26 -Dinner-

340 17 1
                                    

Eveet ben geldim sefalar getirdim akalejqwmwk. Böyle dediğime bakmayın hiç içime sinmeyen bir bölüm oldu ama ne yapalım umarım beğenirsiniz demek düşüyor bana da. Belki diğer bölümü de bugün yayınlarım. Sadece biraz vote ve yorum istiyorum. Okuyanları görmek istiyoruum. Lütfen beni kırmayın. İyi okumalar

(Multi mükemmeliği 😍 -bu arada Cassie Selena'nın yanındaki kız değil.- )

The Neighbourhood-Sweater Weather ile okuyabilirsiniz ;))

'' Böyle düşünmenin sebebi ne? '' Üzerimdeki beyaz, siyah çizgileri olan sabahlıkla bakışmayı kesip merakla bana bakan Cassie'ye döndüm. Sarı saçlarını yana atmıştı. Böylece boynundaki morluk daha da göze batıyordu. Orada adeta bir çukur oluşmuştu. Tanrım, Daniel ve onu o halde düşünmek bile kusmayı istememe sebep oluyordu. '' Çünkü ben insanları gözünden tanırım bebeğim. Daha siz çıkmaya başlayalı 2 gün olmuş ve siz birlikte olmuşsunuz. Hem boynunu kemirmiş resmen. Onun bir sapık olduğuna eminim. '' Cassie elindeki kahveden bir yudum aldıktan sonra gözlerini devirdi. Daniel ona ne yaptıysa bir türlü ondan uzaklaşmasını sağlayamıyordum.

'' Kendini medyumluk işine fazla kaptırdın Ari. ''

'' Bunun medyumlukla alakası yok ben sadece iyiliğini istiyorum, '' Bir kere daha kendimi savunduktan sonra elimdeki soğumaya yüz tutmuş olan fındıklı kahvemden bir yudum aldım. '' Hem baksana daha geçen gün Leo denen adamın nasıl birisi olduğunu öğrendin. Neden lunaparkta tanıştığın kişiye güvenesin? '' Kötülük yapmıyordum, pekala Cassie onunla çok mutluydu. Fakat Daniel onu üzecekti. Bunun farkındaydım. Onu sadece kullanıyordu. Ve ben arkadaşımı ona yem etmeyecektim.

Mor koltukta kıpırdandıktan sonra gözlerini öylesine bir yere dikti. Düşündüğü belliydi. Sadece biraz akıllanmasını istiyordum. '' Belki haklı olabilirsin, ama ben yine de emin değilim. Üç gün veriyorum, üç gün boyunca Daniel'ı tarafsızca inceleyeceğim. Onunla birlikte olmayacağım. Gerekirse kızdıracağım. İşte o zaman nasıl biri olduğunu anlarız. '' İstediğim cevabı almasam da bu bile yeterliydi. Kızdırması pek kendi yararına olmayacaktı. Yine de Daniel'ın ona zarar vereceğini düşünmüyordum. En azından öyle umuyordum. Cass muhtemelen bitmiş olan kahve kupasını masaya koydu. Rahatsız edici bir sessizlik olmuştu. Fakat kapının sesi bu sessizliği bozdu. Daniel yarı çıplak bir şekilde odaya girdiğinde yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum. Sırf Cassie'yi ikna etmek için bu eve gelmiş olmam benim için büyük bir sorundu. 1 gün boyunca Cassie ve Daniel'ın yiyişmelerini evin her köşesinde izlemek zorunda kalmıştım. Tanrım, burası Cassie'nin eviydi ve Daniel burada kalıyordu. Bu bile Cass'e garip gelmiyordu. Fazla saftı.

Daniel beni es geçip Cassie'nin dudaklarına yapıştı. Tanrı şahidim olsun şuan ayak üstü yiyişiyorlardı. Kusma isteğim artarken boğazımdan bir şeyin yükseldiğini hissettim fakat geri yuttum. Henüz bitmemiş olan kahvemi masanın üzerine koyduktan sonra yanımdaki inlemeleri duymamaya çalışıp yukarı kata çıktım. Bana ayrılan odaya girdikten sonra Channel çantamdan beyaz elbisemi çıkardım. Oldukça kısaydı ve transparan sayılırdı. Fakat bu elbise hep favorim olmuştu. Ayağıma da bileğimden bağlanan topuklularımı giydikten sonra çantamı alıp aşağı indim. Biran önce buradan kurtulsam iyi olacaktı.

Sessiz adımlarla kapıya ulaştığımda kimse beni görmediği için burada dans edebilirdim fakat bunu sonraya erteleyerek kapının kulpunu kavradım. '' Bir kaçak görüyorum, '' Ah biraz fazla erken konuştum. Arkamı döndüğümde Daniel yüzüne o sinir bozucu gülümsemesini yerleştirmiş bana doğru adımlıyordu. Bu bakışları biliyordum, eskiden beni döveceği zaman böyle bakardı. Yine öyle olmasından korkuyordum. Yine bana zarar vermesinden korkuyordum. Kalbim hızla atarken seslice yutkundum. Karşımda bittikten sonra saçlarımı bir tarafıma attı. Aramızdaki mesafeyi kapattığında bağırmamak için dudağımı ısırdım. Elleri yüzümün her kısmında geziniyordu. '' Hala korkuyorsun. '' Dedi ukala bir şekilde. Kalbim hızla atıyordu. Fazla korkuyordum, bana bu hissi kimse yaşatmazdı. Daniel'dan küçük bir çocuğunun hayaletlerden korktuğu kadar korkuyordum. Belki de daha fazlası. '' Büyümüşsün ve eskisinden daha güzelsin Aria. '' Tanrım, o ne yapıyordu? Eğer Zayn bizi böyle görseydi... Ne olacağını düşünmek bile istemiyordum. '' Bırak yoksa çığlık atarım. '' Sesim fazla titrek çıkmıştı. Karşısında adeta küçülüyordum. Korku duygusu tüm bedenimi sarmalarken konuşmam bile benim için büyük bir başarıydı.

Kaşlarını çatıp sanki çok tuhaf bir şey demişim gibi bana baktığında bağırmak üzere ağzımı araldım. Ağzımdan ufak bir çığlık çıkarken büyük elleri dudaklarımı kavradı. Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında hala gülümsüyor olduğunu gördüm. Başka insanlar gülümsediğinde sempatik olurdu. En azından yumuşarlardı. Fakat Daniel aksine daha da korkunç gözüküyordu. '' Büyümüş olabilirsin veya sevgilinin seni koruyacağını sanabilirsin. Fakat asla geçmişi hatırlatmaktan çekinmem. '' Elini ağzımdan çektikten sonra hızla yanımdan uzaklaştı. Beynim bu evden gitmem gerektiğini söylerken ona uyup hızla evden çıktım. Phorce'uma ilerlerken koşuyordum. Arabaya bindikten sonra elimdeki çantayı yanımdaki koltuğa gelişi güzel atıp arabayı çalıştırdım.

Hızımı biraz bile düşürmüyordum. Tamamen aklım Daniel'ın bana az önce savurduğu tehditlerdeydi. ' Geçmişi hatırlatmaktan çekinmem. ' demişti. Lanet olsun ki bunun ne anlama geldiği gayet iyi biliyordum. Bir tarafım bu olanları Zayn'e anlatmam gerektiğini söylerken diğer tarafım sakın bunu yapma diyordu.

Korna sesi kulaklarıma dolduğunda düşüncelerimden ayrılmak üzere kafamı salladım. Dikiz aynasından baktığımda neredeyse 20 arabanın arkamda dizilmiş olduğunu gördüm. Yeşil ışıktaydık ve ben geçmeyerek trafiği tıkıyordum. Korna sesleri daha da artarken gaza bastım. Gitmeden önce bir markete uğrasam iyi olacaktı. Bir garip huyum da market ortamının beni yatıştırmasıydı. Markete girip bir şeyler almak ve o ortam, sanki sorunsuz bir hayatım varmış gibi hissettiriyordu.

En yakın markete geldikten sonra arabayı park edip çantamı aldım. Arabadan inip markete girdiğimde klimanın soğukluğu bedenime işledi. Arkadan gelen kısık sesli müzik de beni rahıtlatırken reonlarda gezinmeye başladım. Bugün domatesli makarna yapabilirdim. Evet, Zayn bunu çok severdi ve benim de hoşuma giderdi.

Makarna bölümüne ilerleyip bir kutu çubuk makarna aldıktan sonra sos bölümüne ilerledim. Yürürken etrafıma bakınıyordum. Tanıdık bir surat gördüğümde yerimde çakıldım.

Yavaşca yanına ilerledikten sonra telefonla konuşurken gözleri beni buldu. Bir şeyler daha söyledikten sonra yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Yanına ulaştığımda şaşkınlıkla cırladım.

'' Dylan? ''

'' Aria? '' O da ses tonunu benim gibi ayarlayıp konuştuğunda kıkırdayıp boynuna atladım. '' Çok özledim seni, alışveriş olayından beri görüşemedik biliyorum. '' Dedim kollarımı ondan ayırırken. Elini önemsiz bir şey olduğunu belirtecek şekilde havada salladı. '' Onu boş ver. '' Burukça gülümsedim. O günü hatırladıkça suçluluk duyuyordum.

'' Ee ne yapıyorsun burada? '' Marketi işaret ettiğinde elimdeki makarnayı gösterdim. '' Akşam yemeği için bir şeyler alıyordum. ''

Dylan'la sürekli karşılaşıyor olmamız garibime gidiyordu. Fakat bunu seviyordum. Kader bir şekilde bizi bir araya getirip yakın arkadaş olmamızı sağlıyor gibiydi. Ve ben bu sefer Zayn'e değil de kadere uyacaktım.

Dylan kaşlarını kaldırdığında marketi süzmeye başladı. Daha doğrusu bana bakmamaya çalışıyordu. Gelmek istediğini biliyordum. Sadece davet etmem gerekecekti.

'' Neden sen de bizimle akşam yemeği yemiyorsun? '' Merakla sorduğumda gözleri irice açıldı. '' Gerçekten mi? Yani emin misin çünkü ben- '' Gözlerimi devirdikten sonra kolundan çekiştirdim.

'' Eminim ve evet sen de geliyorsun. ''

Fell the loveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin