Bölüm 12

833 95 4
                                    

12. BÖLÜM

Prenses ayağa kalkarken, Arın'ın sevincini yüreğinin derinliklerine kadar işlediğini hissetti. Bölgesine döndükten sonra, onu bir daha kim bilir ne zaman görecekti. Peri padişahı babası, onca olan bitenden sonra, burayı ziyaret etmesine asla izin vermezdi.

Canela buruk kalbiyle, perilerin onu yönlendirdiği sığınağa doğru yürüdü. Arın geride kalmıştı. İçinde, hükmünü geçiremediği tuhaf bir duygu belirdi. İstem dışı geriye dönüp, küçük dostuna baktı. Sendeliyordu.

"Neyi var?"

Yekta serinkanlılıkla kızı yanıtladı. "Sadece yorgun..."

Prenses, ona söylenenin doğru olmadığını biliyordu ama itiraz edecek durumda olmadığı için, yoluna devam etti. Kısa zamanda iyileşeceğinden emindi. Bir an önce toparlanıp, bölgesine dönmek zorundaydı.

Babasının, başına gelenlerin tüm ayrıntılarını bildiğine bahse girerdi. Peri padişahı sanki olacakları daha önceden biliyormuş gibi, kısa bir süre önce ona izleme sihri yapmıştı. Ya da yapmamış mıydı? Üzerinde izleme sihri olsa, şimdiye kadar çoktan gelip olaylara müdahale etmiş ve onu alıp götürmüş olmaz mıydı?

Olanlar üzerine kafa yordukça, içinden çıkılmaz bir hâl alıyordu. Kesinlikle bilmediği bir şeyler dönüyordu ortada fakat ne olduğunu çözemiyordu. Nasılsa önünde sonunda öğrenirdi, acele etmesine gerek yoktu.

Toplantı yaptıkları salona girdiler hep birlikte. Periler, Canela ve Arın'ın oturmasına yardım edip, nöbet yerlerine geri dönünce, Arın kendini daha fazla tutamayıp, cevabını duymaktan deli gibi korktuğu soruyu sordu.

"Diğerleri nerede?" Konuşmakta zorlandığı, Canela'nın gözünden kaçmadı.

Prenses istem dışı yerinden kalkıp, küçük dostunun yanına gitti. "Hiç iyi görünmüyorsun. Neyin var?"

Perilerden biri elinde küçük bir matarayla geri döndü. Matarayı Canela'ya verip, oradan ayrıldı. Prenses, muhafızlara verdikleri mataranın benzerini elinde tutuyordu. Zaman kaybetmeden kapağını açıp, Arın'ınmemba suyunu içmesine yardım etti. Ardından da kendisi içti.

Tadı farklıydı. Ne tatlı, ne tuzluydu. İçindeki bir madde, hafifçe boğazını yakmıştı. Ama serinletici ve güzeldi. "Nasıl hissediyorsun?"

"Beni merak etme, başa çıkamayacağım bir şey değil."

Prensesin soran bakışları Yektayı buldu. Peri huzursuzca kıpırdandı. "Lav perilerini ağlatmak hiç kolay değildir. Çünkü bu, bizim kendimizi savunma yöntemimizdir. Gözyaşı döken bir lav perisi zayıf düşer, gözyaşlarıyla birlikte gücünün büyük kısmını kaybeder. Arın ağladığı için, bitkin ama onun da dediği gibi, merak edilecek bir şey yok. Kısa zamanda toparlar."

Canela küçük dostu için endişelenmekten kendini alamadı. Ona kızgındı. "Seni zayıf düşüreceğini bile bile neden ağladın ki? Kendini birazcık tutamaz mıydın sanki?"

Arın tatlı bir tebessümle kızın gözlerine baktı. Prenses o masum bakışlarla karşılaştığı anda, söylediklerine pişman oldu. Küçük dostu, onun haline üzüldüğü için, kendisini tutamayıp ağlamıştı. Bağışıklığının zayıflayacağını bildiği halde... Canela'ya değer veriyordu.

Canela başına gelenlere rağmen, gerçek bir dost edinmenin sevinciyle, kollarını küçük periye doladı. O sırada, Arın'ın tatlı bir tebessümle yanıtladığı sorunun asıl cevabını, Yekta verdi.

"Lav perilerinin gözyaşları ilaçtır, prenses. Sihrimin artık etkili olmadığı anlaşılınca, hayatınızı kurtarmak için, bunu yapmak zorunda kaldı."

Melekler Kampı 4- AKKOR MEYANI- (Tamamlandı) KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now