51 (8. YIL)

1.4K 265 33
                                    

Benjamin

Toplanma Günü biteli iki gün olmuştu. Vincent'in dövmesini göstermesi ve hemen sonra onu orada bırakışım sonrası bir şey olmamıştı.

Ben masaya dönüp etraftakilerle sohbet etmiştim. O da yemeklerin tadını çıkarmış zaman zaman sohbete komik cümlelerle katılıp kendini geri çekmişti.

Eve dönüşümüz sessiz olmuştu. O motoruna binerken durmadan bana bakmıştı. Sanki gelirsem bir şey demeden yedek kaskı hemen verecekmiş gibiydi. Ancak ona bakmadan arabaya bindiğimde davetini sessizce reddettiğimden tozu dumana katarak uzaklaşmıştı.

Bu süreçte evimde nihayet yalnız kaldığım zamanlara dönmüştüm. Bakıcılar gitmişti, Moy artık onlardan gizlenmek zorunda kalmadığı için keyifliydi.

"Seninle dışarı çıkalım mı?" Diye sordum ensesini tırnaklarımla kaşırken, keyifli mırlamalarını dinliyordum. İlacını vermiştim ve güneş vuran parkenin zemininde onu okşuyordum.

Fazla sevimli ve tatlıydı. Hastalık sürecimde biraz iyileşmeye başlayana dek dibimden ayrılmamış yatağında uyumayı reddedip benimle kalmıştı. O kadar merhametliydi ki göz yaslarımı pütürlü diliyle yalarken neredeyse teyzemin şefkatini hissetmiştim onda. Sanki teyzem bir bedenle tekrar bu dünyaya gelmiş ve Moy olarak yoluma çıkmıştı.

Bana kendimi yalnız hissettirmemesini seviyordum.

"Seninle bir yıldır hiç çıkmadık." Dedim onu okşamaya devam ederken. "Biraz hava alalım birlikte."

Sözlerimi anlıyormuş gibi bana baktığında gülerek burnunun ucunu öpüp ayağa kalktım. Göz ucuyla beni izlerken kendini yalamaya başladığında kahkaha attım.

"Dokunduğum için özür dilerim, Moy hazretleri." Onu okşadığım yerleri gayretle yalamaya başladığında keyfim o kadar yerindeydi ki icim içime sığmıyordu.

Şeffaf sırt çantasını aldım, Moy'u taşımak için yeterince büyüktü. Nefes alabileceği delikleri vardı. Bayıldığım diğer özellikte Moy'u sıkmıyordu, icinde gayet huzurla oturup etrafı izliyordu.

Tasmasını da aldım. Evde takmasına gerek yoktu ama dışarıda her ihtimale karşı takıyordum. Onu rahatsız edecek kadar sıkı değildi.

Onun eşyalarını köşeye koyup kendim için kıyafetler çıkardım. Siyah, uzun kumaş bir pantolon, siyah bir tişört, deri ceket ve çanta çıkardım. Hızlıca kıyafetlerimi değiştirip çantalar ve tasmayla odadan çıktım.

Yaptığım fümeli ve salamlı sandviçleri, suyu, Moy için ödül mamasını, anahtarlarımı ve telefonumu siyah çantaya koydum. Bazı içmem gereken vitamin ve ilaçları da unutmadan koyup fermuarını çektim.

"Sıra sen de." Diyerek Moy'a döndüğümde elimdeki çantayı gösterir göstermez hemen yanıma koştu. Benimle dışarıya çıkmayı seviyordu.

Tasmasını sinirlenmeden hızla taktım. Biraz oyalanınca tırnaklarıyla elimi çiziyordu hemen. Sabırsızdı biraz.

Tasmayı takıp çantayı yere koydum. Fermuarını sonuna kadar açıp elimi köşeye koydum, Moy anında kendisi içine girdi. Kafasına bir öpücük kondurup fermuarını kapattım hemen, tüylerine dikkat ettim çünkü uzamışlardı. Onu daha güzel gösteriyorlardı.

Dikkatle sırtıma giydim çantayı. Siyah olanın sapını kısaltıp elime aldım.

Evden çıkıp dışarı vardığımızda Moy anında miyavladı. "Hava çok güzel değil mi?" Diye sordum. Gerçekten güzeldi.

Serin olsa da tertemiz oksijeni solumak paha biçilemezdi. Hissiyatı çok büyüktü, işte hayat bu dedirtecek cinstendi.

Biraz yürüdük. Moy oturduğu yerde iyice yayılmıştı anlaşılan çünkü sırtımda onu daha fazla hissetmeye başlamıştım.

Vurgun| GayWhere stories live. Discover now