17-Bölüm "Bir Ceren Vakası"

2.7K 138 17
                                    

İnsanlar çoğu zaman seni kırıyordu. Ya da üzüyordu. Ama bazı insanlar sizin yanınız da kalıyordu. Gitmiyordu ya da sizi kırmıyordu. Yanınız da oluyordu hep siz ona 'iyiyim' dediğiniz de bile anlıyordu kötü olduğunuzu. Eğer öyle bir dostunuz varsa asla kaybetmeyin. Her 'ciddi ol!' dediğiniz de gülüyorsa o insanı asla kaybetmeyin. Çünkü artık böyle dostlar bulamaya bilirsiniz. Hatta yapabilirseniz onları buzdolabına koyun bozulmasınlar diye. Ciddiyim koyun. Gerekirse donsun ama size karşı hissettikleri kaybolmasın. O iyilik kötülüğe dönüşmesin.

"Ne oldu?" Gizemin sesi ile kendime geldim. Şuan lobinin terasında kahve içiyordum. Kutay'a o kadar çok sinirliydim ki patlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bana o cümleyi söyledikten sonra ne dedi biliyor musunuz?

Ama Ceren daha güzel. Bu yüzden ondan daha çok korkuyorum.

Tabi bende sinirle gözüne yumruğu indirdim. O kadar çok sinirlendim ki orada kendimi zor tuttum. Hasta olmasaydı orada onu öyle bir döverdim ki. Görürdü o zaman cereni mereni. Odama geçip üstüme elbise çekmem gibi aşağıya inmiştim. Gizem yarım saat önce gelmişti ama beni bu halimle görünce sakinleşmemi beklemişti. Halim nasıl mı? Hiç sormayın. Bir ayağımı sallıyorum durmadan, masayı adeta parmaklarımla dövüyorum, diğer elimi yumruk yapmışım dizimin üstünde duruyor. Adeta gözlerimden ateş fışkırıyor. Ve sıcaktan kıpkırmızı bir halde oturuyorum.

Esmiyor kanka.

Sonunda kendime gelebildiğim de gizeme dönüp her şeyi anlatmaya başladım. Onun sendelediğini, yatırdığımı, dayanamayıp- laned olsun ki- sarılışımı, onun bana dediği bütün her şeyi atlamadan anlattım. En sonunda gizemin küfür mırıldandığını duydum. Sonuçta kaç yıllık kardeşiz. Anlıyoruz birbirimizin derdinden. Derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Gizem ise düşünceli bir tavırla elini çenesine dayamış bir şeyler tartışıyordu kendi kendine.

"Bence cerenden hoşlanıyor Kutay. Böyle dediğine göre." dedim kendi kafasında tartışan gizeme. Omuz silkip arkasına yaslandı. "Bence hoşlanmıyor." dedi umursamaz bir sesle. Nasıl hoşlanmazdı ki böyle bir şeyi diyen adam. Bana bildiğin 'çirkinsin' dedi. O zaman niye o cümleyi söylüyorsun amk.

"Neyse boşver. Ceren ile Kutay geliyor buraya." Ya nasıl susay- NE! ceren ile kutay mı geliyor? WTF? Ya bunlar yemin ederim beni kızdırmak için yapıyor. Sırf işkencelerimi görmek için yapıyorlar. Ya allahım biliyorum bu kadar çirkin olduğumu ama niye yüzüme vuruyorsun ki? Neden yani? Why?

"Merhaba." dedi plastik ruhlu barbi çakması peynirgiller sülalesinden çökelek tipli kaşar ceren.

"İti an çomağı hazırla." dedim sessizce. Gizem bana bakıp gülmemeye çalışınca ona göz kırptım. Gizem 'merhaba' dedikten sonra kaşar ceren ile kutay da oturdu. Artık masada dört kişiydik. Ah yeni gelen hayvanları saymazsak hala iki kişiyiz ama.

"Eee? Nasılsınız?" dedi kaşar ceren. Göz devirdikten sonra "Sanane." dedim.

"Ya sen beni neden sevmiyorsun?"

"Tabiki de seni seviyorum." dedim masaya dirseklerimi dayayarak. Sonra ise alayla konuştum.

"Ama sırf Allah yarattı diye. Yoksa bir kaşık suda boğar, 32 yerinden bıçaklar, üstünden dozerle geçer, tırnaklarını kerpetenle söker, uzay boşluğuna bırakırdım. Ama Rabbim işte, sabır veriyor."

Kaşar ceren sinirden kızarırken kutay ve gizemin ağzı 'O' şeklini aldı. Yüzümde zafer sırıtışı ile geriye yaslandım. Ceren de kendine geldiğinde arkasına yaslandı. Masa sessizliğe gömülünce ceren -kaşar olduğunu söylemiş miydim?- oflayarak masaya yaslandı. Kutaya dönerek konuşmaya başladı.

SON UMUT.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin