Bölüm 17

773 89 2
                                    

17. BÖLÜM

Gece Selinin serin atmosferinden, Akkor Meyanının ateş kokan havasına ani geçişi, afallamasına neden olmuştu. Merkeze doğru inen merdivenlerin başındaydı. O gün durduğu yerde.

Bakışlarını ileri doğrultup, yaptıklarını izlemeye başladı. Her şey, ama her şey bıraktığı gibiydi. Sanki... Sanki zaman durmuştu!

Sonay, aklına gelen düşünceyle bakışlarını yere indirdi. Ordaydı. Sevgili dostu, oracıkta öylece yatıyordu. Eğilip, onu kolları arasına aldı. Arın'ınuzun deri yeleğini kenara sıyırıp, yarasını inceledi. Turuncu bir sıvı, sol omuzunun neredeyse tamamını sarmıştı. Demek ki yarası derindi. Onu hemen bölge dışına çıkarmalıydı.

Küçük bedeni kucağına alıp, kapıdan adımını attı. En azından o, öyle düşünüyordu. Ta ki, sert bir duvara toslamış gibi hissedene kadar.

Lanetin getirisi olmalıydı. Bütün kapılar mühürlenmişti, lanet sahibi dışındaki herkese. Önce laneti açmalı, ardından zaman kaybetmeden Arın'ı dışarı çıkarmalıydı. Ne Efran'ı, ne de diğer lav perilerini düşünecek durumda değildi. Lanet kaldırılınca, peri padişahı gerekeni yapabilirdi. Onun yapması gereken, arkadaşını kurtarmak olmalıydı.

Arın'ı yere bırakıp, kalbine odaklanmaya çalıştı. Evet, eskisinden çok daha deneyimliydi fakat yine de, laneti bozma sihrini bulamıyordu zihninde. Tekrar tekrar denedi, ancak nafileydi. Başaramayacaktı.

Arın'ın yaklaşık bir yıldır kımıldamadan durduğunu anımsamak, canını acıtmıştı. Bunun daha ne kadar süreceğini bilemezdi. Onu iyileştirebilmek için, derhal bir yolunu bulmalıydı.

Zihnini yeniden taramaya başladı. Yeterince derinlere inebilirse, gereken sihri bulabilirdi. Anıları birer birer geçerken gözlerinin önünden, öylece izlemekle yetindi.

Arın'ın vurulmasından kısa bir süre önceye dönene dek, bekledi. Gözyaşlarıyla onu iyileştirmeye çalıştığı zamandaydı. Olanları artık, olağan hızında izliyordu. Birlikte yaşadıkları aksiyona, hüzünle tebessüm etti.

Hatıraların acı kokusu, genzini yakıyordu. Yekta'yla konuşmaları esnasında, küçük dostunun gözyaşı akıtması sonucu bitkin düşen bedenine bakıp, ardından Efran'ın ihanetiyle sarsılışınıizledi. O anda dikkatini çekmemişti fakat şimdi görüyordu ki, Arın asıl yıkımı o zaman yaşamıştı.

Sonay içinde kabaran öfkesini dindirmeye çalışırken, anıları hızlandı. Ta ki, geçiş kapısını açmak için hamle yaptığı ama açamadığı zamana gelinceye dek.

Çaresizce önüne döndüğündeyse, bizzat Efran tarafından gelen darbenin, Arın'ın bedenini bulmasını ağır çekimde izledi. Sanki güç küresi arkadaşına değil de, kendisine isabet etmişti. Acısı öylesine derin, öylesine yakıcıydı.

Hatırlıyordu. Sihri açığa çıkaran acı gücü de, nasıl yaptığını da...

Ellerini yanlara açıp, yukarıya doğru kaldırdı. Sihirli sözler dilinden dökülmeye başlamıştı bile. Oluşan tılsım enerjisi, siyah bir dumanla harmanlanmıştı. Lanet sihri tamamıyla yoğunlaştığında, "Başlattığım zaman laneti bitsin, bölge olağan akışına dönsün!" diye haykırarak, tılsımı var gücüyle Akkor Meyanına dağıttı.

Sonay aceleyle Arın'ı tekrar kollarına alıp, arkasına döndü. Çok fazla zamanı yoktu. Birkaç saniye içinde, zaman akışına dönmüş olacaktı. Efran'ın kaldığı yerden saldırıya devam edeceği, su götürmezdi.

Avucunu kapıya yaslayıp, DNA taramasının tamamlanmasını bekledi. Efran, beklediği gibi zaman kaybetmemişti. Hatta belki de, zamanın durduğunu bile anlamamıştı. Sol taraftan gelen darbeyi, hafif sağa yatmakla atlatmıştı fakat daha ne kadarını atlatabileceğini bilmiyordu.

Melekler Kampı 4- AKKOR MEYANI- (Tamamlandı) KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin