4. bölüm

61 12 0
                                    

"Sizin öpücüğünüz bana bir manzarayı resmetmek gibi hissettirdi- hayır, öpücüğünüz bana sizin manzaranızı resmetmek gibi hissettirdi."

- ❄️ -

Hyunjin dediklerinin ardından Yongbok'un yüzünde anlamsız bir ifade ile karşılaşınca hislerinin pek önemli olmadığını hissetti. "Unutun gitsin-"

"Dur! Benim manzaramın sana ne hissettirdiğini ben bilemem ki. Belki de sadece karmaşaydı sana göre, ya da bahar havasından hoşlanmıyorsun, nereden bilebilirim? Beni çizmek sana ne hissettirdi Hyunjin?"

"Kim sevmez ki haharı?" Dedi Hyunjin. Ardından gözlerini devamlı olarak kaçıran Yongbok'u çenesinden tutup devam etti. "O resimler, defterimdeki en güzel resimlerdi. Sizin beni öpüp kaçmanız, defterimdeki en güzel çizimleri yırtacağınızı bile bile size vermek gibiydi."

Kendini kötü hissetti Yongbok, çünkü gerçekten yırtmıştı. Hyunjin de cidden yırttığını anlayınca bir adım gerileyip kırgın bir gülümseme ile konuştu. "İşte böyle, siz benim hayatımda gördüğüm en güzel manzaraydınız ama sizin için yalnızca resimdi. Öpücük de öyle, benim için çok şey ifade etti, sizin için sadece bir öpücük..."

Yongbok panikleyerek ellerini onun yanaklarına yerleştirdi. "Hayır, ne resim öylesine bir resimdi ne de öpücük öylesine bir öpücük. Ben korktum sadece."

"Sizin bir şeylerden korkmanız gerekmiyor. Korkması gereken benim ama buradayım." Dedi Hyunjin onun elini tutup.

Yongbok sordu gergince. "Korkmam gerekmiyor, değil mi?"

"Evet, siz öyle değerli biriyken bu topraklarda yaşayamayacak tek kişi benim."

Yongbok hislerinin karşılıklı olduğuna emindi, ikisi de başından beri aynı çekimi hissetmişti, ama şimdi bir adım daha ileri gitmek başına neler getirir bilmiyordu. Yine de okuduğu hiç bir kitapta karakterler korkaklık etmiyordu.

Parmak ucuna kalkıp cesaretini göstererek Hyunjin'in yanağına ufak bir öpücük kondurdu.

Hyunjin sonunda onu kazanmanın coşkusuyla dudaklarına eğilip, onu dudaklarından öptü. Kollarının arasında küçülüp duran genç prens ile öpüşüyordu. Kimsenin onları göremeyeceği bir yerde.

Yongbok bunu sürdürmeye devam edince Hyunjin endişelenip sordu. "Bu görülürse sizi bir daha göremem."

"Yakalanmayız öyleyse." Dedi Yongbok nefes nefese. Bu defa öpüşmeyi o başlattı.

Fazla uzun sürmedi ama, ön bahçeden gelen çığlık sesleri ile geri çekildi. "Oh... ağabeyim oraya gitmemi söylemişti."

"Doğru... gidin öyleyse." Dedi Hyunjin hiç de geri çekilmeden.

Yongbok da bu anın atmosferinden ayrılmak istemiyordu, ancak ağabeyi onu çağırdıysa mutlaka önemli bir şeyler vardı.

Sonunda ayrılması gerektiğini hissettiğinde arkasını dönüp gitmeden önce mırıldandı. "Hwang Hyunjin, ben senden kaçmayacağım, sana geleceğim. Sen de benden kaçmadığın sürece."

Hyunjin onun kulağının üzerine cebinden çıkardığı kalemini yerleştirdi ve cevabını net bir şekilde verdi konuşmadan.

THE CROWN | HYUNLIXWhere stories live. Discover now