tamam tamam... Şey benim işe ihtiyacım varda senin bildiğin bir yer var mı diyecektim?""Öyle desene baştan... İşin var mı ? Neredesin sen? Gelip alayım konuşalım" "Tamam ben avukatın yanındayım. Adresini mesaj atayım sana gel beni al. Daha fazla durmak istemiyorum burada.""Ne avukatı? Neyse gelince konuşuruz hepsini...""Tamam kendine dikkat et.""Tamam sende. Dıt dıt dıt dıııt..."Suratıma direk telefonu kapatmasına umursamadan ofise geri girdim. Masanın üzerinde ki kartvizitlerden birini alıp adresi mesaj attım. Onlar o sıkıcı konuşmalarına devam ederken ben bebeğimle geleceğimin hayallerini kuruyordum.Telefonum tekrar çalınca "Ben çıkıyorum. Size iyi eğlenceler." diyerek kapıya yöneldim."Nereye gidiyorsun?""Sanane. Umurunda mı sanki?""Hala karımsınız küçük hanım...""Burada olduğumuza göre değiliz küçük bey...""Nasıl gideceksin buradan. Dur ben bırakayım gideceğin yere.""Gerek yok John aşağıda zaten. Düşündüğün için sağol." diyerek kapıyı çarpıp çıktım.Aşağı inip arabaya bindim. Saatlerce firma firma gezdikten bir cafeye geçip oturduk saat geç olmuştu. Ablamı arayıp John'la olduğumu haber verdim. En sonunda sadede geldik. Artık John'un elemanıydım. Okuldan sonra kendisi dışarıda olduğu için ofise benim bakmamı giren-çıkan girişlerini yapmamı web sitesi için resimleri seçmemi istemişti.Ve bebeğimle yeni hayatımızın ilk güzel şeyi yaşanmıştı. Bir işim vardı. John'a hamile olduğumu söylemiştim. Bu yüzden istediğim kadar çalışabileceğimi söylemişti. Bu konuda anlayışlı bir kuzenim vardı.***** Ertesi gün çantama iş için kıyafet koyup okula yollandım. Alex'in getirdiği evrakları incelemeden imzaladım... Normalde okumadan hiç bir şey imzalamayan ben -sosyal ağların kullanım sözleşmeleri dahil- sırf Alex'le aynı ortamda daha fazla bulunmamak için hiç bakmadan imzalamıştım. Donuma kadar almış olsa umurumda değildi. Yeter ki benden uzak olsundu artık benim için. Bu adamı sevdiğim için kendimden iğreniyordum...O gün gelmiş çatmış ve boşanmıştık. Artık bekar bir anneydim ve bunu kutlamalıydım. Okuldan arkadaşlarımla cafeye gidip saatlerce muhabbet edip kendi çapımda bunu kutladım. Evet içim acıyordu ama bunu belli etmemem lazımdı. Çünkü bebeğim çok üzülürdü. Onun mutluluğu her şeyden önemliydi artık benim için. Cafeden çıkıp ofise gittim. Birkaç saat geçtikten sonra ofisi kilitleyip durağa yürüdüm. Otobüs beklemeyeli uzun zaman oldu diye içimden geçirdim. Uzun zamandır beni arabasıyla her istediğim yere götüren bir kocam vardı çünkü. Otobüste taciz ederler, bakarlar diye binmeme izin vermezdi. Bu güne kadarda tembellik edip taksi çağırmıştım hep ama artık tasarruf zamanıydı. Para biriktirmeli, kendi evime geçip bebeğimi büyütmeliydim. Bunun içinde bazı tembellikler ortadan kalkmalıydı.****Eve gidip ablamla vakit geçirdim bir süre. Her gün karnı biraz daha büyüyordu. Ellerimi karnına koydum. Karnını okşadıkça ufak ufak tekmeler atıyordu. Durdum dedim ki "Sen var ya sen benim canımsın. Benim can parçamın canısın. İyiki varsın." O sırada yüzünü karnına dayamasıyla "Abla bu aynı sen yaa" dememle kahkahalara boğulduk. Suratını göstermesinin şaşkınlığını üstümüzden atınca çay koyup dedikodunun dibini bulduk. Yorulunca kendimizi uykunun kollarına bıraktık...****"Gün gelir yollarımız kesişir elbet ama artık sen sen misin, ben ben miyim?"****

Eyvah ! Anne OluyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin