Bölüm 1

86.7K 1.9K 152
                                    

Marble Sounds- Good Occasions


"'Yapma!' diye yalvarırken sesim iyice kısılmıştı. Soluk seslerim yavaşlıyordu. Toplamaya çalıştığım son enerjimle bir zamanlar çok sevdiğim büyük elleri boğazımdan çekmeye çalıştım.

'O yüzük parmağından çıkmayacak, demiştim.' diye tısladı. 'Beni hiç dinlemiyorsun!'

Eli biraz gevşeyince kaybolan sesimi güçlükle bulup 'Ben gerçekten...' deyip nefes almaya çalıştım. 'Gerçekten unutmuşum...'

Sıcak bir gözyaşı damlası, kimsenin, özellikle bu adamın önünde akmasın diye zincirlediğim yerden kaçıp özgürlüğünü ilan etti. Bir damla gözyaşına olan sinirimle bütün gücüm elimde toplandı ve elini kavrayıp boğazımdan uzaklaştırdıktan sonra omuzlarından ittirdim.

Beklemediği hamleye şaşırsa da hemen kendini toparladı ve ona karşı koymamın verdiği sinirle karışık eğlendiği belli olan bakışlarını yüzüme sabitledi. İnsanda kusma isteği uyandıran iğrenç bir sırıtışla 'Bak sen...' deyip siyah saçlarımı eline doladı. Kafa derimde hissettiğim acıyla ufak bir inilti dudaklarımdan koptuğu an bunun ona zevk vereceğini düşünüp dudaklarımı mühürledim.

Gözlerim hissettiğim fiziksel acıdan değil, ruhuma ve kalbimin un ufak parçalarına bıkmadan usanmadan inen darbeler yüzünden yaşarıyordu. Dişlerimi dudağıma geçirip sinirimi gözlerime çıkardım ve o yaşların oluşmasına müsaade etmedim.

Fırlattığı duvarın dibinde öylece durdum. Onun güçlü bedeninin yanında cılız halimle yapabileceğim bir şey yoktu. Pes etmeyi kendime yakıştıramasam da dağılan kalbim atmaya pek hevesli değildi artık.

Boğazımın acısı şiddetini artırırken elim istemsiz olarak oraya gitti. Ben öksürürken o omuzlarımdan tutup ayağa kalkmaya zorladı. Hem küfürleri hem de sürekli sarsmasıyla başım dönüyordu.

'O yüzüğü oraya yapıştıracağım Nefes!' diye bağırıp beni ittirdi. 'Eğer bana olan aşkını, bakışlarından, duruşundan yansıtabilseydin ve insanlar sana baktığında bunları görebilselerdi o zaman bir yüzüğe ihtiyacın olmazdı. Ama senin yalnız olmadığını, sevgilin olduğunu sadece o yüzük ispat edebilir!'

Gümüş renkli alyansı cebinden çıkardığında gözlerimi odaklayamıyordum. Etraf tüm hızıyla dönerken gözlerim kapanmak için yalvarıyordu. 'Uzat elini...' diye kükrediğinde istediğini yapıp beni rahat bırakması için elimi kaldırmaya çalıştım. Kolumun kıpırdamadığını fark edince gözyaşlarım içime akmaya başladı. Bu işkenceyi bitirecek halim yoktu.

'Sana dediklerimi yapmamanın beni ne kadar sinirlendirdiğini biraz önce gösterdiğimi sanıyordum.' deyip boğazımdan tutarak beni ayağa kaldırdı. Kendimi gelecek tokada hazırlarken gözlerimi kapadım. Nasıl sevdiğime anlam veremediğim adamın eli yanağımda değil ruhumda patladı."

Sıçrayarak uyandığımda ellerim yumruk halini aldığından tırnaklarım avuç içlerimi acıtıyordu. Kendimi toparlamak için aldığım derin nefes ciğerlerime batarken yastığımın ağlamaktan ıslandığını fark ettim.

Alev'in uykulu bir halde odamda belirmediğini görünce çığlık atmadığımı anlayıp nefesimi üfledim. Kasılan bedenimi gevşetmek için bordo pikeyi üstümden atıp gerindim.

Ekim ayında olmamıza rağmen Antalya'da geceleri bile hala sıcak hava hâkim olduğundan çarşafın ıslanacağı kadar terlediğimi fark edip kendimi duşa attım. Sıcak su ile gevşerken artık daha rahat nefes alıyordum. Hızlı bir duşun ardından üzerime bir şort askılı bir atlet geçirip ıslak saçlarımı öylece bıraktım.

Kabasakal (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin