27- Flower-

306 17 0
                                    

Bu bölümü dün atacaktım ama uyuyakalmışım. Tamam çok salak bir yazarınız var. Final sanırım yaklaşıyor. Ama okunma sayıları da artıyor gibi. Belki de o kadar erken bitirmem bilmiyorum.

Demi Lovato- Two Pieces ile okuyabilirsiniz. İyi okumalaar ksşetleelenfkw

(Multi- Dylan)

Arkamda arsızca hareket eden Zayn'e uzaklaşması gerektiğini bir kere daha söyledim. Makarnanın içine sosu dökmeme bile izin vermiyor, tıpkı haylaz çocuklar gibi davranıyordu.

'' Misafirimizin kim olduğunu söyle ve ben de sana istediğini vereyim bebeğim. '' Güldüğümde ellerini biraz gevşeti. '' Tanrım Zayn çok sabırsızsın. '' ellerini gevşetmesinden yararlanarak makarnanın içine sosu boşalttım.

Dudaklarını bir kere daha boyun girintime bastırıp kokumu içine çekti. '' Çiçek gibi kokuyorsun. Bu çiçeğin türü ne bilmiyorum, fakat bu kokuyu seviyorum. '' Suratı hala boynuma gömülüyken konuşmuştu ve sesi boğuk çıkmıştı. Söyledikleri heyecanlanmamı sağlarken ne yapacağımı bilemeden yerimde kilitlendim. Boynumdaki dudakların kıvrıldığını hissediyordum.

Ani bir hamle yapıp arkamı döndüğümde suratını çekmek zorunda kaldı. Fakat aramızdaki mesafeyi bir gram
bile azaltmadı. Tanrım, mesafe mi dedim? Kusura bakmayın. Şuan tek bir beden gibi gözüküyorduk.

Soğuk nefesi tenime çarptıkça ürperiyordum. Elaları bütün yüz hatlarımda gezindi. '' Tahmin edeyim, misafir Cassie. '' Bıkkınlıkla konuştuğunda ağzımdan ufak bir kahkaha çıktı ve kafamı geriye attım. Ona yeniden baktığımda hala gülüyordum. '' Ihm, Malik nasıl desem? Fazla kolaya kaçıyorsun. '' Alayalı bir şekilde konuştuğumda dolgun dudakları çizgi halini aldı ve biçimli kaşları çatıldı. Ellerinden kurtulduğumda masayı hazırlamak için yemek odasına ilerledim. O da peşimden geliyordu.

Odaya geldiğimde önceden bıraktığım şarap kutusundaki beyaz şarabı bardaklara boşaltmaya başladım. Zayn'se kapıya dayanmış beni izliyordu. '' İşini biliyorsun. ''

Ellerimi havaya kaldırdığımda güldü. Pekala, yemekte yeterince gerilecektik ve bundan önce Zayn'i sakinleştirmem gerekiyordu. Şarabı boşaltıp şişeyi masaya koyduktan sonra ona doğru ilerledim. Gözleri tüm bedenimi süzdüğünde yanına ulaştım ve ayak ucunda yükselip ellerimle yüzünü avuçladım. Acaleyle dudaklarına yapıştığımda iştahla karşılık vermeye başladı. Öpüşmemiz ilerlerken Zayn'in elleri bacaklarımda ve kalçalarımda geziniyor, beni kendine bastırıyordu.

Kapı sesi duyulduğunda dudaklarımızı ayırdım. '' Amına koyayim kim geldiyse onu- '' cümlesini tamamlamasına izin vermeden odadan çıktım. Az önce olanlardan sonra şekli-şemali kaymış olan kırmızı elbisemi düzelttim.

Kapıya ulaştığımda açtım ve karşımda her zamankinin aksine, takım elbise giymiş elinde de çiçek olan Dylan'la karşılaştım. Beni baştan aşağı süzdükten sonra bakışlarımız buluştu. İkimiz de aynı anda büyük bir gülümseme takındık. '' İçeri gelsene. '' Geri çekildiğimde yabancı olduğunu belli eden adımlarla içeri ilerlemeye başladı. '' Çok güzel olmuşsun Aria. '' Gülümsemesi bir saniye bile eksilmiyordu. '' Teşekkürler, sen de çok şıksın. '' Dedim takım elbisesini işaret ederek. Tanrım, o gülümserken çok şirindi. Daniel gibi değildi.

'' Bu çiçekler bana mı? ''

'' Ah evet, vermeyi unuttum. Umarım bu çiçeklere hep bakarsın. Tıpkı senin gibi kokuyorlar. '' Elinden çiçekleri alıp minettar olduğumu belli eden bakışlar attım. Çok iyiydi, Dünya'da böyle insanların kalmadığını sanıyordum fakat o çok sempatik ve iyi biriydi. '' Hep bakacağıma emin olabilirsin Dylan. Bu çok hoş. Çok çok teşekkür ederim. '' Pembe, mor karışımı çiçekleri incelerken minnetlerimi sıralıyordum. Dylan'sa sadece gülümsüyordu.

Biraz daha öyle bakıştıtan sonra samimi olmaya çalışarak içeri geçmeye davet ettim. Kabul ettiğinde yemek odasına doğru yürümeye başladık. İçimdeki tek duygu endişeydi. Zayn ve Dylan'ın arasında bu sefer de kötü bir şey olmasından korkuyordum. Pekala, nasıl olsa kötü bir şey olacaktı -ki hala bunun neden olduğunu da anlamamıştım- yine de Zayn'i sakinleştirebileceğimi umuyordum.

