9-Bölüm "Yetişin gomşular"

3.2K 181 4
                                    

"Ya artık kavga etmeyi keser misiniz? Sıkıldım be!"

"Öykü sen karışma." dedi Deniz.

"Ne karışma ne karışma olay da ben de varım hatırlatırım."

"Ha... Tamam olsun ama sen karışma."

Gözlerimi devirdim. Buraya geleli 1 saat olmuştu heralde. Denizle Kutayın kavga ettiğini duymamla Çağo ile gittiğimiz cafeye gitmiştim. Sıkılmıştım artık.

"Ya artık yeter. Sizin kavganız bitmeyecek ben sıkıldım burda." dedi Ceren. Sabahtan beri Kutayla Denizin kavgasını durdurmaya çalışıyorduk. Sıkılmıştı kız. Haklı tabi ilk defa.

Deniz onu hiç duymamış gibi devam etti.

"Kutay Ceren ile Öyküyü neden karıştırıyorsun olaya."

"Ceren işimize yarayabilir diye söylemiştim. Öykü olayın içinde zaten yok." dedi Kutay kükrercesine. Ne oluyordu yahu. Ceren bile olayı biliyor ben neden bilmiyor Lan!

"Biri bana olayı anlatabilir mi?" dedim. Bütün yüzler bana dönmüştü. Kutay, Deniz, Gizem ve Ceren hepsi bana bakıyordu.

"Şey..."

"Ne Gizem ne?"

"Egemenin bazı işler çevirdiğini düşünüyoruz."

O an donup kalmıştım. Egemen böyle şeyler yapan biriydi ama bize yapacağını sanmıyorum. Yapar mıydı?

"Egemen yapmaz." dedim Egemeni savunurcasına.

"Nerden biliyorsun? O piç ile yakın bile değilsiniz." dedi Kutay bağırmaya yakın bir ses tonuyla.

"Beni suçladığında kantin de otururken yanıma geldi. Beni uyarmak için. Ve bana 'Ben seni Kutay kadar kırmam' dedi. Arkadaşça dostça senin yapmadığını o yaptı. O yüzden bunu yapacağını düşünmüyorum." dedim. Sesim titremeye başlamıştı. O gün aklıma geldikçe gözlerim doluyordu. O günü unutmayacaktım. Zaten Kutayı da affetmiş değildim...

Kutay bana şaşkınlıkla bakarken sandalyeden kalktım.

"Eğer bana ihtiyacınız olursa ararsınız. Bir süre yanlız kalmam gerekiyor. Bazı insanların Hatalarını düzeltmek için." dedim hatalarını kelimesinin üstüne basa basa.

Kimseyle konuşmak istemiyordum. O yüzden kimsenin bir şey demesine izin vermeden çıkışa doğru ilerledim. Bir an önce eve gidip kalbimi onarmam gerekiyordu.

O da sıkılmıştı kırılmaktan, üzülmekten, incilmekten...

"Öykü..." diye konuştu biri. Konuşan Kutay'dı. Ne olmuştu? Özür mü dileyecekti. Onun gibi bir odunun özür dileme olasılığı yok ama...

Kutay dönüp "Yine bir şeyler zırvalayıp kalbimi kıracaksan yapma. Kaldırmaz." dedim. Yorulmuştuk ikimizde...

"Egemen ile ne konuştunuz?"

"Sanane."

"Öykü..."

"Bu seni ilgilendirmez ama şunu bil senin yaptıklarını o yapmıyor. Senin gibi kırmıyor. Aksine iyi geliyor." dedim. Onu sinirlendirmek iyi gelmişti valla. Çenesinin kasıldığını görebiliyordum.

Onun bir şey demesine izin vermeden önümü dönüp yürümeye başladım. Arkamdan geliyordu. Sinirli ayak seslerini duyabiliyordum. Kutay bileğimi tutunca ona doğru döndüm. Yüzlerimizin arasında sadece 10 cm vardı.

"Egemen seni benden daha çok kırar. Kırmakla kalmaz dağıtır. Benim buna izin vereceğime sanıyorsan yanılıyorsun." dedi. Dediği cümleyle gözlerimi kırpıştırdım. Beni mi önemsiyordu?

SON UMUT.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin