20-"I pray that we make it through."-

Magsimula sa umpisa
                                    

Ayakta duracak gücü kendimde bulamadığımda arkamdaki sehpaya dayanadım. Zayn'in gözleri beni bulduğunda irice açıldı ve burnuna dayadığı uyuşturucudan son bir fırt çekti. Ayağa kalktı ve elleri iki yanıma doğru geldiğinde ellerini sertçe ittim ve tökezledi. "Bana söz vermiştin lanet olası! B-bana söz vermiştin." Sesim beklediğimden yüksek çıkarken Zayn kapanan gözlerini açmak için direndi. Kesinlikle kendinde değildi. Onu sahneden indirip bu lanet olası odada uyuşturucu itmeye sürükleyen neydi bilmiyordum, fakat dakikalar ilerledikçe gün daha çok berbatlaşıyordu. "Bırakamam Aria. Öyle dediğinde bırakamam."
"Zayn çabala. Sadece çabala. İki dakika tuvalete gittim ve sen sahneden inip bu lanet işi yapıyorsun."
"Ö-özür dilerim bebeğim." Sesi dağılırken bana yeniden yaklaşmaya çalıştı fakat onu ittim. Kırmızı elbisemi biraz daha çekiştirdikten sonra dudağımı dişlemeye başladım. Aklım artık burada kalmak istemediğimi söylüyor, kalbim de ona eşlik ediyordu.

"Eve gitmek istiyorum Zayn." Sinirle konuştuğumda Zayn kafasını salladı. Elleri ellerimi kavradığında çekmeye çalıştım fakat buna izin vermedi. Odadan çıktığımda Zayn beni sürüklemeye başladı. Cassie'nin bir erkekle sohbet ettiğini görünce gülümsedim. En azından birimizin günü iyi geçiyordu.

Ilık hava tenime çarptığında bardan çıkmış olduğumuzu anladım. Bir daha bu bara adımımı atmak istemiyordum. Hayatımda yaşadığım en berbat gün diye nitelendirebileceğim bir gündü. O adamların dokunuşlarını hala üstümde hissediyor ve kendimden iğreniyordum. Zayn kapıyı açıp arabaya binmemi sağladığında popomu deri koltukla buluşturup koltukta yayıldım. Arabanın önünden dolanıp sürücü koltuğuna oturdu ve cebindeki anahtarı çıkartmak için elini cebine götürdü. Fakat o kadar sarhoştu ki anahtarı çıkardığında deliğe sokamadı. Bu şekilde gitmenin pek mantıklı olmadığını ve kaza yapma ihtimalimizin oldukça yüksek olduğunu söylerken beynim hareketlenmem için sinayelleri vicuduma gönderdi. Arabadan indiğimde Zayn arkamdan bağırdı. Önden dolaşıp Zayn'in kapısını açtığımda ağır bedenini üzerime aldım. Zar zor onu indirdikten sonra bir kolunu omzuma attım ve yükünü bedenime verdi. Aynı zamanda sırıtıyordu ve sinirimi bozuyordu. Arabanın önünden dolanıp zor da olsa Zayn'i arka koltuğa otturdum ve direk yayıldı. Ah içmemesi gerektiğini hep söylüyordum ve beni dinlemeyerek oldukça üzüyordu. Bu günü daha da berbatlaştırmıştı hayvan.

Sürücü koltuğuna yerleştirdiğimde Zayn'in takamayıp koltuğa bıraktığı anahtarı aldım ve anahtar deliğine sokup çevirdiğimde araba hareketlendi. El frenini kaldırdım ve vitesi ayarladıktan sonra barın araba park etmek için oluşturulan yerinden çıktım. Karanlık dolayısıyla pek önümü göremesem de hızımı düşürmüyordum. Düşüncelerim ve yaşadıklarım tüm bedenime hükmediyor aynı zamanda arabayı sürmemi engelliyordu.

Müziğin düşüncelerimi bir nebze de olsa azaltacağını ve beni rahatlatacağını bildiğim için elimi düğmeye götürdüm ve bastırdığımda düğme içine çöktü. Avril Lavinge'in sesi kulaklarımda dolanırken yüksek sesle eşlik etmeye başladım.

I pray that we make it throuhg
-Atlatabilmemiz için dua ediyorum.
Make it trough the fall
-sonbaharı atlatabilmek için
Make it trough it all
-Herşeyi atlatabilmemiz için
And I don't wanna fall to pieces
-Ve parçalara ayrılmak istemiyorum
I just want to sit and stare at you
-Sadece oturup seni izlemeyi istiyorum
I don't want to talk about it
-bunun hakkında konuşmak istemiyorum
I don't want a conversation
-sohbet istemiyorum
I just want to cry in front of you
-Sadece senin önünde ağlamayı istiyorum
I don't want to talk about it
-bunun hakkında konuşmayı istemiyorum
Cuz ı'm in love with you
-çünkü sana aşığım

Şuanki durumu anlatan sözleri tekrarladıkça kalbim sıkışıyordu. Kesinlikle Zayn'e bu gece hakkında tek bir kelime etmek istemiyordum, daha fazla kavga, daha fazla kargaşa istemiyordum. Normal bir hayat istiyordum. Mutlu olmak istiyordum ve Zayn yanımda olsun istiyordum. Fakat her şey gittikçe batıyordu. Bunları unutmak istiyordum. Bu olanlardan uzaklaşmak istiyordum.

