Bölüm 35

164 3 0
                                    

(Benim değerli okuyucularıma teşekkürlerimi yolluyorum... :) Seviliyorsunuz.)

(Medya da ki kişiler: Elis ve Barkın)

Sabah alarmımın sesini duyduğumda, uzanıp hemen kapattım. Bu sabah sesi kulaklarımı tırmalamamıştı çünkü yanımda bana sarılarak uzan bir yakışıklı Barkın Akay vardı ve ben onu o kadar çok seviyordum ki, içime sokup bütün dünyadan kaçıracağım geliyordu.

Yüzümü ona dönüp, biraz onu izledim. Uyurken ne kadarda masum oluyordu. Dudaklarını büzmüş olması, kalbimin hızlı atmasına sebep olmuştu. Onu her gün böyle izleyebilirdim.

Dün gece aklıma gelince, hafif gülümsedim. Rüya değildi değil mi? Her şey gerçekti. Onun mu olmuştum? Kendime sakladığım şeyi, onunla mı paylaşmıştım? Yaptığım şeyden zerre pişmanlık duymadan, dudaklarına öpücükler kondurmaya başladım.

"Sen beni her gün böyle uyandır, ben senin yanında uyurum hep" diyerek gülümsedi. Sıcacık gülümsemesiyle, kendime geldim.

"Razıyım. Karşı çıkan birini göremiyorum sevgilim" diyerek, sarıldım ona.

Yataktan yavaşça çıkıp, banyoya ilerledim. Bir duş aldıktan sonra, üstümü giyinerek, odama geçtim.

Barkın'ı beklerken telefonumda bir şeylere bakındım. Sonra kalkıp, göz kalemi sürmeye karar verdim. Bugün bakımlı olmaya karar verdim. Sevgilim gözleri şişmiş, kıpkırmızı olmuş bir sevgili istemezdi, değil mi? Saçlarımı saldım ve ellerimle şekil verdikten sonra kendime baktım. Fena olmamıştım hani.

Barkın banyodan çıkınca, gülümsemem tüm yüzüme yayılmıştı. Onunla birlikte olduktan sonra, daha farklı hissediyordum sanki. Değişin bir şey yoktu ama hissettiğim şey farklıydı. Artık birbirimize her türlü bağlanmıştık.

Ona doğru yürüyüp, sarıldım. Başımı boynuna gömdükten sonra, kokusunu içime çektim ama benim duş jelimi kullandığı için ben gibi kokuyordu.

"Bugün okula hiç gitmek istemesem de, gitmeliyiz" dedi dudaklarını büzerek. Bir haftadır gitmiyordum zaten.

"Biliyorum" dedim sıkkın ses tonumla.

Okulun bahçesine girdiğimizde, etrafa bakındım. Her şey bıraktığım gibi gözüküyordu. Kimsenin olaydan haberi yok gibiydi. Bu içimi rahatlatan sebeplerden biriydi.

Kantine girdiğimizde, Pelinlerin bir masa da oturduğunu görünce, Barkın'ı onlara doğru çekiştirdim.

"Günaydın bitanelerim" dedim sandalyeye otururken, Barkın'da yanıma gelip oturdu.

"Günaydın" dediler hep bir ağızdan anlaşmışlar gibi.

"Tost ve meyve suyu alayım mı sana sevgilim?" diye sordu Barkın. Kafamı sallayarak gülümsedim ona.

Yanımızdan ayrılınca, "Hatırlıyor mu Elis?" diye sordu Pelin heyecanla.

"Hayır ama bana tekrar aşık olmuş. İnanabiliyor musunuz? İkinci kez aşık olmuş bana" diyerek el çırptım küçük çocuklar gibi. Hayır dediğimde ki surat ifadeleri çok komikti. Şaşkın şaşkın gözlerini pörtletmiş bir şekilde bakmışlardı bana.

"Canım ya mutluluğun gözlerinden okunuyor" dedi Pelin.

Öyleydim onunla çok mutluydum. O yanımda olunca her şeyi unutuyordum. Sadece o kalıyordu. Zaman duruyor, herkes etrafımdan siliniyordu sanki. Sadece onu görüyordu gözüm.

Barkın yanıma tekrar oturunca, ona doğru dönüp yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Bir ayın hıncını çıkarmalıydım değil mi? Ona hasret kalmıştım sonuçta.

Devam EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin