Geçmiş 19.06.2012★
Herkesin anlayabileceği tarztan, minik ve ufak tefekti küçük Taehyung. Ama tabiki ergenlik evresinede yeni yeni giriyordu. Aslında dışarıdan hiçbir şeyi önemsemeyen, soğuk ve itici gelen bir çocuk olmasına rağmen, içinde koskocaman bir sevgi noktası bulunuyordu. Fakat -aileside dahil- kimse bunu anlayıp göremiyordu.
Dışından pek fazla gülmez, içine saklardı. Bakışları hep aynı, kısık ve donuktu. Hareketleri yavaş veya temkinliydi. En önemlisi de, genelde kimseyle konuşmaz, sohbete girmeye tenazül etmez ve temaslardanda kaçardı. Ama, bütün bunların diğer insanlardan saklayıp, sadece bir kişiye sakladığı gerçeğide vardı. Onun biricik küçüğü.
Şu anda da onu düşünüyordu, elindeki onun verdiği, tam da ona benzeyen bir peluş oyuncak vardı. Parmaklarıyla birlikte elindeki oyuncakla uğraşıyor, arada da hafiften gülümsüyordu. Çünkü ailesi ona pek hediye almazlardı. Tabi anesinin ona babasından gizlice aldığı küçük şekerlemeleri saymaz isek.
Ona ilk defa annesinden başkasının hediye alması tabikide olağanüstü ve mucize gibi bir şeydi. Dışarıdan soğuk olduğunu ve insanlarında öyle düşündüğü için pek arkadaşı yoktu. Sadece okuldaki birkaç küçükten sohbeti olanlar dışı. Sadece o küçük çocuk vardı işte yetmez miydi?
Elindeki peluş minik Taehyung'un parmaklarının arasında onun parmaklarının hareketine ayak uydurur gibi eylemlerine göre dönüyor veya büzülüyordu. Aynı hareketlerine birkaç kere daha devam etmişti Taehyung.
Aklındaki düşüncelere dalmış iken, dışarıdan birkaç inleme tarzında hafif çığlıklar gelirken aynı hızla kapı birden açılmış, babası yanında Taehyung'un daha önce hiç görmediği bir adamla gelmişti. Taehyung, babasının yanındaki adamı bir süre süzmüştü. Görünüşüne bakılacak olursa, babasından -tahminine göre- bi 3 veya 5 yaş küçük duruyordu ortalama.
Minik Taehyung'un bakışları hala babası ve onun yanındaki adamda takılı kalmıştı. Bunlar biraz fazla mı yakınlar sanki? Belki de en yakın arkadaşıydı. Ama bunların hiçbirinden emin değildi. Hepsi sadece teoriydi. O sırada babası, bakışlarında ki endişe tarzı bir tereddüt ve sanki koşmuşlar gibi nefes nefese dudaklarını aralamıştı.
"Ne işin var lan senin burda!? Senin siktiğimin okulunda olman gerekmiyor muydu ulan şerefsiz!?" Daha ortaokul öğrencisi olan Taehyung'un mimikleri pek oynamamıştı, gözlerini kısması dışında. "Hatırlatırım, bugün bayram günü. Yani okula gidilmiyor baba." Diye cevap vermişti. Evet, bugün bayramdı ve okul yoktu. Annesi de bayram diye birkaç arkadaşı ile buluşmaya gitmişti zaten.
Birkaç saniye sonra babasının cevabı gelmişti. "Her neyse ne sikimde değil. Sakın yukarıya çıkmaya değil, merdivenlere yönelmeyi dai aklının ucundan bile geçiriyorsun. Duydun mu beni orospu çocuğu!?" Cümlesini bitirmişti. Evet, yine her zamanki gibi Taehyung'un en ufak bir hatası olmamasına rağmen bağırmıştı. Bu hep böyleydi, hiç değişmezdi.
Taehyung'un karşısında ki "baba" denilen şahısın oğlunun hiçbir cümle kurmasını beklemeden, yanındaki adamın bileğinden tuttuğu gibi onu hızlı ve seri adımlarla mervidenlerden doğru anne ve babasının yattığı yatak odasına doğru götürmüş, adamı içeriye fırlatır gibi atarak hemen ardından da kapıyı kapatıp kilitleme sesi duyulmuştu.
Taehyung ise, henüz hiçbir şeye anlam verememişken, her şey bir anda gerçekleşmişti. Ve o onların arkasndan bakakalmıştı. Her ne olduysa, önemsememeye karar vererek, karşısındaki üçlü koltuğa doğru ilerlemiş, koltuğun başlığındaki kumandayı alarak, başlatma tuşuna basmış, elindeki peluşu ile koltuğa oturmuştu.
YOU ARE READING
Backtracking tk'
Fanfictionᯓ★Arkadaşlarının zoru ile birlikte bara giden Jeon Jungkook... O günden sonra hayatına "yeniden" giren Kim Taehyung.. ᯓ★Mafya kurgusudur.