Yemek odasının kapısına geldiğimizde Dylan ellerini birbirine sürtüp sabırsız bir ifade takındı. '' Gerçekten harika makarna kokuyor. '' Sırıttım ve içeri geçmesi için kapıyı açıp geri çekildim.

Dylan'ı gören Zayn'in suratını ne siz sorun ne ben söyleyim. Ayağa kalkıp saldırmasından bile korkuyordum çünkü adeta bakışlarıyla boğuyordu. Dylan ifadesiz bir suratla Zayn'e bakarken ortamı yumuşatmak üzere şakıdım. '' Zayn misafirimize 'hoşgeldin' demek yok mu? '' gergin bakışları bana döndüğünde bunu hiç dememiş olmayı diledim fakat artık çok geçti. '' Hoşgeldin. '' Tehditkar bir dille konuşmuştu. Fakat bu 'hoşgeldin' den çok 'neden geldin? Defol git yoksa kemiklerini kıracağım.' Demek istediğini belirtiyordu.

Dylan tereddütle Zayn'in karşısına oturduğunda Zayn'in kötü bakışları daha da derilenşti. Neden böyle yapıyordu? Dylan hiçbir şey yapmamışken ondan ne istiyordu?

'' Ben makarnayı getireyim. '' Dedikten sonra acaleyle yanlarından ayrıldım. Mutfağa geldiğimde tabaklara makarnaları koydum ve aceleyle yemek odasına girdim. Umarım 1 dakika içinde Zayn Dylan'ı öldürmemişti.

Yemek odasına girdiğimde hala aynı şekilde duruyor olduklarını gördüm ve içimdeki endişe az da olsa gitti. Hala durum riskliydi çünkü Zayn'in gözleri yumuşamak bilmiyordu. İlk Dylan'ın sonra Zayn ve benim önüme yemekleri koydum.

İkisi de ben yokmuşum gibi bakışıyordu fakat Dylan'ın bakışaları Zayn'inkine oranla 10 kat daha masumdu. Bu gergin ortam karnıma yumruk yemiş hissi yaratıyordu. Ve midemin bulandığını hissediyordum. Ellerim karnıma gittiğinde sakinleşmek adına bir süre öyle bekledim.

'' Y-yemeklerinizi yesenize. Dylan umarım seversin. Zayn'in en sevdiği yemektir bu. '' Gülümsemeye çalışarak konuştuğumda Zayn çizgi haline gelmiş olan dudaklarını oynattı. '' Benim ne sevip ne sevmediğim onu ilgilendirmiyor. ''

Dylan boğazını temizleyip bana baktı ve gülümsedi. Ardından çatalı makarnaya batırdı. Biraz aldıktan sonra ağzına götürdü. Ne tepki vereceğini görmek için dikkatle onu izliyordum. Bir süre sonra gözleri kapandı ve adeta kendinden geçti. gözlerini açtığında çiğnemeyi de bırakmıştı. '' Bu çok güzel olmuş. Bu zamana kadar yediklerim makarnaysa bu ne bilemiyorum, '' gülümsedim ve adeta dedikleriyle övünmeye başladım. '' Bana bunun tarifini verir misin ?''

'' Uh, evet evet tabi veririm. '' Bir çatal daha alıp ağzına attığında sonunda ben de yemeye başladım. Fakat Zayn sadece ona bakıyordu, hem de aynı şekilde. Şarabımdan bir yudum daha aldım. '' Bebeğim yemeyecek misin? Bunu sevdiğini sanıyordum. ''

'' Siktir Aria. Ne yaptığının farkında mısın? '' Sert bir yumruğu masaya geçirdiğinde yerimde sıçradım. '' O döl israfı benim evimde, benim masamda, benim kadınımın çaprazında bile oturamaz. ''

Dedikleri beni geriyordu, o sadece bir arkadaşımdı. Ellerimi saçlarımdan geçirip ayağa kalktım. '' Senin Dylan'la sorunun ne Zayn? '' Bulantımın arttığını hissediyordum. '' Ne mi? O pezevenkin seni sevdiğini nasıl anlamazsın? '' Sesi gereğinden fazla yüksek çıkarken söyledikleri beynimde şok dalgası yaratıyordu. Dylan gözlerini devirip '' Siktir '' diye mırıldandığında bunun gerçek olduğunu anladım.

Nedense kırıldığımı hissediyordum, uzun bir süre sonra ilk defa kendime samimi bir arkadaş bulduğumu sanıyordum. Tabi Cassie'den başka birini demek istiyorum. Onunla sırlarımı paylaşırım, eğlenirim sanıyordum. Diğer arkadaşların yaptığı şeyleri yaparız sanıyordum. Fakat onun düşünceleri çok başkaydı.

Gözümden düşen yaşları hissedebiliyordum, hıçkırmamak için ağzımı kapadım. Bu hayatta kimseye güvenemiyordum. Zayn'den başka kimsem yoktu, ve böyle de olmalıydı.

'' Aria b-ben '' cümlesini tamamlamasına izin vermeden susması için elimi kaldırdım. Midemin bulantısı kusma derecesindeydi. Stres yapmam da bunu tetiklemişti. Lavoboya koştum ve başımı tuvalete eğerek kusmaya başladım. Az önce yediğim makarnayı gördüğüme emindim ve bu daha şiddetli kusmamı sağladı.

Arkamdan biri , saçlarım önüme gelmesin diye tuttuğunda onun Zayn olduğunu anladım. Biraz daha kustuktan sonra ayağa kalktım.

Yüzümü yıkadığımda onun arkamda olduğunu hissedebiliyordum. Temizlendiğimde arkamı döndüm ve ellerimi boynuna sardım. '' Ben çok özür dilerim. ''

Fell the loveWhere stories live. Discover now