M-12

183 12 132
                                    

"Biliyorum, bir gün gideceksin. Gözlerinde uzak rüzgarlar esiyor. Ama bugün, bu günü bana ver sanki son günmüş gibi."
(Eternity And A Day)

🦁*🧁

Dudaklarımızın arasındaki mesafeyi en aza indiriyordu. Giderek bana yaklaşırken nefessiz kaldığımı sanmıştım. Havaya kalkan elim yanağıyla buluştuğunda elimde kalan acının pürüzleri kalbime dağıldı bir anda. Öfkeyle soluyordum karşısında. Benden birkaç adım uzaklaşırken yere indirdiği bakışlarını yüzüme çıkardı.

"Sakın," dedim ona bakarken, "Birkaç saat sonra bile arkasında duramayacağın bir şeye kalkışma Arslan."

Gözlerim doldu onun karşısında. Kızaran yeşilleri alkolün etkisiyle koyu bir renk almıştı. Buraya ilk geldiği an gözlerindeki çaresizliğe tanık olmuştum fakat şimdi gözlerime bir yabancı gibi bakıyordu. Son derece soğuktu bakışları.

"Ben senin oyuncağın değilim duyuyor musun? Canın isteyince iyi olup canın isteyince gidemezsin!"

Bağırıp çağırmasını bekliyordu bir yanım. Öyle olmadı.

"Sen, buraya niye geldiğini biliyor musun? Ben bilmiyorum. Bildiğim tek şey senin gerçekten korkak olduğun."

"Kimmiş cesur olan? O yanındaki mi?"

Tebessüm yayıldı dudaklarıma. Sesim kısılana dek çığlık atmak istiyordum. Dalga geçer gibi yüzüme bakmaya devam etti. Ellerimle göğsünden ittiğimde geriye doğru sendeledi.

"Çok içtin diye yanlış kapıya geldin herhalde. Leyla'na git hadi..."

"Leylama?"

Dudaklarına küçük bir tebessüm yayıldığında başını yukarı kaldırdı. Dudaklarımdan çıkacak her kelime beni korkutuyordu artık.

"Git, lütfen!"

"Masal..."

"Gitmeyeceksin öyle mi?"

Başını yana yatırdı ve sırıtarak yüzüme bakmaya başladı.

"Öfkeli halinle de tanışmış olduk desene."

"Söylesene, istihbarattan niye uzaklaştırdılar seni?"

İnsanın canı yanmaya görsün hemen can yakmaya başlar, derlerdi. Doğruydu belki de. Ormanındaki yangını büyütmemiş miydim az önce? Bileklerimden tutarak sırtımı duvara yasladı. Öfkelenmişti. Öfkelendirmiştim onu.

"Çok ileri gidiyorsun."

"Seni başkalarından tanıyorum."

"Canımı böyle yakmak için eline geçen kozu kullanıyorsun. Bu kadar mı nefret ediyorsun benden?"

Afallamıştım gözlerine bakarken. Kendini toparladı saniyeler içinde. Çatık kaşları ve onu ilk tanıdığımdaki sert ifadesi geri gelmişti. Keşke bağırıp çağırsaydı diyordum içimden. Bir cevabım yoktu sorduğu soruya. Bileklerimi bıraktı aniden.

"Haklısın. Görüyorum ki, yanlış kapıya gelmişim."

Geri geri attı adımlarını. Arkasını dönerek kapıyı çarptı. Sert kapanan kapının sesiyle ayağımdaki zemin yerinde oynamıştı sanki.

Ellerim alnımdaki saçları geriye attığında içimde tuttuğum nefesi havaya bıraktım. Yanaklarımdan süzülen yaşları elimin tersiyle sildikten sonra mutfağa yürüdüm. Son cümlesi zihnimde kaç kez yankılandı sayamadım. Dolaptan elime gelen malzemeleri çıkarıp tezgaha koyduğumda ellerimin titrediğinin yeni farkına varıyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MasalWhere stories live. Discover now