3-Bölüm "Allah is watching"

5.2K 223 13
                                    

Sabah uyandığımda güneş daha yeni doğmuştu. Kutay bugün bizim okula gelicekti. Her ne kadar yeni tanımış olsam da heyecanlıydım. Gerçekten neden bu kadar heyecanlıydım?

Hemen okul kıyafetlerimi giydim. Saçlarımı hafif bir maşa yapıp saldım. Aşağı indiğimde masanın hazır olduğunu gördüm. Hemen oturup Arzu teyzenin yaptığı omletten yemeye başladım.

Çok obur biri olduğum için belki 3 tane omlet yemiş olabilirim. Aman.. Ne olucak yani 3 tane yediysem çokta tınımdaydı.

Annem ve babam kahvaltıda yoktu. Her zaman ki gibi. Cidden ben yaşıyor muyum? Yani ben yaşıyorsam önemsemeleri lazımdı. Sonuçta ben onların kızıydım. Bana üvey evlat gibi muamele yapmak zorunda değillerdi.

Ama ne yazık ki ben bunlara alıştım artık. 7 yaşımdan beri bana üvey evlat muamelesi yapıyorlar. Ayda sadece 3 defa falan görüyordum yüzlerini. Bu yaptıklarından hiç mutlu değilim. Olmayacağım da.

Telefonuma baktığım da ne mesaj vardı. Ne de cevapsız arama. Cidden ama ya ben yaşıyor muyum?

Hemen yukarı çıkıp çantamı hazırladım. Bugün beni okula şoförümüz Ömer amca bırakıcaktı. Çantamı alıp aşağı indim.

"Arzu teyze Ömer amcaya haber verir misin? Okula geç kalmak istemiyorum da." dedim bağırarak. "Tamam Öykü hanım." dedi arzu teyze. Bu kadının "hanım" lafı ile işi neydi?

Dışarı çıktıktan 1 dakika sonra Ömer amca siyah araba ile önümde durdu. İnmesini beklemeden arka kapıyı açıp bindim. Ömer amca şaşkınlıkla içeri girdi. Okula sürmeye başladı.

Okulun önüne geldiğimizde bahçe de iki, üç grup topluluğu vardı. Ah.. Tabi bide Egemenin grubu vardı aralarında.

Egemen okulun en belalı kişisidir. Kimse ona karışamaz. Emir veremez, onu itip hakaret edemez. Ama piçin tekidir. Bi o kadar da yakışıklı. Kahverengi saçları hafif yana yatırılmış -doğal hali- , kahverengi gözleri ve bide kasları var. Yani lanet olası bi yakışıklılığı var.

Gözlerimi hemen Egemenin grubundan çekip Denizin yanına gittim. Deniz, Kutay ve Gizem kendi aralarında tartışıyorlardı.

"Ne oluyor?" dedim Kutaya bakarak. Kutayın da bana yan gözle baktığını gördüm. Hemen gülümseyip "Biri bana olayları anlatabilir mi?"

Gizem hemen araya girerek "Kutaya okulu kim gezdiricek kavgası yapıyoruz Deprozit. Denizle bizim ilk dersimiz dil ve anlatım o yüzden asamayız. Senin dersin ne?" dedi. Kutay araya girerek "Ama beni bu kızla yalnız bırakmayın ne olur ne olmaz."

Gözlerimi devirdim. Gözlerimi devirme işini de Gizemden öğrenmiştim. Gerçekten çok havalı hareketti.

"Benim dersime daha 1 saat var yani bana kaldın. Ben seni gezdirim. Ama elimden ne kaza çıkacağını bilmem." dedim alaycı bir ses tonuyla.

"Tamam bakalım gerçi sana kaldık Allah'a kaldık ama." dedi alaycı bir ses tonuyla. Kutaya tekrar göz devirdikten sonra Deniz ve Gizem'e başımla selam verip yürümeye başladım.

Kantin, kütüphane, müzik odası ya da spor salonuna gezdirebilirim. İlk spor salonuna gezdirmeyi karar kıldım. Kutaya dönüp "İlk spor salonuna gidelim sonra heryeri sana gezdiricem. Tamam mı? Ama senin ilk gezmek istediğin bir yer varsa söyle ilk oraya gidelim." dedim.

"Spor salonuna gidelim." dedi başına onayladığını belirten bir ifadeyle. Hemen spor salonunun yoluna koyulduk. Ben önden o arkadan spor salonuna girdik.

Girince gördüğüm şeyle gözlerim kocaman açıldı. Kumral saçlı, benden 10 cm falan uzun bir kız sarışın bir çocuk ile öpüşüyordu. Bir dakika... Kumral saçlı dediğim kız Ceren idi.

Hemen dönüp oğlana baktım. Bu çocuk 12. sınıflardan olduğuna yemin bile edebilirim. Sena bizi görünce hemen çocuk ile arasına mesafe koyup uzaklaştı.