Hıçkırıklarım artmaya başladı ve bulanıklık yüzünden önümü göremiyordum. Sadece uzaklara sürmek istiyordum. Bu şehirden kurtulmayı istiyordum. Çok yorulmuştum. Omuzumdaki yük bir türlü geçmek bilmiyordu. Ağlamakdan sıkılmıştım üzülmekten de. Zayn'in beni üzmesinden de.

"A-aria." Zayn'in uyuşuk sesini duyduğumda dikiz aynasından ona baktım. Hala uyuyor olduğunu görünce rahatladım ve yola geri döndüm. "Ben özür dilerim. Affet. Gitme nolur gitme." Sayıklamaya başladığında "burdayım Zayn." Dedim. "Gitme." Tekrar ettiğinde "gitmeyeceğim." Diyerek onu onayladım. Bizim ilişkimiz mükemmel değildi. Kesinlikle pürüzlüydü. Her geçen saniye hayatımızda kötü şeyler oluyor ve bizi zorluyordu. Fakat bu şeyler bizi uzaklaştırmak yerine daha çok bağlıyordu.

Evin önüne geldiğimizi görünce arabayı durdum. Göz yaşlarımı son bir kez sildikten sonra kapıyı açtım ve arkamdan kapadığımda sokakda sadece kapının sesi yankı yaptı. Sabahın 4'ü olduğundan olsa gerek fazla ıssızdı. Arka kapıyı açıp Zayn'i dürtükledim. "Uyan" diye sızlandığımda hareket etmedi ve uykusuna geri döndü. Elimi kirli sakallarına gezdirdim ve uyuyan, masum Zayn'e baktım. Tüm sorunlardan uzaktı. Belki de çok güzel bir rüya görüyordu. Uyurken o başkaydı.

Dudaklarımı dolgun dudaklarına temas ettirdiğimde birkaç saniye sonra karşılık vermeye başladı. Uyandığını anladığımda dudaklarım kıvrıldı ve dudağımı dudağından çektim. Gözleri yavaş yavaş aralanırken yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Ela gözleri beni inceledikten sonra dudaklarıma kaydı. Burada pek rahat bir pozisyonda olmadığımdan dolayı sızlandım.

"Hadi kalk ve eve girelim uykucu."

" ben burayı sevmiştim." Dedi kuru çıkan sesiyle. "Kalkman gerek." Mızmızlandığımda kafasını salladı ve üzerinden çekildim. Yerinde doğrulup deri ceketini düzelttikten sonra yardımımla arabadan indi. Arabanın kapılarını kapatıp Zayn'in elini omzuma koyarak yükünü bana vermesine izin verdim. Tökezliyerek de olsa kapıya ulaşmıştık. Zayn'i duvara dayadığımda yarım ağız bir şekilde gülerek beni izliyor olduğunu gördüm.

Mor el çantamdan evin anahtarlarını çıkarıp kapıyı açtığımda Zayn'in yarım açık gözlerini üzerimde hissediyordum. Kapıyı itekleyip içeri girdiğimde Zayn'in hala orada durmuş dikkatle beni izliyor olduğunu gördüm ve gözlerimi devirdim. "Hadi uykucu. İçeri gir." Dedim içeriyi işaret ederek. Biraz asabiydim fakat hem yorgun, hem uykusuz hem de berbat bir ruh halindeydim. "Bu gece çok güzelsin ve şuan odamıza gidip seni becermek istiyorum." Zayn mırıldandığında gözlerimi bininci kez devirdim. "Zayn işimi zorlaştırıyorsun. Lütfen içeri gir." Sabırla konuştuğumda Zayn bir kere daha beni süzdü. "Benim kızım beni reddedemez." Ah sen neler yaşadığımı bilsen emin ol neden red ettiğimi anlardın.

"Zayn bunun için içeri girmen gerekir." Kıkırdayarak ve zafer kazandığını belli eden homurtular çıkararak içeri girdiğinde kapıyı kapadım.

Zor da olsa merdivenleri bitirdiğimizde odaya girdik. Zayn kendini hemen yatağa attı. Açıkcası ben de hemen yatağa atlayıp uyumak istiyordum fakat Zayn'in aklında başka düşünceler vardı.

Eğilip vans'larını çıkardım ve bir köşeye attım. İştahla beni izlerken deri ceketini çıkardım. Altındaki gri tişörtü de çıkartıp bir kenara attım Pantolonun da aynı şekilde düğmesini açtım ve aşağı kaydırdım. Bir erkeğe göre oldukça ince bacakları ortaya çıktığında pantolonu da bir kenara attım. Boxser'la kaldığını görünce suratımı-suratına yaklaştırdım ve gülümsedim. "Bugün o kadar yorgunum ki Zayn, gerçekten yapacağım." Diye sızlandığımda Zayn'in kaşları çatıldı. Kıkırdayarak üzerinden kalktıkan sonra dolabından bir eşorfman altı çıkartıp ona giydirdim. Zayn sinirle bana bakarken ona gülümsedim ve Zayn'in dolabından kendime de kıyafet çıkardıktan sonra banyoya girdim. En azından ılık bir duş bugünü üstümden atmamı ve o iğrenç elleri hissetmemi sağlayacaktı.

Fell the loveTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon