8. bölüm

51 11 17
                                    

"Yoo, özgürlük mü daha önemli güç mü? Ben de güçlü olmak istiyorum. Evleneceğim."

- ❄️ -

Güldü Minho. "Jisung bir şeyler anlatmış olmalı sana." Dedi. Ardından geri çekildi, uzun zamandır takınmadığı soğuk ifadesiyle devam etti. "Doğru hepsi. Veliyaht olmak için kullandım seni, onu da, gurur duyuyor olmalısın."

"Evet, beni alt etmek için hakkımda bir şeyler öğrenmek zorundasın çünkü." Diye yanıt verdi Yongbok hiç gerilemeden.

Minho odanın içindeki çiçeklere, gencin kendi elleriyle yaptığı işlemeli örtülere baktı ve aşağılar gibi konuşmaya devam etti. "Yoo, seni alt etmek için ille de onları bilmem gerekmiyor. Sen sesini bile yükseltemeyecek kadar hassassın, bir kere seni kandırmış olmam bile yeterince kanıtlamıyor mu senden daha iyi olduğumu? Bak, sana ağlayıp saatlerce kafa yoracağın başka bir konu buldum Yongbok, hayatında kimi seversen sev hep seni kullanacak. O herif de aynısını yapmadı mı?"

"Çık." Dedi Yongbok gözlerinin dolmasına engel olamadan.

Minho fırsatını bulmuşken onu daha da ezmeye kararlıydı. "Baban seni seçmiş olabilir, ancak ben bir köpeğin ölümüne bile yas tutan sana bırakmayacağım tahtı. Vicdanın varsa sen de kimseye yapmazsın bunu. Git, dere kenarında oyna, sonuçta girme cesaretinde bulunamayacaksın asla. Çiçeklerden taçlar yap, askerler ayaklarına dolanmasın diye kılıçlarıyla keser hepsini, bunu yapabilecek biri değilsin sen. Evlen istersen, asla bir erkek evlat veremeyeceksin miden kaldırmadığından, sen beni geçemezsin."

Yongbok tüm bunlar ne kadar canını yakmış olsa da, altta kalmak istemedi. Kapıyı açmak için kalkarken bağırdı. "Jisung vakti zamanında neden tahta çıkmak istemediğini de söyledi bana."

Minho'nun gözlerinin açılmasıyla kapıyı açıp ekledi Yongbok. "Beni alt edeceksen eğer, ben de üstün oluşuna rağmen seni alt edecek şeyler biliyorum. Çık şimdi."

Bağırdı tekrar dikilmeye devam eden Minho'ya. "Çık dedim!"

Bu onu rahatsız etse de, oyunu daha fazla devam ettirmeyeceği için rahatlamıştı Minho. Zaten istemediği biriyle evliydi, bir de sevmediği birini seviyormuş gibi davranmak canını sıkıyordu artık.

Zaten daha önce görmüştü, Yongbok onun hakkında dedikodular çıkarsa bile kanıtlayamayacağı bir şey yüzünden gerilmesi gerekmiyordu.

O kendi kafasında olumlarken durumu, Hyunjin çıktı odasından. Dikilmeye başladı.

"Ne bakıyorsun?" Diye sordu Minho yine gerilerek.

"Duvarlar da amma ince." Dedi Hyunjin, ardından kılıcını da alıp dışarı çıktı. Çalışıyordu, kendine seçtiği partner ile saatlerce çalışıyordu.

İnsanlar onu izlerken şaşıyordu. O sarayda öğrenmemişti dövüşmeyi, belki de o yüzden bu kadar iyiydi. Yorulmak nedir bilmiyordu.

Oğullarını tek tek izleyen kralın yanındaki soylulardan biri yanaşıp fısıldadı kulağına. "Bence bu çocuğu göz ardı etmemelisiniz."

Her gün onların çalıştığı saatlerde izliyordu. Minho ve Hyunjin çok iyiydi, yalnızca Yongbok kendini gösteremiyordu, dalgındı. O da aslında savunma sanatlarında kendini çok geliştirmiş olsa da, onları geçebilecek meziyetlere sahip değildi hala.

THE CROWN | HYUNLIXOnde histórias criam vida. Descubra agora