"Allah is watching." diye mırıldandım.

Kutay bu cümleme arkamdan kıkırdadı. Ceren'nin yanakları kızarmaya başladı. Aramızda 10 metre falan olmasına rağmen buradan görebiliyordum.

İçimde ki fesat kız 'Seni sürtük bulmuşsun yine birini' diye mırıldandı. Deniz bu kızı sürtüklüğü ile nasıl sevebiliyordu? Yani tamam kız güzel siyah saçları mavi gözleri ve ince bir fiziği olabilir ama bi o kadar da sürtük.

Ceren hemen koşturup yanımızdan geçerek dışarı çıktı. Oğlan ise sadece Ceren'e bakmak ile yetindi. Biz geldiğimiz için canı sıkılmışa benziyordu.

Kutaya "İlk kantine gidelim bence." dedim. Kutay hafif bir tebessüm ile başıyla onayladı.

"Gördüklerin için kusura bakma. Bende böyle birşey beklemiyordum." dedim. "Önemli değil barda ki olaydan sonra herşeye alıştım." diyip göz kırptı. Odun valla odun ya hatta meşe odunu.

Onu aldırmadan kantin merdivenlerinden çıktım. Kantinimiz çok büyük bir salon. Sınıfların hepsini toplasan kantin kadar etmez. O derece.

Kutay ile kantine girdiğimiz de nerdeyse bütün gözler bize döndü. Tamam belki Kutaya dönmüş olabilir ama en azından bende varım burada dimi. Gerçi yaşıyor muyum o da belli değil ama.

Kutay yakışıklı bir erkek olabilir. Ama o bence erkek grubundan sayılmaz. Bar da yaptığı incelik olabilir ama odunlarda ince olabilir dimi sonuçta. Bence Kutay odunlar grubunda. Nokta!

Kantine göz attığımda bir kızın Kutayı yiyecekmiş gibi baktığını gördüm. Hemen o kıza 'Seni sürtük ya siktir olup git ya da o gözlerini Kutayın üstünden çek.' bakışı yollayıp önüme döndüm. Kız anlamış olucaktı ki hemen gözlerini başka yöne çevirdi.

Kutayı arka köşelerden masaya yönelttim. Bütün gözler üzerimizdeydi hala. Mavi sandalyeyi çekip oturdum. Kutay da karşımda ki sandalyeye oturdu. Etrafa göz gezdirdikten sonra "Burda da fena kızlar yokmuş." dedi. Bu dediğinin cezasını vericektim.

"Burası kantin....." dediğimde hemen sözümü kesip "Gerçekten mi?" dedi. "He gerçekten." diye dalga geçtim. Yapmacık bi gülümseme ile arkasına yaslandı.

"Burası daha çok öğle araları yoğun olur. Yemek saati 12-1 arasıdır. Falan filan bu kadar hadi şimdi müzik odasına gidelim." diyip ayağa kalktım. Kutay da bana uyup ayağa kalktı.

Müzik odasına geldiğimiz de kimse yoktu. Bu biraz ürpermeme neden olsa da çaktırmadım. Kutayın yüzünde ise alaycı bir gülümseme vardı. Onu aldırmadan gitar odasına geçtim.

"Gördüğün gibi burası da gitar odası yani gitar çalınan yer." diyip göz kırptım. Kutay ise sadece gözlerini devirdi. Kutaya önümü dönüp arka arka yürümeye çalıştım.

Odaları işaret ederek hangi oda olduklarını söyledim. Tam herşey bitti derken ayağım gitara takıldı. Kutay öne doğru eğilip belimden tuttu.

Yüzlerimiz birbirine çok yakındı. Arada sadece 5 santim falan vardı. Kalbim hızla çarpıyordu. Nefesi naneli şeker ve sigara birleşimi kokuyordu. Kokusu ise erkeklik kokusu ve sigara kokusu birleşince çok güzel oluyordu.

Onun kahverengi gözleri benim mavi gözlerimdeydi. Bi ara bakışları dudaklarıma kaydı.

Hemen kalkıp doğruldum. "Teşekkür ederim." dedim. "Bedelleri çoğalıyor haberin olsun." dedi. Gözlerimi devirdim.

Müzik odasının çıkışına yöneldim. Çıktığımda zil çalmıştı. Kutaya dönüp "Benim artık derse girmem lazım. Ha... bu arada sen hangi sınıftasın?" diye sordum.

"G'deyim. Deniz Seninle aynı sınıfta olduğumu söyledi." dedi sana baş belası olucam ses tonuyla.

Gizem ve Denizle aynı sınıfta değilken bu meşe odunu ile mi aynı sınıftaydım?

-------
Multimedia: Egemen

Votelerinizi bekliyorum. Çok bekletmemeye çalıştım ama anca bu kadar oldu. Öpüldünüz!

SON UMUT.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin