Bölüm 41

76 2 0
                                    

(Merhaba sevgili okuyucularım. Her zaman ki gibi size teşekkür ediyorum. :) Seviliyorsunuz.)

(James Arthur- Recovery)

(Medyada ki kişiler: Elis ve Barkın)

Doğum günüm harikaydı ve dün, dünde muhteşemdi. Akşam çok eğlenceliydi. Birlikte yemek yapmış, bütün mutfağı mahvetmiştik ama en sonunda düzgün bir şeyler yapmıştık ve onları kahkahalarla büyük bir zevkle yemiştik.

Onunla olmak beni mutlu ediyordu. Başka bir zaman olsa kalabalığın içinde yaşadığım yalnızlığı, hüznü; bir gülümsemesiyle unutturan, bir sözüyle kalbimin mutlulukla atmasına sağlayan kişiydi Barkın benim için. Kimse beni bu kadar mutlu edemezken, o ediyordu. Bir tek onun yanında rahat ve huzurlu hissediyordum.

Hayat bana bir tarafıyla gülerken, ben onunla hayat buluyordum. Annem ve babamdan ilgi beklerken, her geçen gün göremeyeceğimi bildiğim halde içimdeki çocuğun umudu tükenmemişti ve su yüzüne şu an çıkıyordu. Çıkması gerekmiyordu ama eninde sonunda bedenimin bu umutla kaplanacağını biliyordum.

Bu umudun şimdi ortaya çıkmaması, hatta hiçbir zaman çıkmaması gerekirken neden ortaya çıkmıştı ki? İçimdeki çocuğun sesini duyar gibi oluyordum. Bana diyordu ki; 'eninde sonunda beklediğin ilgiyi görebilirsin. Buna inanmalısın Elis. Buna tutunmalısın' ama ben bu umuda tutunmak istemiyordum. Aksine bu boş umuttan kopmak, bir daha bağlanmamak üzere kurtulmak istiyordum.

İçimdeki çocuk çocukluğuma ne kadar dönmek istediğimi fark ettirmişti. Ailemin ilgisinin çok fazla olduğu zamanlara, büyük bir açlıkla dönmek isterken buldum kendimi. Çölde susuz kalmışlar gibi suyu arıyordum. Benim için su; o günlerimdi. O günlerimi deli gibi özlüyor, babamın öpücüklerinin hissini, annemin sarılmasının sıcaklığını hatırlamak istiyordum.

İlk defa bu kadar içten o günlere dönmek, ailemin bana olan sevgisini yeniden hissetmek istiyordum. Gözlerimin ilk defa bu kadar zorlandığını, bu kadar çok yaktığını hissediyordum. Gözyaşlarım beni ilk defa bu kadar derinden bastırıyor, beni güçsüz bırakıyordu. Kendimi her ne kadar zorlasam da, gözyaşımı tutamayıp akmasına izin verdim.

Gözlerimi sıkıca kapadım ve acımın gitmesini, buhar olup uçmasını istedim. Her ne kadar istediğim olmadıysa da, sıcak bir kucağın beni sarmalamasıyla şefkatin sıcaklığını hissettim. Barkın beni kucağına çekmiş, şefkatli kollarıyla sıkıca sarılıyordu. O da biliyordu mutluluktan ağlamadığımı.

Acıdan ağlıyordum...

Artık katlanamadığımdan,

Dayanacak gücümün olmamasından,

Kalbime bu acının ağır gelmesinden,

Artık bu acıyı taşıyamaz hale geldiğimden,

Bu kadar çok gözyaşı akıtıyordum...

Barkın sadece sarılıyordu ve bu bana iyi geliyordu. Cümle kurmaya kalksa, beceremeyeceğini biliyordum. Tesellisini bana sarılarak veriyor gibiydi. Başıma konan öpücüğü hissettiğimde, bu öpücüğünde teselli amaçlı olduğunu ama içten, sevgi dolu, huzur kokan bir öpücük olduğunu biliyordum.

"Seni seviyorum"

Bu cümlesi her şeyi anlatıyordu. Bu cümle her şeyi barındırıyordu. Bütün güzellikleri, dünyanın sahip olabileceği en temiz duyguları barındırıyordu. Barkın'ın kalbinin temizliğini, güzelliğini yansıtıyordu bana. Bir cümlesiyle etkileyebiliyordu ama bu sefer amacı etkilemek değildi. Bu sefer bir teselli gibiydi... Fakat diğer tesellilere benzemiyordu. Bu en özeliydi.

Devam EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin