M-2

359 34 11
                                    


Keyifli okumalar... 💛

🧁*🦁

Elimdeki sıcak tepsiyi tezgâha bırakırken bir yandan Yağmur'la görüntülü konuşmaya çalışıyordum. Fırın eldivenlerimi elimden çıkarıp tepsinin yanına bıraktım. Bu akşam dışarı çıkacağımız tamamen aklımdan çıkmıştı.

"Sana inanamıyorum. Bir telefon için adamın peşine düşülür mü ya? Söylerdin Kenan amcaya alırdı bir tane."

"Konu yeni telefon mu Yağmur ya? İçindekileri sende biliyorsun."

"Bir de hiç tanımadığın adama kahve teklif etmişsin.''

"İki kişiler...''

''Bak bir de düzeltiyor beni. Bir gün bu hallerin başına bir iş açacak demedi deme.''

Gülerek tepsiye eğildim. Kurutulmuş kırmızı meyvelerle yaptığım kurabiyenin kokusu tüm evi sarmıştı.

''Ne yaptın orada sen?''

''Yeni bir reçete yazmıştım. Kurabiye.''

''Senin yüzünden kilo alıp duruyorum biliyor musun? Bu kadar şeyi yapıp hala nasıl zayıf kalıyorsun anlamıyorum.''

''Duşa girip hazırlanmam gerek. Tutma beni...''

"Telefonun hep açık olsun bak merak ederim tamam mı?"

Hayali öpücüğümü ona gönderdikten sonra gülerek telefonu kapadım. Hızla banyoya doğru adımladım ve aynı hızla duşumu aldıktan sonra saçlarımı kuruttum. Omuzlarımı açık bırakan beyaz triko kazağıma gitti elim. Ardından eteğimi elime aldım. Kumral saçlarımı tarayıp dalgalandırdıktan sonra açık kalmasını sağladım. Koluma her zaman taktığım bilekliklerimi geçirdim. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra aynada kendime baktım. Abartmamıştım.

Mutfağa geçip tepsideki kurabiyeleri küçük kutuya yerleştirerek ağzını kapadım. Ayakkabılıktan topuklu botlarımı çıkarıp ayağıma geçirdim. Taksiyi beklerken belirlediğim adresi Tolga'ya göndermiştim. Sonuç olarak mekâna ne kadar ters kaldığını bilmiyordum.

Taksiciye ücreti ödeyip indiğimde birkaç adım ötedeki kafeye doğru yürüyordum. Yağmur'la kaçıp kaçıp geldiğimiz kafeyi seçmiştim. Hem sessizdi hem de sıcacık bir atmosferi vardı. Kapıyı iterek mekâna girdiğimde gözlerim her zaman oturduğum yere yöneldi. Boştu.

Bundan memnun bir şekilde yerime oturdum. Saate baktım. 19.58. Yağmur'un mesajlarına cevap verdikten sonra telefonu çantama atmıştım. Geç kalır mıydı diye düşünürken ılık rüzgâr yüzümü okşuyordu.

"Selam. Çok bekletmemişizdir umarım."

Göz kapaklarım geri açılırken şaşkınlıkla ayağa kalktım. Gülerek önce Arslan'a ardından Tolga'ya elimi uzattım.

"Hoş geldiniz.''

''Hoş bulduk.''

Sandalyesini çekerken üzerine giydiği siyah deri ceketi çıkararak oturacağı sandalyeye bıraktı. Her hareketini dikkatle izlerken içine giydiği beyaz yarım kol tişört ortaya çıkmıştı. Tolga'da nihayet oturduğunda gözlerimiz buluştu.

MasalDove le storie prendono vita. Scoprilo ora